Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

1993 Kürt açılımı ve sonucu...

1993 Kürt açılımı ve sonucu...
 

Bitsin artık bu cenaze törenleri..


"KAN DÖKEREK BİR YERE VARILAMAZ; BU İŞLERİN İÇİNDEKİ KİŞİ BUNU SÖYLÜYORSA BUNDAN SONRA DÖKÜLEN KANLARIN SORUMLUSU OLAMAZ"

Bu sözleri söyleyen kişi, yazdığım bazı bloglarda kendisini sıkça eleştirdiğim 9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'e aittir...Bu sözler, o günkü açılıma, hatta günümüzdeki açılıma bile destek verir mahiyettedir. Ancak, "dün" bu sözleri söyleyen Süleyman Demirel, "bugün" aynı şekilde düşünüyor mudur acaba?...Biliyorsunuz, kendileri "dün dündür, bugün bugündür" sözünün mimarıdır....

Bu cümledeki "bu işlerin içindeki kişi"den kasıt kimdir acaba? Bunu bloğumun ilerleyen bölümlerimde sizlerle paylaşacağım

Başlarken...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "iyi şeyler olacak" diye başlattığı "Kürt açılımı"(ilk anlarda böyle deniyordu ama sonradan, açılım, özellikle muhalefet -DTP dahil- tarafından sulandırılınca başka adlarla da anılmaya başlandı, biliyorsunuz) bana 1993 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başlattığı benzer açılımı hatırlattı.

Bu açılımla ilgili olarak 4-5 adet blog yazdım...Şimdi, görüyorum ki, DTP lideri Ahmet Türk'ün, Tokat'taki hain saldırı için 1993 yılındaki benzer saldırıyı ima etmesi, saldırı için farklı yorumların yapılmasına neden oldu...Olaydan iki gün sonra, katliamı, PKK'nın bir kolu üstlendi...Genelkurmay Başkanlığı da bölgede yaptığı telsiz dinlemelerinden bunu doğrulamış...

Bu hain saldırının bir "provokasyan" mu, yoksa değişik bir "komplo"mu, olduğu üzerindeki tartışmalar kesilmez...Ama ortada bir gerçek var ki, bu da başlatılan açılımın kösteklenmesidir...Ayrıca bu saldırının, Anayasa Mahkemesi'ne bir mesaj olup olmadığı üzerinde de durulmalıdır...

Şimdi 17 yıl geriye dönelim ve 1993 Kürt açılımının sonunu getiren benze bir olaya nasıl gelindiğine bakalım. Bunun için 1993 açılımı konusunda yazdığım bloglardan birinin kısa bir özetini yapmak istiyorum.

Bloğumun adı "Turgut Özal yaşasaydı / Turgut Özal'dan Abdullah Gül'e Kürt Açılımı" - Blog tarihi:27-05-2009, Blog No:181946

Bu bloğumda, yararlandığım dipnotları tekrarlamayacağım; isteyen adını verdiğim bloğu okuyarak hem bunlara ulaşır hem de bloğumun tamamını okuyarak - çünkü bu bloğum o bloğun ancak 1/3'ü kadardır - bir dönemle ilgili olarak daha ayrıntılı bilgilere ulaşmış olurlar...Ayrıca, yaptığım özet, tırnak içindeki alıntılar hariç birebir aynı olmayıp güncelleştirilmiş ve bazı ilaveler yapılmıştır.

Aslında, Milliyet Gazete Arşivi'ne girerseniz, bloğumda "tırnak" içinde aktardığım bilgilerin pek çoğuna ulaşabilirsiniz.

Başlıyorum...

Yukarıda adını verdiğim bloğumda, zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başlattığı Kürt Açılımı'nın bir şekilde engellendiğini yazmıştım... Çünkü o sıralarda, "terör sorununu çözmek" yerine "terörü lanetlemek" yetiyordu.

Turgut Özal, o sıralarda şöyle diyordu : "Türkiye Cumhuriyeti, çeşitli etnik grupları baskı altında tutarak onlara Türk kimliğini aşılamak istemiştir. Ama, tarihte görülmüştür ki, bu yöntemler parçalanma ile sonuçlanmıştır."

Günümüzde, artık Kürt kimliğine karşı- genelde - böyle bir dayatma olmadığından, Kürt sorununun çözümünün daha kolay olması gerekmez mi?

O sıralarda Turgut Özal ve onun gibi düşünenler, bu gelişmeyi ya da süreci bir fırsat olarak değerlendiriyorlardı...Ama, günümüzde olduğu gibi o günlerde de bu açılımın karşısında olanlar vardı.

İlk tepki, Erdal İnönü'den gelmişti. Erdal İnönü gazetecilere şöyle diyordu :"Bunlar yanlış yaklaşımlardır. Terörü yapanlarla görüşülmez; terör yapmak suçtur. Demokratlaşma her koşulda devam edecektir. Bu(demokratlaşma), bizim görevimizdir....

Erdal İnönü'nün bu sözleri de fena değildi...İnönü, demokratlaşma sürecine karşı çıkmıyor; onun tepkisi PKK lideri Öcalan ile görüşülme izlenimim verilmesine idi...Çünkü o sıralarda PKK lideri Abdullah Öcalan, Turgut Özal'a ve Başbakan Sülyman Demirel'e, Celal Talabani aracıılığı ile bir mektup göndermişti(Bu mektubun içeriğini, bu konuda yazdığım blogların birinde bulabilirsiniz)...Yine o sıralarda, Celal Talabani'nin de bölgede ABD'nin bir memuru gibi çalıştığını belirtmek isterim.

Bu açılım konusunda askerlerin tavrı ise, medyaya şöyle yansıyordu : Gazetelerde "Asker : PKK yok edilinceye kadar mücadele sürecek" şeklinde başlıklar görülüyordu.

Başbakan Süleyman Demirel, gelişmelere daha ılımlı yaklaşıyor ve özetle şöyle diyordu : "Eğer terörden vazgeçiliyorsa, bu elimizin tersiyle iteceğimiz bir şey değildir...Devlet, bu işe tepeden bakmak zorundadır. Bu iş biterse çok iyi olur. İçte ve dışta bu çözümü engellemek isteyenler olabilir. Kan dökmekler bir yere varılamaz. BU İŞİN İÇİNDEKİ KİŞİ , BUNU SÖYLÜYORSA BUNDAN SONRA DÖKÜLEN KANLARIN SORUMLUSU OLAMAZ".

Süleyman Demirel'in "bu işin içindeki kişi" dediği acaba kimdi?...Bu kişi, açılımı başlatan Cumhurbaşkanı Turgut Özal da olabilir, Talabani aracılığı ile Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a mektup gönderen PKK lideri Abdullah Öcalan da olabilir...Ben buna karar veremedim ama Demirel'in bu kişiden kastının Abdullah Öcalan'mış gibime geliyor...

Süleyman Demirel'in sözlerini sizler de bir kere daha okuyun, bakalım ne karar vereceksiniz? "Bu işin içindeki kişi", Turgut Özal mı yoksa Abdullah Öcalan mı?

(........................... )Biraz atlama yaptıktan sonra sonuca geleyim.

S O N U Ç :

PKK lideri Abdullah Öcalan, 17 Mart 1993 günü Bekaa vadisinde sivil giysili olarak, 20 Mart 1993'te ilan ettiği ateşkesi, 15 Nisan 1993'te iki ay daha uzattı...

17 Nisan'da Turgut Özal öldü...Ya da bazılarına göre öldürüldü.

24 Mayıs'ta Elazığ-Bingöl yolunda korumasız 33 askerimiz PKK tarafından pusuya düşürülerek katledildi...Bu olay da, Turgut Özal'ın ölümü gibi tartışıldı...Bu olayın da, Kürt sorununun çözümünü istemeyenlerin bir komplosu olduğu söylendi...

Neticede, Ateşkes bozuldu...

PKK, bıraktığ teröre yeniden başladı...

Ülke kaynakları, silah ve mühimmat olarak Güneydoğu'ya akmaya devam etti...

İçimizi burkan, milletin canını yakan şehit cenazelerini birbiri ardından karşılamaya yeniden başladık...

Analar, babalar, nişanlı genç kızlar, taze evli genç eşler, yetim kalan küçük çocuklar ağlamaya yeniden başladılar.

Aynen günümüzde olduğu...Ya da belki olacağı gibi....

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..