2014 Kobani Olayları ve CHP

6 YIL SONRA KOBANİ OLAYLARININ SORUŞTURULMASI...Yine CHP

B a ş l a r k e n :

Türkiye'de ve dünyada gündem o kadar çabuk değişiyor ki, insan şaşırıp kalıyor...İki gün önce, "Kobani olayları" ve bu "olayların soruşturma süreci" ile ilgili bir "blog müsveddesi" yazdım; tam yayına verirken bu kez de "Azerbaycan ve Dağlık Karabağ" olayı ortaya çıktı ve benim yazdığım Kobani yazısı, son düzeltmeleri yaparken "gündemin" gerisinde kaldı. 

Ama olsun, ben yine de, yazdığım müsveddenin son düzeltmelerini yapıp yayına vereceğim...

Yani, HDP'li yönetici ve eski milletvekillerinin yanı sıra şüpheliler arasındaki PKK'nın sözde dağ kadrosundan Murat Karayılan'ın, 2014 yılında "Sınırlar kalkmalı, Urfa ile Kobani birleşmeli. Bu direnişe katılmak esas alınmalıdır" mesajını yazmayayım mı?

Buna ilaveten, CHP'nin, 2014 yılındaki Kobani Olaylar sırasında ve de 6 yıl sonra bu olayların soruşturma sürecindeki tavrını yazmayayım mı? 

Ne olmuştu, 6 yıl önce?

Kurucusu'nun tamamen ABD olduğunu düşündüğüm IŞİD(DEAŞ), Fırat'ın doğusunda ve Suriye'nin kuzeyine bulunan Kobani'yi işgale başladığı zaman(Kandil'den habersiz tuvalete bile gidemeyeceğini düşündüğüm) eski  HDP Başkanı Selahattin Demirtaş iki görevi birden-- biri, Kobani'nin elden çıkmaması; diğeri de, o sıralarda hala yürütülmeye çalışılan "çözüm sürecini" baltalamak olan-- yerine getirmek için, 6-7 Ekim 2014'de, 7'den 70'e kadar halkı sokağa çağırmış, çok sayıda insan'ın ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştu...

Bu durumda, HDP Başkanı Demirtaş'ı anlayabilirdik. Nihayet, Kandil'den aldığı emirleri yerine getirmek istemişti...

Bu tamam da, bu konuda CHP'nin takındığı tavıra ne demeli?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "Kandil'den aldığı emirle başlattığı bu şiddet olayları için HDP Başkanı Demirtaş'ı kınadığını hiç duydunuz mu?

Ben ne duydum; ne de okudum...

*

Kobani Türkiye için önemli mi?

Kobani, 2014 yılında da, Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye gibi, tarihte bizim olan; ama şu an için, üzerinde "hukuki" hiçbir hakkımız olmayan bir yerdir.

Kobani, 55 bin olan nüfusunun %5'i Türk, %5'i Arap ve %1'i Ermeni olan, geri kalan %90'ı Kürt olan bir yerleşim yeridir.

Kobani, Esad'a verdiği destek sonrasında, bir şekilde PYD'ye ikram edilen bir Suriye toprağıdır. toprağıdır...Kobani'yi savunan PYD, Suriye'de PKK ile aynı kökten gelen bir oluşumdur. Bu oluşumun silahlı gücü de, PKK ile aynı görüşte olan YPG'dir.

O zaman CHP'ye ne oluyor?...Neden işe karışıyor?

 PYD/YPG, baştan beri, ABD tarafından "terör örgütü" olarak kabul edilmiyor ve zaman içinde de yüzlerce, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi, "binlerce" tır dolususu "araç, gereç ve silah" yardımı gönderiyor onlara...

CHP'nin bu konuda, ABD gibi düşündüğünü ve PYD/YPG için, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "onların, kendi topraklarını savunan, dış saldırılara karşı kendi halkını koruyan bir örgüttür"(1)dediğini yazmayalım mı?

*

Devam edeyim mi?

Ekim 2014 ortasında, HDP, yaptığı bir açıklamada,"bundan böyle her yer Kobani" dediğinde, CHP Genel Başkan yardımcılardan birinin de, "Kobani duyarlılığı ile Gezi Ruhunu birleştirmeye" kalkmasını hatırlatmayalım mı? 

Daha önce,TBMM'nin, "Yurtdışına Asker Gönderilmesi" Genel Teskeresi'ne, HDP ile birlikte "HAYIR" oyu veren, CHP'nin(2), "Kobani'yi Kurtarma Tezkeresi"nin çıkması için nası çırpınıp durduğunu; üstelikde bu tezkereye "millilik" nitelemesini yaptığını unutalım mı?

Bütün bunlar olurken, benim aklım karışmıştı..."Acaba?" diye sordum kendi kendime,  "CHP'nin, 'Kuvayi Milliye Ruhu' bunu mu gerektiriyor"?

Ya, "Taksim'deki Gezi'de yaratılan "VİCDAN" ile "KOBANİ DUYARLILIĞI" birbirine mi karıştı...CHP Genel Başkanı Klılıçdaroğlu'na bunu da sormayacak mıyız?

*

S O N U Ç :

-- Şimdi, bu olayların, aradan geçen 6 yıl sonra "soruşurması" yapılıyor...Bu gecikmenin nedeni konusunda, şu an için geçerli bir neden ileri sürmek istemiyorum; belki de bilmiyorum. Ama, elbette birileri çıkar--bu konuda ya da her konuda, televizyonlara çıkan okadar çok uzman var ki, herhalde birileri-- açıklar.

-- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yürütülen soruşturma kapsamında, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu şüphelileri, "azmettirici" sıfatıyla "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" gerektiren birçok eylemle suçlandırdı.

-- CHP yine durmadı...

"Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ı telefonla arayarak "dayanışma" mesajı vermiş. CHP, görüşmeye ilişkin açıklamada bulunmazken, HDP'den "Kılıçdaroğlu destek ve dayanışma duygularını paylaştı" açıklaması gelmiş. CHP Genel Başkanı Yardımcısı Veli Ağbaba, operasyonların hukuksuz olduğunu  öne sürerken, Sezgin Tanrıkulu ve Tuncay Özkan da, operasyona tepki göstermiş(3).

Daha başka ne diyeyim ki?

cdenizkent

----------------------- :

(1) HABERLER.COM,  "HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın Açıklaması" 26 Mart 2018

(2) İNTERNETHABER, HABER / POLİTİKA, "Tezkere Kararı, MHP, HDP ve CHP oyu", 2 Ekim 2014

(3) Sabah Gazetesi, "CHP, Yine Teröre Arka Çıktı", 26 Eylül 2020

Özel Not : 1. "Adım adım Kürdistan" başlığı ile 9 blogluk

                  2. "Çözüm ve Barış Süreci" başlığı ile 13 blogluk

                  3. "Fırat'ın Dğusu'nda ne oldu, ne oluyor ve ne olacak" başlığı ile 22 blogluk, "dizi yazılar" yazdım burada...

                        ÖZETLE, Şunu demek istiyorum:

                        Ayrıca, zaman zaman bu konuda yazdığım "güncel" bloglarda, CHP Genel Başkanları ve  kimi Başkan Yardımcıları en başta gelen kişiler oldu...Şunu da özellikle söylemem gerekir ki, Kemal Kılıçdaroğlu da, "biline bir şekilde" CHP'ye Genel Başkan olduğundan sonra, bloğumda adı geçen CHP'lilerin sayısının fazlalaştığını söyleyebilirim.

                         Devlet olarak da, başta ABD ve özellikle Fransa olmak üzere, bazı Avrupa ülkeleri ve de HDP, PKK, PYD/YPG ise, bloglarımın değişmezleri oldu.