- Kategori
- Spor
1960 Roma Olimpiyatlarında Yaşar Doğu etkisi
Türk Güreşinin Sembol İsmi Yaşar Doğu
Soner Yalçın'ın 27 Mayıs Tarihli köşe yazısını okudum. Orada Yaşar Doğu ve Celal Atik'ten söz ederek Yaşar Doğu'nun Demokrat Parti, Celal Atikin ise İnönü hayranı olduğunu yazıyor. Şahısların bir siyasi görüşe sempatiyle bakmaları gayet normaldir. Ancak 27 Mayıs darbesi ile Yaşar Doğu'nun dışlandığını Celal Atik'in Milli Takımda tamamen güçlendiğini 1960 Roma Olimpiyatlarında Celal Atik'in etkisi nedeniyle 7 altın kazandığımızı yazıyor. Yani Yaşar Doğu'yu daha 4 yıl evveline götürüp söz sahibi olduğu 1956 Melbourne Olimpiyatlarında yalnızca iki altın aldık diyerek bir anlamda oraya mahkum ediyor. Güreşimizi Yaşarcılar ve Celalciler diyerek ikiye ayırıp güya Yaşar Doğu'nun güreşçiler arasında tavır ve tutumlarıyla olumsuz etki yarattığına ve idareciliğinde başarısızlığına dikkat çekiyor. Onun güreş ve güreşçi içerisinde çekememezlik gibi kuruntulara düştüğü kesinlikle doğru değildir. "Türk Bayrağının olmadığı yerde güreşmem, biz güreşi para için değil şahsiyetimiz için yapıyoruz"diyerek kendisine yapılan yurtdışı teklifleri geri çeviren bu büyük güreş adamı hakkında yanlış veya kamuoyunu olumsuz etkileyecek bilgi aktarmak ondan evvel bu millete saygısızlık olmaz mı?
Zaten Soner Yalçının yazısına ben de bilmiyordum...yeni öğrendim diyerek başlaması konu ve olaylar hakkında tamamen eksik bilgilere sahip olduğunu da itiraf etmiş oluyor. Bunu gizlemiyor da. Ancak yarım veya eksik bilgi ile tamamlanan yazı okuyucuları da etkileyeceği kuşkusuzdur. Halbuki yazar yazdığı yazıyla ciddi bir sorumluluğun da altına imza atmış olmaktadır. Doğru bilgi yazarın namusu yazının şerefidir.
1960 Roma olimpiyatlarında Yaşar Doğu etkisini bizzat olimpiyat şampiyonlarından öğreniyoruz:
Kısacası yazı içerisinde geçen ve Celal Atikçi olarak tanımlanan Olimpiyat Şampiyonu Tevfik Kış'ın Yaşar Doğuyla olan bağlantısını hiç ekleme ve yorum yapmadan bizzat kendi ağzından dinleyelim.
Daha doğrusu Yaşar Doğu'nun etkili olmadı! denilen 1960 Roma Olimpiyatlarında altın kazanan talebeleri ve güreşçileri dinleyelim.
VARAN 1
Bakın Tevfik Kış (1960 Roma Olimpiyat Şampiyonu)
Hocası Yaşar Doğu için bakın neler anlatıyor:
Beni o keşfetmişti
"O dönemlerde Taşköprü'de Büyük Yağlı Güreş Panayırları düzenlenirdi. Zaten minder güreşi pek yoktu. Hepimiz bu işe önce, çayırlarda başladık. Yanlış hatırlamıyorsam 1956 yılıydı, Başpehlivan Dilik Mustafa biz genç pehlivanları alıp, panayırda güreşmemiz için Çorum'dan Kastamonu'ya götürdü. İnanmazsınız ta Kastamonu'ya yürüyerek gitmiştik ve tam iki gün sürmüştü bu yolculuk. Ama sonrasında bu yorgunluğa değdi doğrusu... Neden mi? Çünkü yaptığım ilk müsabakayı Yaşar Doğu da izlemiş ve Dilik Mustafa'ya beni beğendiğini söylemişti. Yaşar Hoca beğendiği pehlivanların peşini bırakmazdı. Bu nedenle beni de aldığı gibi Çorum'dan Ankara'ya getirdi ve bu benim için güzel günlerin de başlangıcı oldu.
