- Kategori
- Bilim
2045’te insan beynini kopyalayıp ilk e-insanı yaratacağız

google imaj
Demiş Rus bilimciler.
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/17843945.asp?gid=381
Plan şöyle:
“2015: Hollywood filminden ödünç alınmış adıyla Avatar ortaya çıkacak. İnsan beyninin gönderdiği sinyallerle komuta edilebilecek bu siborg, filmdeki örnekten farklı olarak biyolojik değil, tamamen biyonik (organik-inorgank kompoziti) olacak.
2020: Yapay bedene ölümcül bir hastanın beyninin gönüllü olarak aktarım deneyi gerçekleşecek.
2030: Beynin kopyalanması mümkün olacak. Ruhu içinde gizlediği sanılan beyin tamamen sayısal data bilgiye dönüştürülecek.
2045: İlk e-insan yaratılacak.”
İngiliz bilimciler de 2005’te bu işin 40 yıl alacağını belirtip, aynı vadeyi vermişlerdi. Demek ki bu konuda en az 2 rakip proje var ki bu süreci hızlandırır. Hata dozunu da arttırır ama olsun.
Burada önemli bir fark var:
Bir insanın yazılım ölümsüz kopyasını yaptığınızda, o insan bedenen ölmeyecek.
Bunun da birkaç anlamı birden var:
Birincisi, birden çok aynı kişi-programdan yapılabileceği.
İkincisi, proje başarısız olursa, hatalı kişi-program silinir, yenisi denenir.
Üçüncüsü, dayanıklılık açısından yazılım ölümsüzlügün de, donanım (bedensel) ölümsüzlüğün de kendine özgü avantajları ve dezavantajları var. Bizce, herhangi birisi öne geçip dominant proje-yol olmayacak. Zaten insanlar kişiliklerine bağlı olarak, birini seçmeye daha eğilimli olacaklar. Yani, ikisinin de satış imkanı var.
Şimdi gelelim işin mizah kısmına:
Projenin başkanı Istsov şöyle diyor:
“Geçenlerde Rus Ortodoks Kilisesi’nin tepkisini çektik. Kilisenin neden kızdığını tahmin ediyoruz. İnsanı ölümden kurtaracak çalışmalar ilerledikçe, düne kadar geçerli bir dizi dogma belki de yıkılacak. Bu durum kilisenin pek hoşuna gitmiyor. Hele Rus Ortodoks Kilisesi’nden saygıdeğer rahip Feofan Kryukov bizimle işbirliği yapmayı kabul edince yıldırımları iyice üzerimize çektik. Tıpkı Ortaçağ’da Kopernik örneğindeki gibi...”
Tam fıkra gibi...
Yahu, kiliseye giren çıkan mı var? Adamlar ateist ki ölümsüz olmayı kafaya koymuşlar. Öbür tarafla falan uğraşmak da istemiyorlar. Aynen 500 sene burada, yok orada. Sen ateiste nasıl fetva verirsin? İlla, komünizmin yaptığı gibi, kiliseni kafandan aşağı mı geçirmek gerek?
En çok güldüğüm de, birbirlerini yüzyıllardır doğramış, ilk fırsatta yine doğrayacak olan protestanların, katoliklerin ve ortodoksların, ateistlerin sayısı artınca, sıkışıp güç birliğine gitmeleri; üstüne bir de kardeşlik mesajları filan yayınlamaları. Sonra, hoop, bir bakmışsınız: Zinhar olmaz. Artık eskisi gibi aforoz da tutmuyor, millet acilen kiliseden tüyer yoksa.
O nedenle, buradaki Müslüman kardeşlerimize de ders olsun:
Diyanet İşleri Başkanlığı gibi, doğum kontrolüne, organ nakline, önce olmaz deyip, işler sıkışıp tepki alınca çark etmek yerine, gelin bu konuya hiç bulaşmayın. Ben de bir ateist olarak dellenmeyeyim.