- Kategori
- Güncel
13 Aralık …

ergenekon
Herhangi bir gün değildi; adeta mahşer günüydü.
O gün, “Ergenekon” davasında Karar’a giden yolda; iddia makamı esas yorumunu yapacaktı.
Binlerce insan, barikatları aştı, hem yargı hem tutukevi olan Silivri Yerleşkesine, aktı…
Türkiye’nin zenginleri, medya yatırımcısı patronları, acaba nerelerden seyrettiler bu olayı?
Bu ülkeye emekleriyle bağlı Tekel işçileri ise, sanki, oradaydılar…
Herhangi bir celse bir tek gün bugün izlediğimiz gibi TV'leren yayınlansa ve ardından bir referandum yapılsa,
“Ergenekon”dan yatanlara, “özgürlük” çıkabilir...
Türkiye normalleşmeyi, olağanlaşmayı, doğallaşmayı, böyle mi aramalıydı?
"Özel Yetkili Mahkemeler" ceza bölüştürebilir fakat adalet duygusu bir bütündür ve ancak hakkaniyete dayanbilir...
“Ergenekon” (ve “Balyoz” ve de benzerleri) savunma hakkının tam olarak tekamül etmediği…
Savunmaya bile –daha nihai karar aşamasına gelinmeden- cezalar yağdırıldığı…
Delil toplanılması süreci ve yönetimine ilişkin kuşkular, ‘bilim’sel olarak belgelenen...
Tutuklamanın maddi temellerinin tartışıldığı, tutukluluğun adeta cezaya dönüştüğü…
Bir süreç... Bir olgu... Bir dram...
Ve 44 gizli tanığın kimilerinin sanık konumunda bulunduğu; Dünya’da eşi benzeri henüz kaydedilmeyen..
Soruşturmasının izleğinde 10 ayrı dava 'doğurmuş, bir "dava"…
Tartışmalı konular çok fazla: "gizli tanık" dava sonrasının uygulaması…
Dava yürüyor o arada, HSYK da dahil, Yargı kurumlarının "yapısı" değişiyor.
Hapislere düşen üniversite öğrencilerin durumu da dahil, özgürlüklerin yarı-çapının daraldığı bir ortamda..
Füzeler, yabancı askerler, Anayasa'ya "dar" gelen "Türk" kavramı ve Başkanlık'a açılan Beldiyeler Yasası... Bir diğer yanda...
Bu ortamda, bu davada, yargılananlar arasında belirgin bir “örgüt” rabıtası henüz –daha 5 yıldan sonra bile- tesis edilmiş, kanıtlanmış değil…
Bütün bunlara karşılık, belli ki, tutuklular ağır cezalar alacaklar.
Fakat böyle bir durumun toplumda yaratacağı infialden daha vahim olanı, verili koşullar değişmezse, "onların" özgürlüklerini geri getirebilecek tek edimin “genel af” olması...
Böyle bir genel affın da A.Ö katilini ve yandaşlarını da içermesi olasılığı pek çok açık…
Oysa, en başta sanıklar böyle bir "dengelenmeyi" içlerine sindiremiyor ve Milletle çelişmesi pahasına bir “salıvermeyi” kabul etmeyeceklerini belirtiyorlar…
“Ergenekon” denir ki, bilinir ki, binlerce yıl öncesi, dağları delen kurtuluştu...
Şimdiyse, "karanlık" bir kuyu…
Buna karşılık, 13 Aralık itibariyle, sanki artık "en uzun gece en uzun güne" dönmekte...