Yaşar Doğu olmasaydı ben şu anda burada konuşamazdım
Büyük Şampiyon Yaşar Doğu hocamız bir ekol yaratmıştır. Şampiyon olduğu kadar ekolünün de memleketine şampiyonluklar kazandırması ya Yaşar Doğu'yu mutlu ettiğine inanıyorum. Bunlardan örnek verecek olursak ben şahsen Yaşar Doğunun ekolüyümdür. Yaşar Doğu olmasaydı ben şu anda burada konuşamazdım. Örnek verecek olursak 1958 senesinde bazı ekonomik nedenlerle memleketime giderken Yaşar Doğu Hocamız biletimizi de aldığımız halde biletimizi yırtmak suretiyle beni Ankara Güreş Kulübüne alıp memleketimize kazandırmıştır. Yaşar Doğu'nun şahsında minnet duygularımı burada kamuoyuyla paylaşmak isterim.
(TRT Söyleşi)
Hocama verdiğim sözle rakibimi yendim
1960 Roma Olimpiyatları öncesinde Nafiz Oturgan isimli bir gazeteci yazılarında sürekli Türk güreşçilerle Rus güreşçileri kıyaslıyordu. Gerçekten de Rus güreşçilerin hepsi Türkleri kısa sürede tuş ediyordu. Sıra bana yaklaşırken Yaşar Doğu yanıma gelip, bana;
'Bu adam sürekli rakiplerini köprüye getirip ardından da tuş ediyor. Bunu yaparken de kaş göz hareketleri yapıp benimle dalga geçiyor. Birazdan sen güreşeceksin Tevfik. Yenileceksen bile en azından adamı önce yor sonra yenil de benimle dalga geçmesin' dedi.
Bense kendimden o kadar emindim ki 'Siz üzülmeyin hocam yenilmeyeceğim' diye söz verdim. Gerçekten de mindere çıktım ve rakibimi öyle bir yormuşum ki adamı minderden koluna girip de götürdüler. Söz verdiğim gibi şampiyon olmuştum. Yaşar Hoca'nın o sevincini unutamıyorum. Kollarını açıp kucağına atlamamı istedi ama kalbi vardı ve ben ona bir şey olacak diye korkumdan atlayamadım. Sadece birbirimize sarıldık"
VARAN 2
İsmet Atlı ; (1960 Roma Olimpiyat Şampiyonu)
Yaşar Doğu sevgisi ve etkisi hakkında bakın neler söylüyor
Yaşar Hocanın dünyada güreşten başka ne ticaret, ne ziraat, ne sigara, içki ne kumar bir gayesi veya başka bir hobisi vardı. O güreş için doğmuş büyümüş koca Türkiye'de hiçbir sanatçıya, sporcuya hatta devlet yönetenlerine? Hiçbir faniye, ona yapılan sevgi gösterisi yapılmamıştı. Devlet Başkanları, başvekilleri, memurlar, esnaflar, şehirliler, köylüler, ayakkabıcısından boyacılarına, çobanlarından, yüce ordumuzun generallerine, erlerine kadar Yaşar Doğu her yerde el üstünde tutulurdu. Yaşar Hoca bu büyük sevgiyi güreş hayatı ile kazanmıştı. (...)
1949'da Cumhurbaşkanı İnönü'den o yılın Avrupa Şampiyonluğu için bir mükafat almıştı. Bu mükâfat Yaşar Doğu'nun bir boy heykeli idi. O heykelinin kucaklamak şerefine erişmiş muhteşem bir sporcu idi.
"Türk güreşi öldü bitti" dendiği yıllarda; Hasan Baldudak, Abidin Mortaş, İhsan Harmandalı Beylerle Ankara Güreş Kulübünü kurmuş, köylerimize babalarımızın yanına kadar gelmiş ve beni, Adil Atan'ı, Hüseyin Akbaş'ı, Mustafa Dağıstanlıyı, Tevfik Kış'ı, Bekir Böke'yi, Mehmet Yüce'yi daha birçoklarını Ankara'ya toplamış, attığı tohumlar filiz verirken, hastalık ve hastalıktan da acısı et tırnaktan sökülürcesine ideali, gayesi ve dünyasından sökülüp atılmıştı. Federasyonun bu yanlış tutumunun elbette Türk Güreşine büyük zararları olacaktı. Benim de birkaç dünya şampiyonluğu kaçırmama sebep olmuştu.
VARAN 3
Şampiyon olmamda büyük katkısı var
Mustafa Dağıstanlı (1956 Melbourne ve 1960 Roma Olimpiyat Şampiyonu -Talebesi)
Elde ettiğimiz başarıların her zerresinde onun emeği vardır. O olmasaydı ben altın alamazdım. O bizimle annesinden süt emen çocuklar gibi ilgilenirdi.
Ben onu baba bildim. Onun güreşçilerine yaptığı fedakârlığı bir baba evladına bile yapamaz. Onu kaybedince her şeyimi kaybetmiş gibi oldum. Çünkü o bizim her şeyimizdi. Ondan sonra hiçbir şeyin tadı kalmadı.
VARAN 4
Yaşar Yılmaz Dünya Şampiyonu Talebesi
Kilo düşerken bir anımız oldu. Hocam dedim artık kilo düşemiyorum düşecek bir yerim kalmadı. Yaşar dedi sabret. Fin hamamında bin say hocamı dinledim girdim saunaya nerde ise bayılıyordum. Sonra soğuk suya attılar kendime geldim. Şampiyonluğumu Yaşar Doğu'ya borçluyum. Yaşar Doğu'nun hayatım boyunca hiç kimseye hakaret ettiğini ve kötü söz söylediğini duymadım. Bizleri ev sahibi yapmak için çok uğraştı. Bizim her şeyimizdi. Türk güreşinde yeri doldurulamaz bir insandı.
VARAN 5
Yücel Seçkiner'in Yaşar Doğu'yla ilgili bir hatırası
Güreşçilerin duş alması için gereken odunu taşır, yırtık minderleri dikerdi
"O zamanlar Jandarmagücü'nün komutanıydım. Bir gün Gölbaşı'na gidiyordum. Rahmetli Yaşar Doğu ile karşılaştık. Bana nereye gittiğimi sordu. 'Gölbaşı'na' cevabını alınca, 'Ben de oraya gidiyorum, istersen birlikte gidelim hocam' dedi. Elinde bir çuvala doldurulmuş odunlar vardı. Birlikte yola çıktık. Yolda Yaşar Hoca'ya sordum:
-Hayırdır hocam odunlarla ne yapacaksın?
Milli Takım hocası Yaşar Doğu'nun cevabı:
-"Biraz sonra ciğerparelerim gelip antrenman yapacaklar. Sonra duş almaları lazım. Bu odunları, sobayı yakıp, onlara su ısıtmak için yanımda götürüyorum" oldu.
Gölbaşı'ndaki antrenman yerine geldik. Yaşar Hoca hemen pencereleri açtı, salonu havalandırmaya başladı. Sonra yanında getirdiği paketten iğne iplik çıkardı ve minderlerin kenarlarındaki yırtıkları dikmeye başladı. O zamanlar şimdiki gibi kaliteli minderler yoktu. Dediği söz şu oldu:
"Antrenman sırasında minderin yırtık bölümündeki toz ve pislikler güreşçilerin ağızlarına geliyor ve hastalanmalarına yol açıyor. Birilerinin bu yırtıkları dikmesi lazım. Bizim güreş ailemizde anne olmadığına göre, baba olarak benim dikmem icap eder ki, evlatlarım hastalanmasınlar?"
Yaşar Doğu, işte böyle bir insan, böylesine sporcularına sahip çıkan bir antrenördü.
***
Talebelerine ciğerparelerim diye hitap eden, gece yarısı üstü açık kalan var mı diyerek onları kontrol eden, elinde hazırladığı yumurtalı sütü içiren bir insanın güreşçilerine karşı katı davranması nasıl düşünülebilir? Var mı bugün böyle yapabilen güreş hocaları?
VARAN 6
Kadir Öngör (Talebesi) anlatıyor:
İşten çıkarılan güreşçiler onun sayesinde tekrar işlerine döndüler
27 Mayıs 1960 darbesinde birçok yerde güreşçilerin de işine son verilmiş, bu durumda güreşçiler zor günler yaşamaya başlamışlardı. Yaşar Doğu beni de yanına alarak birkaç güreşçi ile birlikte Meclise gittik. Kapıda görevli bulunan bir yüzbaşıya Cemal Gürsel ile görüşmek istediğini söyledi. Görevli görüşme için telefon ettiğini ve haber beklediğini söyledi. Bu durum bir iki gün sürdü. Bir türlü görüşme sağlanamıyordu. Bir gün resmi bir araba gelip Yaşar Doğu'nun yanında durdu. İçeriden bir ses Yaşar diyordu. Sesin sahibine baktık ki bu şahıs Cemal Gürsel'di. Hemen aracına aldı. Biz de arkadaki arabalara binerek birlikte hareket ettik. Yaşar Doğu'yu odasında ağırladı. Bir sorunu olup olmadığını sordu. Yaşar Hocamızda ihtilalle birlikte birçok yerde güreşçilerin işine son verildiğini, bunların tekrar işbaşı yapmalarını istediğini söyledi. Cemal Gürsel şaşkınlık içerisinde; 'Biz ihtilali güreşçilerin işine son vermek için yapmadık' diyerek hemen talimat verdi. Nerede işten çıkarılmış güreşçi varsa hepsi ertesi gün işbaşı yaptı.
VARAN 7
Kavgalı olduğu iddia edilen Celal Atik onun vefatını haber aldığında şunları söylüyordu;
Yaşar Doğu'nun vefatıyla adeta dünyası yıkılan ve ağlamaktan zor konuşan en yakın arkadaşı Celal Atik ise; " Teessürüm büyüktür. Türk güreşi sembolünü kaybetti. Bundan sonra bütün çalışmalarımız onun hatırasını yâd ettirmek için olacaktır. Hayatta kalan çocuklarını kendi çocuklarım gibi yetiştireceğim. Allah Rahmet eylesin" diyordu.
(Milliyet 09.01.1961)
VARAN 8
Müzahir Sille 1960 Roma Olimpiyat Şampiyonu
Ölürsen Türk Bayrağına sarılı tabutunu ben taşıyacağım
"Müzahir Sille 1960 Roma Olimpiyatları için gittiği Roma'da hastalanmış doktorlar apantist teşhisi koymuşlar ve hemen ameliyata alınması gerektiğini söylemişlerdi. Bunu duyan Yaşar Doğu doğruca hastaneye koşar, Hasta yatağında ameliyat sırası bekleyen Müzahir'e;
-"Müzahir yarın güreşler başlıyor. Apandist ameliyatı olursan Roma'da Olimpiyat Şampiyonluğunu kazanma şansını elinden kaçıracaksın. Böylesine bir fırsatı yaşantın boyunca bir daha yakalayamazsın. Bütün gece düşündüm. Kararımı açıklıyorum; 'Sana ameliyat yasak!' Ölürsen Türk Bayrağına sarılı tabutunu ben taşıyacağım"
Bu sözü söyleyen Yaşar Doğu'ydu. Her hareketi, ağzından çıkan her sözü ölçülü her yerde kendisine saygı duyulan bir kişidir bu.
Ameliyat masasından şampiyonluk kürsüsüne
Müzahir Sille şöyle bir düşündü ve hemen yatakta doğruldu. Tek cümle söyledi;
"Haydi, gidelim hocam?"
Finale gelinceye kadar yaptığı müsabakalarda 5 galibiyet elde eden ve hiç yenilmeyen Macar güreşçi İmre Polyak'a herkes 'Şampiyon' gözüyle bakıyordu. Ancak Polyak Müzahir Sille ile yaptığı karşılaşmada yenilginin acısını tatmış birincilik kürsüsüne çıkan Müzahir Sille olmuştu.
Tam o sırada İstanbul Eyüp'te yalınayak bir kadın sokaklarda bağırarak koşuyordu; 'Onu ben doğurdum? Onu ben doğurdum. O benim oğlum?'
Müzahir Sille Roma'da ise başantrenör Yaşar Doğu'nun omuzlarındaydı. Birkaç yıldan beri hiç mağlubiyet yüzü görmeyen Polyak'ı yenerek altın madalya kazanan Sille, "Hayati tehlike var, kesinlikle ameliyat olmalısın" şeklindeki doktorlarn öğütlerini değil, "Ölürsen seni Türk Bayrağına sarıp vatana taşıyacağım. Güreşmesilin" diyen Yaşar Doğu'yu dinlemiş, bunda da hiç zararlı çıkmamıştı.
Aradan 35 yıl geçti. Müzahir sille hala apantist ameliyatı olmadı"
(Ali Gümüş, Şampiyonlar Geçiyor, S. 136, Türk Güreş Vakfı Yayınları, 1994)
VARAN 9
Daha minderden inmeden elinde havlusuyla 1960 Roma Olimpiyat Şampiyonu olan talebesi Ahmet Bilek'in yanına koşmuş ve ilk kutlayan kişi olmuştu.
Bu hususta daha fazla söze hacet yoktur. Bu kadarı bile onun güreşçiler arasında kurduğu sevgi köprüsü ve 1960 Roma Olimpiyatlarında Yaşar Doğu etkisini anlatmaya yeter de artar bile.