23 Nisan ve Bayramlarımız

Çocuklar üzerinde bayramların hele ki 23 Nisan Ulusal Egemenlik gibi çok müstesna bir bayramın etkisini herkes bilir, bilmeli diye düşünüyorum. Yerkürede eşi benzeri olmayan bir armağandır Türk ulusundan, önce kendi, sonra da tüm dünya çocuklarına. Bu yüzden farklı kültürlerin, farklı ülkelerin çocukları buluşur bu bayramda ülkemizde.

Ulu Önderin diğer dünya liderlerinden daha üstün bir vizyona sahip olduğunun, en belirgin örneğidir çocuk bayramımız.

Çocuklar ve çocukluğumuz her dem kıymetli, sanırım hiç kimse, içindeki çocuktan vazgeçmez, ne kadar yaralı da kırgında olsa, saklı tutar onu ve ona sarılır, sığınır, yaşamdan her yıldığında..

Büyümek sadece yaş ve sorumluluklar söz konusu olduğunda giriyor devreye. İşte o içimize  gizlenen çocuk, ruhunu zaman zaman çıkarıyor dışarıya, öz çocukluğuna dönerek yaşadığı ya da yaşayamadığı şeylerle yeniden çocuklaşıyor.

Her şey çağında ve o çağın güzelliğinde anlamlı elbette. Fakat şartlar ve bakış açıları, birde kültürel donanım, doluluk, içeriğin gelişimini ve seyrini etkiliyor mutlaka.

Herkes şanslı bir çocuk olamıyor örneğin. Çocuklar dünya üzerinde eşit değil örneğin.

Aileleri tarafından, çoğunluk diyebileceğimiz oranda, sevgi görüyor çocuklar, yine ailevi şartlarla iyi bir yaşantıya, iyi bir geleceğe de hazırlanıyor çocuklar. Fakat yine ne yazık ki çocuk olamayanlar ve imkânsızlık içinde boğuşanlarda bir hayli fazla. Açlık, sefalet, bunun yanında bir de çocuklar üzerinden geçinmeye çalışan zihniyetler.

Çocukları bir yetişkinden daha ağır sorumlulukların altına sokanlar, çocuklara akıl dışı işkenceler yapanlar, işte onlar insanlığın yüz karası.

Böylesine acımasız zihniyetler var oldukça, çocukluk yaralanmaya, yara almaya devam edecektir.

Yetişkinlerin yetişemedikleri o kadar çok şey ver ki insana dair, özelliklede çocuklara dair.

Bayram coşkusunu hakikaten yaşayabilen ve çocuklarına bir nebzede olsa yaşatabilen düşünceli ebeveynlere tebrikler, zira zaman ve bakış açısı artık çok zorluyor yaşamı.

Milli değerler, toplumların genetiği bir nevi. Sahip çıkıldığı ve yaşata bilindiği oranda kimliğinizi belirginleştirebiliyorsunuz diğer toplumlar arasında.

 Kültürel bir doluluğun, donanımın, bayramlar üzerinden bakıldığında çok büyük etkisi var. Toplumlara has milli ve dini bayramlar, insanoğlunun ihtiyacı olan coşkuya, birlik ve beraberliğe de fırsat tanır aynı zamanda.

Genetiğini hangi koşullarda oluşturmuşsa toplumlar, ebediyete kadar onu muhafaza etmek ve sahip çıkmak zorundadırlar. Gelişim, var olanın üzerinden hayata geçirilirse, özüne sahip çıkılmış ve koruma altına alınmış olur, zira hangi topraklarda hangi kültür mozaiğinde yaşıyorsanız, ondan sorumlusunuz demektir.

 Bir markadır toplumların genetiği. Geçmiş koşullarda var olabilmek adına verilen mücadelelerin bu günün de, emeğin kuşaklar arası taşınması, tanıtılması, anımsatılmasıdır bayramlar.

Bu bağlamda kültürel zenginliğimizin kıymetini bilmek gerekiyor. Çok renklilik, bir ulusun sahip olabileceği en değerli hazinedir. Atalarından devraldıkları o kutsal emanetlerin her biri anımsandıkça, yaşandıkça, hak ettiği yere erişecektir, yani daima ileriye, daima hep birlikte.

Çocuklar, çocukluklarını ne kadar güzel ve özel yaşarlarsa, birer yetişkin olduklarında, yaşadıkları toplumlarda söz sahibi olduklarında, doğru ve yerinde kararları daha kolay alabileceklerdir.

Yara almış çocuklukların iyileşebilmesi öyle zor ki. Çocuklukları kanayan nice yetişkin zarar veriyor henüz çocuk olanlara. Kısır bir döngü halinde tekrar ediyor kendini acı ve anlaşılmamak.

Çocuklar her şeyin iyisine, coşkulusuna layık, karamsar incitici zihniyetleri uzak tutalım çocuklarımızdan içimizde ki çocuklardan. Bayramları bayram gibi kutlayabileceğimiz nice yıllara dileğiyle Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramımız kutlu olsun.