Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '17

 
Kategori
Tarih
 

23 Nisan 1920'de açılan TBMM'nin kuruluş amacı ve Meclis Başkanlığı seçimi...

23 Nisan 1920'de açılan TBMM'nin kuruluş amacı ve Meclis Başkanlığı seçimi...
 

Mustafa Kemal, Meclis kürsüsünde konuşuyor...


24 NİSAN 1920, "TBMM BAŞKANLIĞI SEÇİMİ" KONUSUNDA, MUSTAFA KEMAL İLE OSMANLI MECLİSİ'NİN SON BAŞKANI CELALEDDİN ARİF BEY ARASINDAKİ DÜŞÜNCE AYRILIĞI...

16 Mart 1920'de, İstanbul'un işgali ve 11 Nisan 1920 günü de, son "Osmanlı Meclis-i Mebusanı"nın Padişah tarafından kapatılmasından sonra bazı milletvekilleri ve yurtsever  kimseler İstanbul'u terk ederek Ankara'ya gelmeye başladılar.

Mustafa Kemal, 19 Mart 1920 tarihinde, illere ve sancaklara, Kolordu Komutanlıklarına birer bildiri göndererek, Ankara'da bir Meclis'in toplanmasını ve hemen çalışmaya başlanmasının gereğini duyurdu. M, Kemal, bu bildiride, özetle; "Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentinin İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiş olduğunu, görevini yapamadığını, ulusun kurtarılması için Meclis'in, çalışmalarını, Ankara'da sürdürmesi gerektiğini" belirtiyordu..

M. Kemal, Ankara'da toplanacak Meclis'in, "Kurucu Meclis" olmasını tasarlıyordu. Ne var ki, "Meclis-i Müessesan"(Kurucu Meclis) deyimi, kendi yakınları da dahil olmak üzere, pek çok kimseyi ürkütüyordu. Özellikle, Erzurum'dan ve Sivas'tan gelen haberler de, bu deyimin kullanılmaması yolundaydı...Bu nedenle, "Kurucu Meclis" deyimi yerine, "Olağanüstü yetkileri bulunan bir Meclis" denilmesine karar verildi(1).

M. Kemal, bu değişikliği uygun görmüş ve Meclis seçimlerinin ayrıntılarını belirten ve yurdun her yanına gönderdiği telgrafta, birinci madde olarak bunu vurgulamış ve "Ankara'da "olağanüstü yetkili bir meclisin" toplanacağını bildirmiştir.

Diğer ayrıntılar ise(özetle) şöyleydi:

Seçilecek milletvekilleri için yasa hükümleri uygulanacak...Her sancaktan 5 üye seçilecek...Bu seçimde herkes aday olabilecek...Seçime en yüksek  sivil yönetici başkanlık edecek...Seçim gizli oy ve salt çoğunlukla yapılacak, oylar, Başkan'ın seçeceği iki kişi tarafından kurul önünde sayılacak...Seçim sonunda bütün kurul üyeleri üç tutanak hazırlayarak imzalayacaklardır(2).

Telgrafın gönderilmesinden bir hafta sonra eski milletvekilleri ve yani adaylar Ankara'ya gelmeye başladılar...

*

SEÇİMDEN ÖNCE, PADİŞAH TARAFINDAN KAPATILAN SON OSMANLI "MECLİS-İ MEBUSAN"IN BAŞKANI, "CELAAEDDİN ARİF BEY" İLE M. KEMAL ARASINDAKİ GÖRÜŞ AYRILIĞI...

M. Kemal, yeni kurulması düşünülen Meclis'e davetin, son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı Başkanı Celaleddin Arif Bey'e yaptırmayı düşünmüştü. Fakat, onun Ankara'ya gelip gelmeyeceğini bilmiyordu. M. Kemal, bu konu için kendisine bir telgraf çekerek durumu öğrenmek istedi.

M. Kemal, telgrafta özet olarak; "İstanbul'daki Meclisin saldırıya uğraması üzerine, Temsilciler Heyeti kararı ile Ankara'da olağanüstü yetkileri haiz bir Meclisin toplanmasına karar verilmiştir. Bunu desteklemek ve seçimleri çabuklaştırmak için, sizin de bunu desteklediğinizi kamu oyuna duyurmanızı yararlı görüyoruz"(3) diyordu.

Celaleddin Arif Bey, Anayasa hocasıydı; bu bakımdan sorunu, daha çok anayasa bakımından ne gibi yetkilere sahip olduğu açısından ele alıyordu. Üstelik, kendisi İstanbul'daki Meclis'e Başkan seçildiği için yetkilerin kendisinde olduğu kanısını da terk edemiyordu(M. Kemal de başkan seçilmek istemişti; ancak seçilememişti).

Arif Bey, M. Kemal'e verdiği cevapta, "Olağanüstü yetkili" bir meclisin toplanmasının mümkün olduğunu, bunun örneklerinin de bulunduğunu; ancak, bizim anayasamızda böyle bir hüküm bulunmadığını, söylüyor ve Ankara'ya varışında görüşmeleri gerektiğini" (4) ekliyordu.

Fakat, Celaleddin Arif Bey, Ankara'ya geldiğinde, açılacak Meclis'in niteliği üzerinde M. Kemal ile aynı görüşte olmamış; kendisinin Başkanı bulunduğu İstanbul Meclisi'nin yeniden toplanması gerektiğini söylemiştir(5).

*

Araya giriyorum...

Bana göre, Celaleddin Arif Bey'in,"yeni bir meclis yerine", padişah tarafından kapatılan "İstanbul Meclisi'nin", başka bir yerde yeniden toplanmasının daha uygun olacağını düşünmesinin geçerli nedenleri vardır...

Çünkü, yeni Meclis'in kurulması çalışmalar yapılırken, Osmanlı Meclis'i kapanmış olmasına rağmen İstanbul Hükümeti ayaktadır; Meclisi kapatan Padişah ile Halife yerindedir; ve 1876 Osmanlı Anayasa'sı ekleriyle birlikte yürürlüktedir...

*

YENİ MECLİS, 23 NİSAN 1920'DE AÇILIYOR...

21 Nisan 1920 Çarşamba günü, M. Kemal, "bütün sivil ve askeri makamlara" gönderdiği bir telgrafla Meclis'in "23 Nisan 1920 Cuma günü" açılacağını bildirdi.

Yine bana göre, bu telgrafta, "Meclis'te toplanacak milletvekillerinin çoğunu etkileyecek, memnun edecek, Meclis Başkanı seçiminde gönülleri ferahlatacak ve rey çekecek" en önemli hususun; Meclis'in ve üyelerinin ,"Yurdun bağımsızlığı, yüce Halifelik ve Padişahlığın kurtarılması" görevlerini yapacak olmasının, belirtilmiş olmasıydı...(6).

23 Nisan günü, Cuma namazından sonra, Mustafa Kemal ve yanındakiler, eski İttihat ve Terakki Kulübü olan Meclis binasına yürüyerek gittiler...Padişahı, Halifeyi ve ulusu koruyup onlar için çalışacaklarına yemin etmek için Meclis binasına girdiler.

Meclis'in 396 kişi(milletvekili) olması gerekiyordu; ancak bu ilk toplantıya katılanalar sadece 115 milletvekili idi....

Meclis'e, kapanmış ve dağıtılmış Osmanlı Meclisi'nden gelenler, bu yeni Meclis'i geçici olarak kabul ediyorlar ve Saltanat ilkelerinden ayrılmak istemiyorlardı. Eski Meclis Başkanı Celaleddin Arif Bey, kendisini bu meclisin de doğal başkanı kabul ediyordu. Mustafa Kemal'e yakın olanlar ise, yeni Meclis'in, İstanbul'daki Meclis ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını düşünüyorlardı...

*

YENİ MECLİS, 24 NİSAN  1920 GÜNÜ ÇALIŞMALARA BAŞLADI...İLK İŞİ, "MECLİS BAŞKANI'NIN SEÇİLMESİ" OLDU...

M. Kemal, 24 Nisan 1920 günkü oturumda, bir kez daha, "çabalarımızın birinci amacı, saltanat ve hilafet makamlarını yabancı esirliğinden kurtarmaktır" içerikli bir konuşma yaparak, "Meclis'in içinde, Padişahlık ve Halifelik makamları ile bağlantı ve İstanbul Hükümeti ile uzlaşma arayan bir akımın yandaşlarını"(7) etkisiz bırakmayı düşünmüştür...

Mustafa Kemal'in, bu sözlerinin milletvekilleri üzerinde ne kadar etkili olup olmadığı, yapılan "başkanlık seçiminde" belli olmuştur...

Meclis Başkanı seçiminden sonra tutulan "ZABIT CERİDESİ"nin ilgili yerlerini aynen aktarıyorum :

*

EVRE:1  CİLT:1  İÇTİMA SENESİ:1

T.B.M.M

ZABIT CERİDESİ

24. 4. 1336 Cumartesi

KATİBİ MUVAKKA MUHİDDİN BAHA B.(Bursa) - Mecmun aza(120) ekseriyeti mutlaka lazım olan rey(61)

Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Reisievvel(110) rey ile(Alkışlar), Celaleddin Arif Beyefendi(Erzurum) Reisisani(109) rey(Alkışlar), Çelebi Abdülhalim Efendi Hazretleri Birinci Reisvekili(91) rey(Alkışlar), diğer azayı kiram ihrazı ekseriyet edememişlerdir. İsmail Fazıl Paşa Hazretleri İkinci Reisvekaleti için (44) rey almışlardır. Hacıbektaş Şeyhi Kırşehir Mebusu Celaleddin Efendi hazretleri(31) rey almışlardır. Bunun için yeni intihap yapılacaktır.(Yarına kalsın, sedaları)

SESLER -- Yeni Reisimizin makamına çıkması isteriz..."

*

Yukarıda da belirttiğim gibi Meclis'in bu toplantısına 396 milletvekilinin katılması gerekirken yalnızca 115'i katılmıştır.

Gerçekleşen bu "başkanlık seçimi", günümüzde pek kullanılmayan bir seçim şekliydi. Bu nedenle, M. Kemal'in 115 Mlletvekili'nin 110'nu oyunu; Celaleddin Arif Bey'in 109'unu alması, günümüzde bazı kişilerin kafalarını karıştırmıştı...Örneğin; 115 milletvekilin oy verdiği seçimde, "nasıl oluyor da, M. Kemal'e 110; Celaleddin Arif Bey'e 109, diğerlerinin aldığı oylarla toplamda 385 oy çıkıyor" gibi...

Seçim şöyle yapılmıştır:

Oturuma, başkanlık seçimine, katılan 120 milletvekilinin her birine üzerinde 5 isim yazılı bir pusula veriliyor(ama bu pusulalarda yalnızca isim yazılıyor; seçilecekleri makam değil). Bu isimlerden en fazla oy alanlar, sırayla Meclis Başkanı, Meclis Başkanı Vekili ve diğerleri olarak sıralanıyorlar.

Bu duruma göre, M.Kemal, Celaleddin Arif Bey'den bir oy fazla oy aldığı için Meclis Başkanı, Celaleddin Arif Bey de "Reisisani(İkinci Başkan) seçilmiş oluyor...Bu oylamayı, bir başka türlü izah eden varsa, buyursun...

*

Meclis Başkanı, seçilen M. Kemal, Meclis Kürsüsüne çıkarak, "Muhterem efendiler!..." diye başlayan ve devamında da,  "günümüzde de, seçimlerden sonra, seçimi kazananların yaptığı" ve bizlerin de alışık olduğumuz  "balkon konuşması" içerikli bir teşekkür konuşma yapıyor.

M. Kemal'in son cümlesi de, "...İnşallah Padişahı Alemperah Efendimiz hazretlerinin sıhhat ve afiyetle ve her türlü kuyudatı ecnebiyeden azade olarak tahtı hümayunlarında daim kalmasını eltafı ilahiyeden tazarru eylerim(şiddetli alkışlar)...(8).

M. Kemal'in bu içten(!) konuşması, sanırım, İstanbul'daki Padişah'ı, Halife'yi çok memnun etmiştir...Ama, Meclis Başkanlığı konusunda M. Kemal gibi düşünmeyen eski Osmanlı Meclisi'nin son Başkanı Celaleddin Arif Bey'i ve yandaşlarını ne kadar etkilemiştir bilemem...

*

Bundan sonrasını da yazardım ama, yerim dar geldi... Belki ilerde, "Meclis Başkanlığı Hükümet Sistemi"ni anlatır ve bunun yasal desteği olan 1921 Anayasası'na, "Hıyanet-i Vatan Kanunu"na ve de "İstiklal Mahkemeleri'ne değinirim...

 

cdenizkent

 

----------------------- :

(1) M. Kemal Atatürk, SÖYLEV CİLT: I-II, (Günümüz diline çevirip basıma hazırlayan, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu), İstanbul: 1999, Birinci Cilt, Bölüm 8, s.215

(2) A. g. y., s.216

(3) ve (4) A.g.y., s.218

(5) Prof. Dr. İlhan F. Akın, Türk Devrim Tarihi, İstanbul: 1989, s. 136(Doktora eğitiminde hocamdı)

(6) SÖYLEV, A.g.y.,s. 222

(7) Tarık Zafer Tunaya, TBMM Hükümeti'nin Kuruluşu ve Siyasal Karakteri, 1958, s.231'den İlhan F. Akın, A.g.y., s.139

(8) Bu teşekkür konuşmasının tamamı,Yukarıdaki "ZABIT CERİDESİ"nin son kısmında yer almıştır...

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..