Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '08

 
Kategori
Müzik
 

2008'de hâlâ "Why high one why!" dinlemek...

2008'de hâlâ "Why high one why!" dinlemek...
 

Yıllar önce kasatine sahip olduğum eserlerin CD versiyonlarını para buldukça satın almaya devam ediyorum. Bunun çok önemli bir sebebi var.

Korsan müzik dinlememiş oluyorum; müziğe gerçekten emek veren kişilerin emeğinin karşığını ödemiş oluyorum. Burada çok ciddi bir seçicilik yaptığıma da kuşku yok.

Fikret Kızılok'un Yana Yana - 1988 albümünü 1990 yılı yazında satın almış; "özel nedenlerden" ötürü de sabah akşam dinler olmuştum.

İnişlerim çıkışlarım...
Bir harmanım bu akşam...
Bu kalp seni unutur mu...
Gönül...

Fakat bu albümün en radikal parçası kuşkusuz "Why high one why!" olacaktır.

Bu Fikret Kızılok lirizminin 1980 darbesi sonrası Türkiye'nin geldiği son noktada tahammül sınırının kaybolduğu bir haykırıştır bu şarkı.

Türkiye Özal'ın yol verdiği liberalizm rüzgarıyla savrulmaktadır. Bu savruluşun nerede sona ereceği de bilinmemektedir.

adidasla tekkelere gidersin
baklavayla whiskyleri içersin
nescafeyle falımıza bakarsın
bu can sana kurban olsun

benetton'dan eşofmanı giyersin
jogging yapıp nefesini açarsın
şapır şapur balgamını atarsın
bu can sana kurban olsun

Bizim kuşak için oldukça anlaşılır, özellikle 90'lı yılların jenerasyonu için hiçbir anlam ifade etmeyen bu sözler, Türkiye'nin yakın tarihini kitaplardan değil de müzik parçalarından takip etmek isteyenler için fazlasıyla bilgi kaynağıdır.

akşam olur gazinoya gidersin (you know man gazino? ayayaya)
assoliste çelenk ikram edersin
evdekilere de dayak atarsın
bu can sana kurban olsun

Sosyal yapının fazlasıyla değişmediğini biliyoruz. Aydın geçinen kişilerin karısının kafasından aşağı kendi pisliklerini döktükleri süreç hala devam ediyor. (Meraklası için; Sevan Nişanyan'ın mutlak iktidarı kavanoz içinde mi?)

memleketin her tarafı dağ mıdır?
rock'n'roll'a mapushane var mıdır?
ölen ölür kalan sağlar sağ mıdır?
bu can sana kurban olsun

Türkiye'nin aradan geçen 20 seneye rağmen aynı şeyleri hissettiriyor oluşuna içten içe üzülüyor insan.

Şarkının giriş bölümünde ne ararsan var. Sanki İbrahim Tatlıses'in yıllar sonra klasikleştireceği "van, tu, tri, fore, hadi!" giriş namesinin kehaneti gibidir.

come on everybody
we gonna sing all together tonight
about depression, imitation, implation, depolitisation
all together . don't worry. come on now

"Bundan sonra herşeyi yaşayacağız. Modern toplumlar gibi olacağız. Hepimizin bir psikoloğu olacak; depresyonda yaşayacağız. Herşeyi taklit (imitation) edeceğiz, anlamamız gerekmiyor; sadece onlarda nasılsa bizde de olsun diyeceğiz; politikayla hiç ilgilenmeyeceğiz, bütün yaşantımızı tüketime adayacağız ve borsadan başka derdimiz olmayacak. Hadi, hep beraber, kaygılanma!"

i say why
high! one!
why
why high one why

allright now baby. right now baby
go now! go now!
you know manuplation?

Hey sen, manipulasyon nedir, bilir misin? Seni nasıl manipüle edecekler! Peki, şimdi bebeğim... Hadi şimdi.

Bu parça Fikret Kızılok'un diğer bütün eserlerinden ayrılır. Elbette böyle bir şey besteleyebilmek için insanın fazlasıyla dolu olması gerekiyor. Fikret Kızılok, bütün entelektüel ve müzikal anlamdaki bilgi birikimini burada ortaya döker.

Beni en fazla neşelendiren kısımları da "come on abdullah go!" ile başlayan arabesk ezgileri hatırlatan keman solo ile şarkının bitişindeki veda sözleri:

elveda everybody thank you very much
elveda! elveda! allah'a emanet!
thanks

Herkese iyi haftalar...

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..