Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

12 Haziran: Muhalefeti değiştirme seçimi

12 Haziran: Muhalefeti değiştirme seçimi
 

Demokrasilerde normal şartlarda seçimler ülkeyi yöneten hükümetleri değiştirmek için yapılır. Hükümetler yanlış politikalar izler, yıpranır, tıkanır. Serbest seçimler, bu tıkanmayı gidermek, seçmen nezdinde yıpranan hükümeti işini ondan daha iyi yapmayı vaat eden ve toplumu bu vaadine inandıran bir hükümetle değiştirmekte kullanılan demokratik bir yöntemdir. Kesintilerle yürüyen 60 yıllık demokrasi denemesi geçmişimizde bizde de aşağı yukarı böyle oldu. Gerçek anlamda ilk serbest seçimlerin yapıldığı 1950’den bu güne kadar genel seçim yoluyla birçok defa hükümetler değişti. Önümüzdeki Haziran ayında yapılacak seçimde bir kez daha oy verme hakkımızı kullanacağız. İşbaşındaki hükümetin politikalarından memnun olmayanlar onu başka bir hükümetle değiştirmek için oy verecekler.

Fakat bence 2011 genel seçiminin farklı bir niteliği olacak. Haziran seçimleri hükümeti değil muhalefeti değiştirmek için yapılacak. Eğer seçim gününe kadar Türkiye’de ya da dünyada olağanüstü, çok büyük, çok sürpriz bir değişiklik olmazsa Haziran 2011 seçimlerini de şu anda işbaşındaki AK Parti kazanacak; hali hazırdaki CHP ise cismen değil ama politik anlamda “muhalefetten düşen” bir parti olarak dünya politika tarihine geçecek. Bu düşüş birden bire ve çok dramatik biçimde olmayabilir; ama muhalefet cephesinde bir değişim kaçınılmaz.

Böyle olması da gerekiyor. CHP, MHP gibi partiler yaptıkları statükocu, gerici, pseudo-muhalefetle aslında Türkiye’de gerçek muhalefetin önünü kesip enerjisini yok ediyorlar. CHP-MHP muhalefeti, hükümetin yanlış politikalarına doğru alternatifler geliştirmek, onu ileri itmeye çalışmak yerine yapmaya kalkıştığı doğru işleri engellemek için çalışıyorlar. Bunun en somut örneğini AKP’nin 2009’daki Kürt açılımı teşebbüsünde yaşamıştık. Bu partiler Türkiye’nin artık kangren haline gelmiş en önemli sorununun çözümü için destek olacakları ya da yanlış buldukları noktalarda doğru çözümler önerecekleri yerde hükümeti attığı adıma bin pişman edecek yoğun bir karşı kampanya yürüttüler. Yani bugün Türkiye’de işbaşındaki Hükümetin (her konuda olmasa da) çözüm, muhalefetin çözümsüzlükten yana olması gibi tuhaf bir durum var. Bu pseudo-muhalefet statükoyu korumak, hükümet ise değiştirmek için çalışıyor.

MHP bir yana, CHP’nin muhalefetinin aslında demokrasi çerçevesindeki politikayla fazla bir alakası yok. CHP son beş yıldır Türkiye’deki demokratik dönüşümü engellemek isteyen güçlerin legal siyaset alanındaki koçbaşı oldu. Parti yönetimi bu misyonun yürütücülüğünü üstlenirken tabanı da vesayet rejiminin gönüllü destekçisi haline getirildi. Bugün CHP’nin hemen hemen hiçbir konuda ciddi bir politikası yoktur; tek amacı AKP’yi devirmek. Hükümeti seçimle meşru yolla devirmek her muhalefet partisinin en doğal hakkıdır ancak hükümete talip bir partiden asıl beklenen kendisinin hükümet olduğunda uygulayacağı politikadır. İş bu noktaya gelince CHP’de tutarsız, hiçbir inandırıcılığı olmayan, ayaküstü üretilmiş popülist proje kırıntılarından başka bir şey göremiyoruz. CHP’nin temel ve tek tutarlı programı AKP’yi devirip Türkiye’yi 2002 öncesine döndürmek, Ergenekon-Balyoz- Kafes gibi davaları engellemektir. Bu politikanın en somut örneğini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun birkaç gün önce Soner Yalçın’ın tutuklanmasıyla ilgili konuşmasında sarf ettiği “nerede bu Ergenekon örgütü? Gidip üye olacağım” sözlerinde gördük. Birkaç ay sonra iktidar adayı olarak seçime girecek partinin hali bu.

Bu demokratik bir rejim için uzun süre devam edebilmesi imkânsız bir anormallik. CHP’nin gerici muhalefeti muhalefet alanının boş kalmasına yol açıyor. Öyle ki çoğu zaman gerçek muhalifler “muhalefete muhalefet etmek” gibi tuhaf bir açmazla karşı karşıya kalıyor. Bu nedenle Hükümetin yanlış politikaları da yeterince sergilenip eleştirilemiyor. Türkiye bir sürü kronik toplumsal sorunla cebelleşirken biz Silivri’de yargılananları tartışıyoruz. Demokratikleşme, Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu, Ermeni sorunu, sosyal eşitsizlik, çevre katliamları, işsizlik, iş cinayetleri, eğitim, vergi adaletsizliği vb gibi sayısız hayati sorun çözüm beklerken, AKP bunlarla ilgili çözümleri sürüncemede bırakırken biz hâlâ bazı dokunulmazların suç işleme özgürlüklerini tartışıyoruz. Normal bir demokraside Hükümetin yanlış politikalarından şikâyetçiyseniz onun alternatifine bakarsınız; oysa bugün Türkiye’de hükümet bir yanlış yapıyorsa muhalefetteki parti “ben iki kat yanlış yapacağım” diye ortaya çıkıyor.

Türkiye’nin gerçek bir demokrasi olması için bu gerici muhalefetin tasfiyesi ve gerçek bir muhalefetin çıkması gerekiyor. Hem hükümeti demokratikleşme ve çözüm yolunda ileri doğru itecek, hem ona alternatif olacak bir muhalefet. Haziran seçimleri inşallah bu anlamda bir dönüm noktası olacak. Statükonun, cuntaların, çetelerin son umutları da kırılacak, bir karanlık dönem kapanacaktır. Böylece demokrasi temelli siyaset belki de Türkiye tarihinde ilk defa normal mecrasına oturacak, AKP’nin asıl alternatifleri, asıl muhalefet de ancak o zaman görünür hale gelecek.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..