- Kategori
- Yılbaşı
2020 Yılına girerken....
Bir kaç gün sonra yeni bir yıla gireceğiz.Hatta yeni bir on yıla .2019 Yılı bitip 2020 yılına başlayacağız.
Çevremde herkes yeni yılı nasıl geçireceğiz telaşında, mağazalar Avrupa ve Amerka'daki kadar olmasa bile süslenmiş, lokanta ve kafeler hindi dolması siparisleri için son gün anonslarında.
Bana gelince 2019 yılının son günlerinde benden aldıklarının şokunu üzerimden atamamış bir durumda etrafı izliyorum. Bir zamanlar yılbaşı öncesi aynı şekilde düşünen ben değilmişim gibi..Oysa o zamanlar ben de yılbaşında nereye gideceğim, ne giyeceğim, ne yiyeceğim diye düşünürken , kimbilir kimler bugün benim çektiğim acıları çekiyordu.
Şu insan oğlu ne kadar nankör değil mi.2019 Yılının benden aldıkları derken, bana getirdiklerini hiç hesaba katmıyorum. Evet bu yıl son günlerinde bana yaşamımın en büyük kazığını atıp en büyük arkadaşımı elimden aldı ama bu olaydan bir kaç hafta önce bana hediyelerin en güzelini verip Henry Cardoso'yu yaşamıma ilave etti.
Biz hep almak istiyoruz yaşamdan. En büyük neşeyi ben yaşayayım, en güzel günleri ben geçireyim, en çok ben eğleneyim diyoruz. Oysaki mutluluğun yanında acı, eğlencenin yanında elem var çantamızda.
Bunu kabul etmemiz gerek diye kendi kendimi ikna etmeye çalışıyorum. Bazen başarılı oluyorum ama çoğu kere isyan da edebiliyorum.
Biliyorum acım çok yeni.Gerçi ben tamamen geçeceğini hiç sanımıyorum bu acının. Belki çok hafif soğuyabilir. Ama uzun yılların yaşanmışlıklarını nasıl gözeardı edebilirim.
Şimdi çevremde rastladığım ve zamanında benim yaşadıklarımı yaşamış herkese soruyorum, Siz ne yaptınız, nasıl atlatttınız diye. Malum Damdan düşenin halinden en iyi damdan düşer anlar.
Geçer değil mi?*****