Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Nisan '20

 
Kategori
Güncel
 

21.Yüzyılda Büyük Kırılmalar-I

 

21.YÜZYILIN GELECEK ON YILLARINDA DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE MUHTEMEL KIRILMALAR-I

A.GİRİŞ

Son zamanlarda meydana gelen doğal felaketlere, küresel salgınlara ve çeşitli kazalara bakılırsa 21.Yüzyılın gelecek on yılları hiç de iç acıcı görünmüyor. Özellikle küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin getireceği devasa problemlerle yapay zekâ, robotik ve otomasyonun oluşturacağı istihdam kaosu, devletler arasındaki ekonomik, askeri, dünyayı ve uzayı parselleme hırslarının tıpkı Birinci ve İkinci Dünya Savaşları öncesine benzemesi, hiç bilinmeyen ve öldürücü virüslerin ortaya çıkması ve antibiotiklerin kısa bir zaman sonra tedavi ediciliğini yitirme ihtimali dünyanın geleceğine kafa yoranları derin derin düşündürmektedir.

20.Yüzyıl henüz bitmeden yüzyılımızla ilgili çok optimist tahminler ve temenniler vardı. 21.Yüzyıl her şeyden önce tam bir bilim, teknoloji, uzay, barış ve refah yüzyılı olacaktı. Ancak daha ilk 20 yıl geçmeden hiç de böyle olmadığı, yer yer çıkan savaşlarla kanayan coğrafyaları, acımasız terörizm patlamaları, bilim ve teknolojiyi çaresiz bırakan felaketleri ve epidemileriyle geçen yüzyılı bile gölgede bırakabileceği konuşulur olmuştur.

            Bu meyanda yüzyılımızın anlamı ve niteliği üzerine biraz durup, neden işlerin ters gittiğini irdelemek icap eder.

            B. 21.YÜZYILIN ANLAMI

                        Bazı ünlü bilim adamları ve gelecek bilimciler 21.Yüzyılı şöyle tasvir etmiştir: “ Bu yüzyıl, son yüzyılımız da olabilir; şahane bir gelecek kuracak yepyeni bir dünya düzeninin başlangıcı da. Bugünden çok daha ileri uygarlıklar, ya da yeni bir karanlık çağ ..İngiliz Kraiyet Enstitüsü’nden Lord Ress’e göre de, uygarlığımızın geri dönüşüz bir çöküşe girmesi muhtemeldir.Rees, insanlığın 21.Yüzyılı atlatıp, 22.Yüzyıla ayak basması ihtimali % 50’den fazla değildir düşüncesinde. (1)

            BU saptama, büyük ölçüde geleceğin tahmin edilme zorluğundan ve yüzyılımızın büyük kırılmalara çok açık oluşundan kaynaklanmaktadır. “21.Yüzyılda 21 Ders “ adlı kitabında ünlü gelecek bilimci Yuval Noah Harari şöyle yazar: “ Ne yazık ki hiç kimse dünyanın 2050’de – 2100’den hiç bahsetmiyorum bile – nasıl bir görünüme bürüneceğini bilemediğinden buna açıklıkla cevap veremeyiz. Önceleri, insanlar geleceği çok isabetli tahmin edemezlerdi. Ancak bugün her zamankinden daha güç. Çünkü teknoloji bedenleri tasarlamamıza, beyinler üretmemize izin verdiğinden daha önce sabit görülen şeyler de dahil olmak üzere her şeyden daha uzun bir süre için emin olabiliriz(2)

            Yazmış olduğu  “Gelecek Yüzyıl” adlı kitabıyla özellikle Türkiye üzerinde alışılmadık tezler ileri süren George Friedman’a göre de: “ 21.Yüzyıl diğer tüm yüzyıllar gibi olacaktır. Savaşlar, yoksulluklar, zaferler ve yenilgiler..” (3)

