Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Nisan '09

 
Kategori
Futbol
 

100 karaları

100 karaları
 

kaynak: internet , milliyet


Galataray ve Fenerbahçe birbirleri ile ilk karşılaşmalarını 100 yıl önce oynamışlardı. Dünkü maç, 100 yıllık tarihin 100. yıldaki ilk maçıydı. 100 yıllık tarihin de "en büyük rezaleti".

Bu yüzyıllık tarihin benim denk geldiğim kısmında, bir tarafın rezil olduğu, kırmızı kartların havada uçuştuğu nice derbi seyrettim. Ama dün bambaşkaydı. Herkes rezil oldu.

Bir tarafta Galatasaray. Hani "tarihi yazan Galatasaray". İlklerin takımı; UEFA, Süper Kupa Şampiyonu... Dün yine yazdılar.

Bir tarafta Fenerbahçe. Hani "cumhuriyet" olanı. Evvelki yıl Şampiyonlar liginde fırtına gibi esen takım. Avrupa'yı kendine hayran bırakan, en zengin kulüpleri arasına giren takım. Dün yine zenginliğin hovardılığa dönüşebileceğini bir kez daha gösterdiler.

Cuma Beşiktaş (Yıldırım'ın Yıldırım'a kıyağıyla) 3 punı alıp, Sivas da 86'da ipten dönünce, Pazar gecesi keyfine hazırlandım, olacakları bilmeden. Çünkü beraberlik ikisine de yaramıyordu. Kaliteli olmasa da kıran kıran ama bol gollü bir maç bekliyordum. Maçı izledikçe bu koskoca yüzyıllık takımların, aslında ne kadar küçük olduklarını gördüm. Sanki bunlar 9 puan geride olanlar değil de, sadece birbirleri ile yarışıyorlar. Hani şu kahrolası düşünce var ya " Şampiyon olamazsak, diğerinden önde bitirelim ligi". Böyle düşünenler mi Avrupa, Dünya takımı olacak...

"Avrupa Fatihi" ve "Dünya Takımı" denilen takımlar kendi yerelliklerinde boğulup gidiyorlardı. Belki de seneye Avrupa'da oynamayacak iki takımda rezil bir futbolla yüzyıllık tarihlerine kara çalmaya başlamışlardı. Tam yazıklar olsun bu rezalet futbola derken olan oldu. Keşke rezalet futbolla kalsaydık.

Uruguay milli takımında, defalarca Brezilya ve Arjantinli yıldızlara karşı oynamış. Juventus ve bir çok İtalyan kulübü O'nu istiyormuş...

Ah bir hızı ve dayanıklılığı olsa Messi mübarek. Özel bir oyuncu, rakibi geçerken neresinden geçiyor anlamıyorsun. Türk Futbolu'nun yeni yıldızı. Arsene Wenger hayran, Bayern Munich O'nu istiyor.

Santrafor dedikleri O işte. Top tutar, pas verir, kafa atar, her iki ayağıyla şut atar. Juventus peşinde...

İtalyan takımları habire gelip O'nu izliyor. Hırçın ama oynadı mı sağ kanadı otoban yapıyor.

Fatih Terim O'ndan yeni Cafu yaratacaktı, hani rengi de tutuyordu ya...

....

Hepsine yazıklar olsun. Bunların Avrupa sahalarında top koşturacak futbolcu değil mahalle kabadayıları olduğunu gördük dün akşam.

Galataraylılar fazla motivasyondan mıdır bilinmez, ama Ali Sami Yen'de daha bir hırçın oluyorlar. Seyirci de işin içine girince, seyirciye oynamalar artıyor. Bunu diğer bir çok maçta da yapıyorlar açıkçası. Ümit, Sabri, Barış az da olsa Ayhan. Bir faul oluyor zannedersiniz ki ayakları kırılmış. Ağır çekimde rakibin dokunmadığını görüyorsunuz. Ama seyirci galeyana geliyor bir kez. 10 saniye sonra da kalkıp depar atıyorlar.

Dün belki şampiyonluktan uzaklaşmanın verdiği durum, camia baskısı, bir sinir harbi de Fenerbahçelilerde oluşmuş. Gerçi Lugano için böyle birşeye gerek yok.

90+4. Maç bitiyor. Bunu ne açıklayabilir ki....
Ayağına 3 kez basmış, O da Emre'ye kafa atmış.
Mehmet Topal Lugano'nun boğazına sarılıyor.
Emre Lugano'nun üzerine yürürken Kazım gelip Emre'yi yere yıkıyor.
Emre'nin yere yıkıldığını gören Arda kopup geliyor.
Semih Arda'yı ensesinden sertçe çekiyor.
Sonra ağız dalaşına giriyorlar.
Sonra aynı anda Semih ve Arda birbirine el kaldırıyor.
Arda'nın ki boşa, Semih'in ki Arda'nın yüzüne...
Arda Semih'e yüklenip sağlam bir tokat çıkarıyor0000.
Biraz da artistiklik içersinde Semih yere yığılıyor.
De Santis ve Mehmet Topal Semih'in başında...
De Santis çuval kaldırır gibi Semih'i ensesinden tutup kaldırıyor.
Arkada Lugano Emre'yi boğazından tutup itiyor.
Bu arada ayıranlar da var...
Uğur, Yasin, Ayhan, Sabri...
Evet, maçta Emre Belezoğlu'yla küfürleşen sonra da boğazını sıkan Sabri...

Sonrası daha da kötüydü.
Açıklamalar. Keşke hiç açıklama yapmasalardı. Rezaleti saha da bıraksalardı. Ama yetmedi 100karalarına.

Volkan açıklama yapıyor; "Dışarda ağabey diyenler bize sahada küfür ediyor"
Ayhan, kendisine yanlış aktarılanlara göre açılkama yapıyor " Volkan benim küfrettiğimi söylemiş, saçmalıyor söylediklerine dikkat etsin"
Uğur "Biz dışarda da görüşüyoruz ama, dostluklar yalanmış" diyor.
Bizim Messi dediğimiz, ama O'nun Ali Sami Yen Kabadayılığını tercih ettiği belli olan kişi, gözleri kaymış bir şekilde açıklamalar yapıyor. "Dışarda da cevabını veririz".

Efsane futbolcuları Basri ile eş tuttukları Lugano. Değerini her zaman koruyan ama yeni yeni anladıkları Semih. Hangi formayı giyidiğini hala anlayamayan Şımarık Kazım. Her zaman hırsının esiri olan Haylaz, Küfürbaz Emre.
Yeni yıldız olmak yerine kabadayılığı seçen Arda. Açıklarını kapatmak yerine, seyirciye şirin gözükmek için saha da çirkeflik yapan, ağıza alınmayacak küfürleri, kıymetini anlayamadığı sırtındaki formaya yaslanarak savuran Sabri....

Sizlere bu formalar ağır geliyor. Siz camialarını yüceltecekkken yaptıklarınız ve söylediklerinizle kendinizi küçültüyorsunuz. Ne yazık ki lekeleriniz üzerinizdeki formalara da bulaşıyor.

100 yıllık tarih sizden bahsedecek, 100 KARALARI....

 
Toplam blog
: 24
: 743
Kayıt tarihi
: 24.03.09
 
 

İzmirliyim, ve İzmirli olmaktan gurur duyuyorum. İşlerimden fırsat buldukça kitap okumayı çok seviyo..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara