Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

2-Kendimi, zihniyet çorbasında bir tutam tuz gibi hissediyorum!

2-Kendimi, zihniyet çorbasında bir tutam tuz gibi hissediyorum!
 

resim:internet


Zihniyet bolluğu her telden var!
17.08.2007 sabah saat 07.00 telefon bir kez zırladı sustu. Susması normal ne olduğunu çözemediğim bir arızası var geçen gün arızayı fark ettiğimde, hemen başımı camdan uzattım; Telefon kutusunda uğraşan telefon arıza ekibini gördüm.
Birine seslenerek "bakarmısın... Benim telefonda bir arıza oluştu kontrol edebilirmisin" dedim. Türk telekomun arıza ekibindeki şahıs telefon numaramı aldı ve tekrar yol kenarındaki (Serserilerin bar masası olarak kullandığı) dolabı açtı elinde pense bir şeyler söküp takmaya başladı.
Daha sonra ben evden çıkıp yanlarına geldiğimde elinde pense uğraşan şahıs benim muhatap olduğum şahıs'a benim için "yalan söylüyor" dediğini kulağımla duydum. Yani ben güya yalan söylüyorum. Aslında arıza filan hikâye; benimde işim gücüm yok bu sıcakta adamlarla kafa buluyorum.  

Bak kardeşim, Sevgili görevli arkadaşım; siz burada uğraşırken benim telefonum bir kez kısa çalıp durdu. Ben de bu arada acaba telefonlarla uğraşan birilerimi var diye öylesine camdan baktım ve sizi burada gördüm. Doğal olarak bu arızaya sizin sebep olabileceğinizi düşündüm ve size söyledim bundan daha tabii ne olabilir?  

— Hık mık ama biz sizin bağlı olduğunuz hatta girmedik...  

Ben nerden bilebilirim? Ben müneccim miyim kardeşim

Not: arızanın iç hatlarda olduğunu söylediler.  

—Zihniyet bir...

Bu telefon kutusunun veya dolabının her neyse yanında bir de elektrik trafosu var. Sık sık oraya tamire gelen bir ekip ve başlarında kaçık bir çavuş var. Elinde telsiz ekibin başında, işiyle alâkalı olmayan bir konu üzerine, savaş kazanmış komutan edasıyla, heyecanlı ve o kadar da hareketli ve o kadar da bir yerine bir şey batmış gibi bağırarak konuşan, çevreye verdiği rahatsızlıktan zerre kadar utanç duymayan geri zekâlı biri! Arkadaşlarına anlattığı muhabbette muhabbet olsa; arkadaşları da yalakalık olsun diye zordan gülüyorlar.(Bütün mahalle zoraki dinlemede) bakalım daha ne kadar katlanacağız?  

—Zihniyet iki... 

Hazır buradayken karşıya yeni açılan tekel bayiinden bahsetmeden olmaz. AKP hükümeti geldiğinde Türkiye'nin, Cezayir gibi olacağını söyleyenler olmuştu.  

Hiç korkmayın arkadaşlar! Ben bu zamana kadar, böyle serbestliği hiç bir dönem görmedim!  

İçerden kapıları açık, dışarıdan kepenkler yerden 30–40 cm. yukarıya kadar inik vaziyette  

Biralar karşı kaldırıma gider gelir. Sabaha kadar bu böyle sanki nöbetçi eczane mübarek!  

Ayyaşlar çimene yayılır ç...şi gelen hemen arkadaki duvara çöğdürür hem bunu daha insanlar sokaklardayken yapıyorlar.
Millet çarşı pazardan gelirken bu kaldırımdan bu sarhoşlar var diye geçemiyor hoş olmasa ne olacak sanki bu kez de idrar kokusundan geçemiyorlar.  

Aha sizi duyar gibi oldum. "Neden şikâyet etmiyorsunuz" diyeceksiniz; ettik, ettik ama iki akşam sonra yine her şey aynı oldu. (Ramazandan önceydi umarım daha sonra kaldıkları yerden başlamazlar)  

Zihniyet üç... 

Bak gördünüz mü? Esas konudan uzaklaşıyorum ama bunu anlatmadan olmaz çünkü bu çiş mevzuu çok önemli.  

Hani şu: Hollandalıların İstanbul un göbeğinde kafayı çekip çiçeklerimizi sulamalarından da bahsetmeyeceğim!  

İğneada'dan çok değerli sevgili büyüğüm Orhan ağabeyim; eko sistem ile ilgili bir konuşma için ve "Benim cennetim iğneada" adlı kitabının basımı için İstanbul'a gelmişti. Ahmet ayaz arkadaşım ve ben Orhan ağabeyimizi İstanbul'da şöyle bir gezdirelim, Eminönü'nde balık ekmek yiyelim dedik. Benim düldülü Sultanahmet Camii altındaki otoparka bırakıp yayıla yayıla ilkokul öğrencileri sevinci ve neşesi ile kendimizi galata köprüsünde bulduk.  

Perşembe pazarına çıkarken sol taraftaki balıkçıları gezdik ve hemen orada park içinde küçük tabure ve masalarda balık yemeğe karar verdik. Dijital fotoğraf makinemi çıkarıp bir iki resim almaya başladım. Garson bana birkaç poz verdi kendisini gazete de çıkaracağımı sanarak.  

"Vallahi kendi kaşındı ama bu işe yaradı servisler mükemmel oldu he he" yan masalarda yabancı turistler vardı ama çoğunluk yerli turist şöyle yerimden kalkıp Orhan ağbim ile Ahmet ağabeyimin bir resmini çekeyim dedim ve yerimden kalktım.  

Gez göz arpacık derken deklanşöre bastım kareyi yakaladım tabii tam yerime oturmaya giderken, Orhan ağabeyimin arkasından dolaştım tam bu arada onun bakış açısı istikametinde... Bir yurdum insanı, beton bir bloğu; Hollandalıların yaptığı gibi ıslamaz mı? Beton blok göğsüne kadar geliyor adamın, tam olarak arkasına gizlenemiyor bize doğru ise tamamen açıkta.  

Utancımdan yerin dibine girdim! Sağımız solumuz yabancı turistlerle dolu ve onlar aynı manzarayı görüyorlar. Orhan ağbim ooo sen daha yeni mi görüyorsun orası hiç boş kalmıyor ki deyince takibe aldım. Umumi tuvalet gibi beton dibi çalışıyor. Böbrek taşı dökerlermişçesine sallanıyorlar ve onca insan onları gördüğünü bile bile hiç utanmıyorlar.  

Yazıklar olsun bin kere yazıklar olsun.  

Kaldı ki aksi istikamette 50 metre mesafede  

Köprünün altında WC var.  

Zihniyet dört... 

Bu arada Ahmet Ayaz arkadaşımı tanıştırmayı unuttum kendisi iğneadalı ve polis emeklisi yeminle her insan bu zihniyette olsa dünyada savaşlar olmaz, onun görevde olduğu zamanlarda suçlular onu tanısa onu tanımak için koşarak gelir ona teslim olurlardı...  

Kendisi benden bir iki yaş büyük aynı zamanlarda bu aralar Fox TV de sık sık görülen, başarılı kardeşimiz, haberci Atıl ayazın babasıdır. Ahmet ağabeyciğim şu an İğneada da tatil yapmakta, korkarım ben gidene kadar bütün balıkları bitirecek!  

Balıktan ziyade isteyenlere kurt çıkartma duasını da öğretebilir!  

Sizinle balığa ölümüne gider! Kar da yağsa, buz da yağsa sizi bırakmaz, moral bozmaz.
O kadar mülayim ki balıklardan canlarını yaktığı için özür dilediğini yem çıkarırken kum kurtlarına rica ettiğini kaç kere kulağımla duydum!  

M.Talip Girgin  

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..