            Gerçektende 2020 yılının başlarında Çin’in durumu çok parlak görünüyordu. Geçmiş yıllarda yüzde ona varan büyüme hızı düşmekle beraber, özellikle devasa bir dış ticaret fazlası ve bilimsel-teknolojik gelişme ile dünya liderliğine oynayabilecek bir potansiyel gösteriyordu. Ancak hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir biçimde ancak elektron mikroskoplarla görülebilen bir canlı, yani Corona Virüs Çin’den başlayarak tüm yerkürereye öyle bir darbe vurdu ki inanılmaz! Şu anda koca dünya ne yapacağını bilemez bir durumdadır. Dünya Sağlık Örgütünce Küresel Pandemi ilan etmiş olup, kimse sokağa bile çıkamamakta, iş merkezleri, fabrikalar kapatılmış bir haldedir. Dev sermayeler, süper silahlar hiçbir şeye yaramamakta, herkes korku içinde ne olacağını düşünmekte, kulağı kirişte bir ilaç veya aşının bulunmasını dört gözle beklemektedir. Dünyanın çok azı hariç her taraf korkulu birer yerdir artık. “Teknolojiden Ekonomiye 21.Yüzyıl” kitabımızda yazdığımız gibi, “Siz ne kadar sağlam bir gelecek öngörüsünde bulunduğunuzu iddia ederseniz edin, aniden ortaya çıkan bir gelişme, yaptığınız öngörüleri, bütün tasarı ve tahminleri yerle bir edebilir . O kadar ki, neler olduğunu bile anlayamazsınız “ (4)

            Mart 2020 sonlarında Pasifik’te seyretmekte olan süper güçlü bir Amerikan uçak gemisi de bu küresel pandemiden nasibini almış, gemi komutanı karaya acil S.O.S. göndererek, gemi dahilinde hastalığın yayılmasını engelleyemediklerini, gemi hastanesinin çok yetersiz kaldığını, bu şartlar altında görevlerini sürdürmenin imkansız hale geldiğini ve Amerika’ya dönüp karantina altına alınmak istediklerini bildirmiştir. Bu durum silahlara yatırılan yüz milyarlarca doların gözle görülmeyen bir düşman karşısında berhava olduğunun trajik bir örneğidir.

            Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” adlı kitabında yazdığı gibi “Uygarlığın sonu” diyebileceğimiz şiddetli kırılmalar 2020’li yıllarda olduğu gibi 2030’lu - 2040’lı yıllarda da sürebilecektir. Tabii ki bunun yanında, göz kamaştırıcı bilimsel ve teknolojik gelişmeler; aynen elektrik, içten yanmalı motor veya internetin oynadığı devrimsel roller gibi hayatımızı olumlu yönde değiştirebilecektir. Özellikle enerji alanında gerçekleşecek büyük dönüşümlerin tüm dünyayı rahatlatacağı söylenebilir.

            C.TÜM DÜNYAYI ETKİLİYECEK BÜYÜK KIRILMALAR

Asrımızda hemen herkes tarafından kabul edilen ve neden olduğu güçlük ve hatta yıkımların daha şimdiden ortaya çıktığı en önemli kırılma, Küresel Isınma (Global Warming) ve iklim değişikliğidir. O kadar ki büyük savaşlar ( Nükleer savaş hariç) dünyanın tamamını tesiri altına almaktan çok uzakken, küresel ısınma gezegenimizin dört bir yanını etkilemekte ve hatta geleceğini tehdit etmektedir. Bu olgunun en büyük nedeni olan ve sera etkisine yol açan yoğun karbon salınımı kontrol altına alınmazsa giderek hızlanacak ve kutuplardaki dev buz kütlelerinin erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, şiddetli yağışlar, seller, kasırgalar ve su baskınları, akıl almaz kuraklıklar ve tatlı su kaynaklarının kuruması birbirini izleyecektir. Özellikle yoksul Güney Yarıkürede büyük kaosların çıkmasına (İç çatışmalar, kıtalararası göçler) çıkmasına yol açacaktır. Dünya çapında yürütülen kampanyalara rağmen gelişmekte olan ülkeler karbon salınımının geriletilmesine onay verirken zenginliğe doymayan gelişmişler –Başta Trump Amerikası – buna yanaşmamaktadır. Buna rağmen elektrikli taşıt araçlarının yaygınlaşması, güneş ve rüzgâr gibi temiz enerji alt yağı fiyatlarının da hızlı düşme kirletmeyen sınırsız enerji kaynağı adı verilen nükleer füzyonda artan umutlar bu kötücül geleceğin ters dönebileceğine dair umut verici kıvılcımlardır.

