12 (oniki) hayat, gersi bayat...

Az gelirli anne baba kız çocuğu: Büyüyünce okur, çalışır, iyi bir izdivaç yapar; orta halli yaşar.
Az gelirli anne baba kız çocuğu: Okumaz, büyüyünce kötü ellere düşer, sokak kadını olur, metres olur, pavyon şarkıcısı olur.
Az gelirli anne baba kız çocuğu: Okumaz, bir şekilde keşfedilip ünlü bir dansöz olur.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okur, iyi bir izdivaç yapar, orta halli yaşar, kocası tarafından aldatılmaz, aldatılsa da ruhu duymaz.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okumaz, zengin bir erkek bulur parasını yer, kocasının metreslerini görmezden gelir.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okur, kendi işini kurar, bir tekstil atölyesini Milano’ya ihracat yapar hale getirebilme hırsı yüzünden evlenemez, kızkardeşi ve kedileri ile yaşar.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okur, üniversiteden arkadaşıyla evlenir, sonra da kocasının kankasıyla evlenir.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okur, evlenir, boşanır, çalışmaya başlar, bir daha da kolay kolay evlenmez.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okumaz, çalışmaz, evde annesinin altın günü böreklerini fırınlar, çeyiz düzer, komşusunun hala oğluyla görücü usulü evlenir.
Orta halli anne baba kız çocuğu: Okur, kendi mesleğini yapmaz, bir şekilde keşfedilip ünlü bir manken olur.
Zengin anne baba kız çocuğu: Okur, evlenmez, eroinman olur, intihar eder.
Zengin anne baba kız çocuğu: Okur, ister babasının işinin başına geçer, ister clublerde dj lik yapar, ister evlenir, ister evlenmez; kendi bilir, zaten herşeyi O bilir.

Onüçüncü hayatı yaşamaya çalışanlara bu oniki hayat çok banal ve sıradan gelir.

Onlar: Amerika’ ya gider, zübürdek üniversitesinin çilekli tart yapmanın püf noktaları bölümünde okurlar, ülkelerine dönerler, "Amerika’ da okumuş" ünvanı ile kadın dergilerinin "başarılı iş kadını" sayfalarına röportaj verirler; siyah pantalon cekete illaki de inci kolye takarlar, zengin biri ile evlenir, kocalarının parasını yer, metreslerini görmezden gelirler; canları sıkılınca kocalarına kendisi için takı ya da abiye tasarım dükkanı açtırırlar; kendileri de bir sevgili bulurlar, botoxlarını yapan doktora da kur yapmayı ihmal etmezler; bir zamanların mesire yerlerinde, yeni yeni biten karton evlerde otururlar; ülkesinde dağ doluyken başka ülke dağlarında kayak yaparlar.

Bodrum’u beğenmezler ama bir tane de malikane almayı (neme lazım bulunsun) ihmal etmezler; Çin yemeğini Çin çubukları ile yerler, her duruma uygun kıyafetleri, her nabza şerbetleri bulunur; stil ikonudurlar (!), diyetisyenlerini, estetisyenlerini, sutyenlerini, her yen (yer)lerini yurtdışındaki adreslerden seçerler; eciştirler, bücüştürler ama sorsan dimyattaki pirinçtirler, evdeki bulgur kıvamına düşmezler asla; son kullanma tarihleri asla paketlerinin üzerinde yazmaz...

Yaşanan sahici oniki hayata karşılık 13'üncüyü seçenler, bilmezler ki aslında, her birinden bir parça vardır içlerinde...
En ağır yük onlarda...
Yükte ağır, pahada hafiftirler belki de... kimbilir?