- Kategori
- Siyaset
24 Haziran Seçimlerine Çok Az Bir Süre kaldı!
Derin Bakış
Seçimlerden Önceki Son Viraj!
Sevgili Okuyucular, seçimlere çok az bir süre kala türk siyaset sahnesinde taraflar arasında barış rüzgarları estirilmese de öyle sorun haline getirilecek ciddi bir kriz yada gerilim ortamı da bulunmuyor. Çok şükür durum 2017 Referandumu ve öncesinde gerilen seçim arifelerinden biraz farklı. Yani 24 haziran seçimleri öncesi islamcılar ve millicilerle, Kemalistler arasında çin seddi benzeri aşılmaz kalın duvarlar bulunmuyor.
Bunun yanında iki farklı kutupta yer alan toplum kesimlerinin hem insani değerler ve gelişme hem de bugünün yaşam beklentisi ve gelecek tasavvuru arasında çokça benzerlikler olmakla birlikte giderek birbirine benzeyen bir yakınlaşmada söz konusu. Yani 24 haziran seçimlerine yaklaşık üç hafta gibi kısa bir süre kalmışken karşıt toplumsal görüşteki siyasi partiler birbirini anlama empatisini de geliştiriyor. Mesela ülkenin kanayan yarası kürt meselesinin çözüme kavuşturulması çabalarına tüm toplumsal kesimler destek veriyor veya ortadoğu coğrafyasında arap baharı süreci ile başlayan ‘demokrasi’ yalanına karşı herkes ortak tepkide bulunuyor.
Tabii tüm bunlar her şeyin çok güzel olduğu güllük gülüstanlık denebilecek bir seçim arifesinden geçtiğimizi de anlatmıyor kuşkusuz. Benim daha ziyade altını çizmek istediğim konu öyle yada böyle Türkiye de çoğunluğa dayalı çok renkli modernleşme sürecini herkesin daha rahat yaşayabileceği kamusal özgürlük alanlarının genişletilmesi mesela kadınların başörtüsü takması veya başını açarak, mini etek giyerek, kot pantolon giyerek, kıyafetinde özgür olması hem cumhuriyet değerleri hem de çağımız modern yaşantısıyla örtüşen konular. Nitekim Kürt-Türk Alevi-Sünni kimlik ve mezhep aidetleri de bunu içeriyor. Yani bu süreçte oluşan ortak kamusal alana herkes kendi değerini taşıyor. Deyim yerindeyse sular farklı yönlerden gelip bir denize akıyor. Durum böyle olunca da eşyanın tabiatına uygun olarak toplumsal kesimler birbirlerini daha fazla tanıyor, birbirlerinden daha fazla etkileniyorlar.
Ha, Türkiye’de, 16 yıllık Ak Parti iktidarı düşünüldüğünde, halihazırda seküler kesimlerde bir kaygının baş gösterdiğini de görebiliyoruz. Bu kesimler, daha ziyade ‘cumhuriyet değerleri’ başlığı altında sahip oldukları kazanımların elden gitmesinden kaygı duyuyor gibiler ve bunu da yok sayamıyoruz.
Bir de Türkiye’nin dünya ekonomisi için, dünyadaki ekonomik aktörler için her zaman vazgeçilmez bir finans pazarı olması konusu var. Bu bağlamda cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Türkiye’nin dünyaya entegre olması çok çok önemli bir konu. Çünkü bu durum ülkenin milli gelirini, üretimini, yabancı sermaye girişini, teknoloji transferini, ithalat ve ihracat dengesini ve kişi başına gayrisafi milli hâsılasını arttıracaktır.