Çin’de ortaya çıkan ve kısa zamanda bütün dünyaya yayılarak, nisan 2020 başı itibariyle 1 milyondan fazla kişinin hastalığa yakalanmasına ve 50 binden fazla insanın da ölümüne neden Covid-19 adlı korona virüs pandemisi, bu tür büyük pandemilerin dünyanın geleceğini karartabilecek çapta bir kırılma olacağını ispatlamıştır. Salgının Amerika’da henüz yayılmaya başlaması ve Türkiye dahil birçok Avrupa ülkesinde pik yapmaması, enfekte olan insan sayısının 100 milyon, ölüm sayısının da 500 bin gibi dehşet verici rakamlara çıkabileceği bile tahmin edilmektedir. Bu ürkütücü pandemiden önce top atsan yıkılmaz denilen güçte ülkeler ( Çin, ABD, AB) çok büyük sarsıntıya uğramış, sağlık sistemleri çökecek aşamaya gelmiş, ekonomiler çoğu ülkelerde S.O.S. vermeye başlamıştır. Dünyanın en ünlü ve güzel turizm merkezleri boş kalmış, Paris, Londra, New York gibi uluslararası mega şehirler hayalete dönmüştür. Belki pandemi, mayıs ya da haziran gibi gerileyecek ve hatta yok olabilecek, veya kısa zamanda aşı yapılarak önü alınabilecektir ama ileride bundan çok daha tehlikeli bir virüs saldırısının ortaya çıkıp, insanlığın geleceğini tehdit etmeyeceğinin bir garantisi yoktur.

Öte yandan normal bakterilerin bile mutasyon yoluyla antibiyotiklere karşı giderek direnç kazanması ve bu tür “Süper mikroplara” karşı “Süper antibiyotikler “ üretilememesi halinde çok basit enfeksiyonların bile ölümle sonuçlanabileceği gerçeği de başka tür bir ürkütücü kırılmadır.

Tüm bu nedenlerle özellikle sermayeleri nihayetsiz gelişmiş ülkeler silâha yatıracakları parayı, sadece kendi ülkeleri için değil tüm insanlığın yararına sağlık hizmetleri, aşı ve ilaç geliştirmek için harcamaları artık hayati bir önem kazanmıştır.Küresel bir köy haline gelen dünyamızda en ücra bir köşede meydana gelecek tehlikeli bir salgın, çok geçmeden tüm dünyaya yayılmakta, İngiliz Başbakanı Boris Johnson gibi en üst düzey yöneticiler bile bundan kurtulamamaktadır. Öyleyse korkunun ecele faydası yoktur. Zengin ülkeler bu tür pandemileri önlemek için en az 1 trilyon dolar kaynak ayırmalı ve bu kaynak tüm insanlığın yararına kullanılmalıdır.Yoksa Allah korusun, Covid-19’dan birkaç tık daha güçlü bir virüs tüm insanlığı yer yüzünden silebilir!

Herkes yapay zekâdan çekiniyor ve ilerde kendi iradesini ele geçirecek ve adeta virüsler gibi kendini kopyalama yetisi elde edecek yapay zekânın (Bilgisayar sistemleri, robot, androit vb.) insanlığı tehdit edeceğine inanıyorsa da bu ihtimale en az bir 50 yıl var. Bizce asıl tehlike, atom boyutunda küçültülüp güdümlü mermi gibi idare edilerek, nano parçacıkların kitle imha silahı olarak kullanılabileceği gerçeğidir. Bu ürkütücü ihtimal gerçekleşirse siz daha ne oluyor bile anlayamadan vücudunuza girecek bu nano terminatörler, dehşetli sonuçlara yol açabilecektir.Bu yüzden Hawking’in yapay zekâ hakkındaki uyarısı “Nano-yokediciler “ için de geçerli olmalı ve nano silahlar yasaklanmalıdır.

Tüm bunların yanında başta Ortadoğu, bölgesel ve hatta nükleer bir savaşın çıkması, uzay boşluğunda yol alan asteroidlerden birinin rotasını şaşırıp dünyaya çarpmasından söz etmiyoruz.Zira bu ihtimaller geçen asırda da bolca mevcuttu.

(Devam edecek)

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara