Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

1 Mayıs’a düşen etnik ırkçılık gölgesi ve Türk işçisinin aczi

1 Mayıs’a düşen etnik ırkçılık gölgesi ve Türk işçisinin aczi
 

1 Mayıs gösterilerinde bir grup bölücü, Atatürk anıtına çıktı. Anıta paçavralar astı. 

Bu olayda iki önemli husus var: 

Birincisi etnik ırkçıların bu davranışı, bize, etnik ırkçılığın, Kürtçülük’ün “sembol” düşmanlığını ve soyutluğa karşı öfkesini gösteriyor. Dünyanın en geri memleketlerinde öfkeler, genellikle önce sembollere karşı gösterilir.2003 yılında Amerikan işgali başladığında, Iraklılar, devrilen Saddam heykelinin kafasına terlikleriyle vuruyorlardı. 

Taksim Atatürk Anıtı’na karşı yapılan saygısızlığın temelinde etnik aşağılık duygusu vardır. Etnik ırkçılar için, “bütünleştirici soyut değerler” yoktur. Onlar, bir inanç, duygu ve fikir bütünlüğüyle bir arada duran insanları algılayamaz. Bundan dolayıdır ki bir PKK maşası siyasetçi meclis kürsüsünde “Ben Türk değilim ki..” diyebilmektedir. Ona Türklük’ün, kendi bildiği gibi bir şey olmadığını anlatmaya çalışmanız nafiledir. Çünkü onun kafasında toplumsal kimlikler açıkça hayvan ırklaırnın adı gibidir. 

Bir etnik ırkçı için Kürt de Türk de soy -soptan başlayan bir somut/ elle tutulur, gözle görülür farklılık anlamına gelmektedir. Etnik ırkçılara göre Kürt’le Türk, çakalla kurt gibi rahatlıkla birbirinden ayrılacak iki hayvan türüne benzer. Ona tutup da Türk adının kavrayıcılığından, soyutluğundan bahsettiğinizde hiçbir şey anlamayacaktır, zaten anlayamamaktadır… İşte bu Kur’anda yasaklanan kavmiyetçiliktir, ırkçılıktır. Çünkü toplumlaşmanın temelindeki soyutluğu inkâr edenler için gözle görülmeyen, elle tutulmayan, aşiret üyeleri gibi kokularından tanınmayan bir ilâhın, ahlâkî emirlerinin bir önemi yoktur. 

Etnik ırkçılar bu yüzden Marksizmin materyalizmini benimserler. Çünkü Marksizm onlara elle tutulan, gözle görülene göre kavranan, soyutluklardan arındırılmış gayet basit ve ilkel bir dünya sunar. Mesele şudur ki milletleşmiş toplumların Marksistleri için Marksizm, milletin soyut varlığını aşabilen bir şey değildir. Hiçbir ulusun Marksisti, enternasyonalizm iddiasına rağmen, dilini konuştuğu, değerlerinden beslendiği ulusunu reddetmez. Bunun, onun varoluş sebebini inkâr anlamına geleceğini bilir. 

İşte etnik ırkçı, bölücü militanlar Türk adındaki soyutluğu idrak edemedikleri için onun somut göstergelerine saldırarak tatmin olmaya çalışmaktadır. 

Bu zaten etnik kompleks geliştirmiş her vahşinin doğal halidir. Bunu anlamak mümkündür. 

Anlaşılamayacak ve en üzücü husus ise Türk işçilerinin, bu saygısızlığa karşı suskun kalmasıdır. Türk işçileri, enternasyonalizm adına, kendi uluslarının sembollerine yöneltilen bu ırkçı ve ilkel saldırıya cevap vermemiştir. Atatürk Anıtı’na tırmanan vahşiler, 2003’te Amerikan askerlerine kucak açanlarla aynı hamurdan yoğrulmuştur. 

Etnik ırkçıların kafasında, dünya işçilerinin kardeşliği falan yoktur. Dünya işçilerinin kardeşliği, dünyada ayrı ayrı milletlere mensup işçilerin varlığını idrak edebilen, ulusal işçi yapılanmalarının bilincinde var olabileceği bir beraberliktir. Bize dilimizi, düşünme biçimimiz, aile sevgimizi, vatan sevgimizi, bayrağa bağlılığımızı, değerlerimizin tarihi bütünlüğüne duyduğumuz saygıyı biçimlendiren ulusal bilincimizi aşan bir çıkar birliği değildir. 

Marx’ın hayattan kopuk ve kıyıcı ideolojisi bu yüzden maya tutmamış ve fikirlerinin saçmalığı yüzünden, uygulandıkları her yere kan gövdeyi götürmüştür. 

Bu gün Türk işçileri, özünde şiddet ve vahşet bulunan bir ideolojinin yoluna girerek, etnik ırkçılığın , maddeci ilkelliğine alet olmuştur. Eğer Marx’ın çarpık aklıyla düşündüğü şeye iman ediyorlarsa Türk işçilerinin etnik ırkçılığın istilasında, vatanlarını ve milletlerini satmasına şaşmamalıyız. 

 
Toplam blog
: 153
: 503
Kayıt tarihi
: 11.02.11
 
 

Eczacıyım, memlekete meraklıyım.....