12 Eylül, Özal ve DDT

Ayçiçeği durmadan güneşe doğru yön değiştirir. Güneş doğar, tüm ayçiçekleri doğuya, güneş tepeden vurur ayçiçekleri yukarıya,  gün batıya döner, bir bakarsınız hepsi batıya dönüvermiş. Varın siz hesap edin dönüşler doksan mı, yüz seksen derece mi?

İnsan dönmelerinin ay çiçeklerle nasıl bir ilgisi olabilir bilemiyoruz. Yalnız insanlarda iktidara ya da güce,  güçlüye karşı dönüşün olduğu inkar götürmez bir gerçek.

Türkiye tarihinde 12 Eylül darbesi önemli bir yer tuttu bile,  günümüzde  hala sıcağı sıcağına tartışılmaya devam ediyor. Darbenin yarattığı ve halk oyuna sunulup %90 üstünde hiçbir baskı altında kalmadan halkın kabul ettiği anayasa bu gün didik didik. Formalite de olsa 12 Eylül Generalleri ifade veriyor.

Yine darbenin ortaya çıkardığı, halkın seçerek başbakan ve cumhurbaşkanı yaptığı merhum Turgut Özal da ölümünün ardından yıllar geçtiği halde ailesinin isteği ile tartışmaların ortasında.

Turgut Özal ailesinin 19 yıldan beri dillendirdiği zehirlenme iddiaları karşısında devlet,  Özal’ın cesedini mezarından çıkardı. Cesedin uygun yerlerinden parçalar alınarak incelendi. Aradan bir süre geçtikten sonra Zaman gazetesi Eski Cumhurbaşkanı’nın cesedinden DDT gibi zehirler çıktığını oranlarını belirterek yazdı.

Zehirlenme üstüne Özal’ın oğlu Ahmet Özal, karısı Semra Özal konuştu. Israrla Özal’ın zehirlendiği belirttiler. Bu arada içeriden alınan haberlerle medya ikiye ayrıldı. Yani, Turgut Özal, bir zehirleniyor, bir zehirlenmiyor. Zaman benzeri gazeteler zehirlenme konusunda eminler. Türkiye’de son yıllarda görülen askeri ve siyasi davalardaki tavırlarının aynısını sergiliyorlar. Diğer yanda, Posta, Bugün, Hürriyet, Yurt ve Sabah Gazetelerinde bugün yer alan haberde,

“…Tubitak destek verdi

Kurul, Kadmiyum maddesi için Adli Tıp'taki çalışmalar sırasında elde edilen 4 farklı ve birbiri ile çelişen sonuç için ise TÜBİTAK'ın Gebze'deki Marmara Araştırma Merkezi'nden yardım aldı. Mezardan alınan bulgular bu merkezde incelendi. Merkezden gönderilen sonuçlara göre zehirlenmeyi kanıtlayacak dozda bulgulara rastlanmadı. Bu dört maddeye ilişkin sonuçlar Özal'ın zehirlenerek ölmediği yönünde kanaat oluşturdu. Kesin rapor önümüzdeki hafta içi yazılarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilecek. Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'nun ulaştığı sonuçlar Özal'ın zehirlendiği yönündeki iddia ve söylentileri boşa çıkardı.

Dtt maddesinin bulunması normal

DDT maddesinin 1970'li, 80'li yıllarda sebze ve meyvelerde olduğu için o zaman yenilen sebze meyvelerden karaciğere geçmiş olabileceği, bunun normal olduğu belirtilmişti. Uzmanlar, Polonyum 210 ve Amerikyum 241'in de alfa radyoaktif elementler olduğunu, cesetlerde çıkabileceğini söylemişti. Uzmanlar, "Amerikyum 241'in yarı ömrü 458 yıl. 19 yıl kalması mümkün. Polonyum'un yarı ömrü 138 gün (4.5 ay). Kadmiyumun ise sigaradan egzoza her şeyde bulunduğu ve Özal'ın naaşında da çıkmasının normal olduğu belirtilmişti….” Basından.

Bu gün kullanılan tarım ilaçları sanki pek temiz gibi, DTT yasaklanmadan, önce semt, ilçe pazarlarında DDT satıcıları, “Bitlere, pirelere DDT” diye yırtına yırtına bağırırlar satarlardı. Evlere ahırlara, atlete, dona DDT sıkılır ölen de olmazdı. Bu gün yaşlılara sorun, “DDT icat oldu, bit pire kayboldu” diyeceklerdir. Doğru veya yanlış, sefaleti kovma anlamında DDT’nin Menderes döneminde geldiği söylenir.Tıpkı Amerikan yağları, süt tozları gibi.

Konuya dönecek olursak, cesetlerinden elde edilecek zehir oranlarının Özal’ınkiler ile karşılaştırılması için aynı yıllarda hakkın rahmetine kavuşanların da cesetlerinin incelenmesi gerekecek.

Türkiye’nin 9.Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’e geçen hafta zehirlenme konusu sorulmuş, “safsata” demişti.

Resmi açıklamadan önce niçin açıklamalar yapılıyor, görüş bildiriliyor anlamak zor. Bu durum bize özgü galiba. Hüseyin Seyfi