- Kategori
- Güncel
Değnekçimi geri istiyorum

Çağdaş Değnekçilere Ödeme yapmazsanız Kötü Çizilirsiniz!
Geçenlerde arabamı Dört Levent’te park ettim. Eminönü’ne gidecektim. Trafikte heba olmaktansa toplu taşıma araçlarını kullanacaktım. Hani bu arada şansıma bir de eylem rast gelirse, turnikelerden Tarzan gibi zıplayarak beleşe geçecektim...
Arabayı kilitlerken yarı resmi bir adam dibimde bitti, elindeki yarı tabanca yarı bilgisayara benzer alete bir şeyler yazdı ve beş lira istedi. Tüm medeni ülkelerdeki gibi şehir içindeki sokaklarda park etmek ücretliydi, parayı öderken devletine katkıda bulunmanın vatandaşlık gururunu yaşadım...
Dönüşüm dört saat on dakika sonra oldu. Arabamın kapısını açtım, içeri adımımı atmamıştım ki, aynı adam yine dibimde. Ne var yahu diyecektim ki, bırakmadı.
“On lira daha vereceksiniz, ” dedi.
Meğerse verdiğim ilk 5 lira iki saat içinmiş. Her saat için ilaveten 5 lira daha gerekiyormuş. Etti mi size 15 lira!
Şöyle kaba bir hesap yaptım, arabayı aynı yerde ezkaza on gün bırakacak olsam, bir daha almama gerek yok, otopark ücreti olarak bağışlamam lazım.
Eskiden değnekçiler vardı. Para vermediniz mi en fazla arabanız çizilir, lastiği patlatılırdı. Bir beşlik verdiniz mi, park ettiğiniz yeri babanızdan miras kalmış gibi ömür boyu tutabilirdiniz isterseniz. Şimdi ise para vermediniz mi, külliyen çiziliyorsunuz.
Vergiye, katkıya tamam da, sevgili belediyemizin bu yaptığı sanki biraz soygunmuş gibi duruyor...
İyisi mi ben değnekçimi geri istiyorum...