- Kategori
- İlişkiler
4000 yıllık gelenek; gelin-kaynana kavgası

Bir zamanlar kanallarda gelin-kaynana yarışmaları furyası vardı. Hatta meşhur Semra kaynana ile Sinem kavgası herhalde unutulur gibi değildir. Son günlerde bakıyorum da yine bazı kanallarda benzer yarışmalar türedi. Yani insanlar artık etraflarındaki gelin veya damat adaylarına güvenmiyorlar ve soluğu TV programlarında alıyorlar sanki. Ben böyle düşünüyorum. Veya bir başka seçenek; insanlar TV'de görünmeye gelin ve damatlarını herkese tanıtma hevesindeler. İnsanların kendine göre bir doğrusu var. Saygı duymak gerekir. Sonuçta herkesin kendi hayatı.
İnternette bu konuda enteresan yazılar var. Listelemeye kalksam yüzlerce link çıkar. Bu gelin-kaynana diyaloğu öyle enteresan ki, bazen şiirlerin malzemesi, bazen de kavgaları dillerden düşmez hikayelere sebep oluyor. Kaynanalar da insan, gelinler de. TV'lerde program oluyorlar izlenme rekorları kırıyorlar. Günlerce konuşulan gündem maddesi oluveriyorlar bir anda. Siyaset, ekonomi, kriz ne varsa unutuluyor. Fakat bu gelin-kaynana kavgaları hiçte yeni sayılmaz. Aslında birçok kişinin tahmininden de eski. 4000 yıl öncesinde Asur medeniyetinde gelin-kaynana kavgalarından bahsediliyor.
Bu kavganın tarihinin 4000 yıllık bir geçmişi olduğunu bulmuş araştırmacılar. Kayseri'de birkaç yıl önce arkeoloji çalışması yapan Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığındaki bir ekip Asur medeniyetinde yaşamış bir tüccara ait olduğu sanılan mezarda, tablete çivi yazısıyla yazılmış mektuplar bulmuş. Bu mektupta gelin-kaynana anlaşmazlığını anlatan zerzenişler var. Gelin tarafından yazılmış elbette. Eğer bu kavga gerçekten bu kadar eskiyse hiç kimse gelin-kaynana barışına bundan sonra inanmasın. Bir 4000 yıl daha geçse de düzelmez bunların araları. İstisnalar yok mu. Elbette var. Ama bir söz var, İSTİSNALAR KAİDELERİ BOZMAZ diye.
Prof. Dr. Tahsin Özgüç bulunan tablette şu metnin yazdığını söylüyor: <ı>Asur medeniyeti zamanında yaşayan bir gelin, eşine yazdığı çivi yazma bir mektupta (ı><ı>Annenden çok çekiniyorum. Bana hep kötülük yapıyor. Artık bunu taşıyacak gücüm kalmadı. Bir an önce evine dön ve beni annenden kurtarı><ı>)ı> diyerek adeta eşinden yardım istemiş. Mektubun devamıda var aslında. Ama ana fikir parantez içinde bölüm. Düşünün 100 değil, 500 değil, tam 4000 yıl önceki gelin-kaynana savaşına yazılı bir kanıt. Doğruluğunu tartışacak değilim. Ama neden bu gelin-kaynanalar birbirlerini yerler, neden hiç geçinemezler. Sorun psikolojik mi, yoksa gelin ve kaynanaların doğasında mı var bu geçimsizlik? Bir gelin yıllar sonra kaynana olacak ve oda kendine bir gelin alacak.<ı> İNTİKAM DUYGUSU ı>mu yoksa?
İnternette bu konuda enteresan yazılar var. Listelemeye kalksam yüzlerce link çıkar. Bu gelin-kaynana diyaloğu öyle enteresan ki, bazen şiirlerin malzemesi, bazen de kavgaları dillerden düşmez hikayelere sebep oluyor. Kaynanalar da insan, gelinler de. TV'lerde program oluyorlar izlenme rekorları kırıyorlar. Günlerce konuşulan gündem maddesi oluveriyorlar bir anda. Siyaset, ekonomi, kriz ne varsa unutuluyor. Fakat bu gelin-kaynana kavgaları hiçte yeni sayılmaz. Aslında birçok kişinin tahmininden de eski. 4000 yıl öncesinde Asur medeniyetinde gelin-kaynana kavgalarından bahsediliyor.
Bu kavganın tarihinin 4000 yıllık bir geçmişi olduğunu bulmuş araştırmacılar. Kayseri'de birkaç yıl önce arkeoloji çalışması yapan Prof. Dr. Tahsin Özgüç başkanlığındaki bir ekip Asur medeniyetinde yaşamış bir tüccara ait olduğu sanılan mezarda, tablete çivi yazısıyla yazılmış mektuplar bulmuş. Bu mektupta gelin-kaynana anlaşmazlığını anlatan zerzenişler var. Gelin tarafından yazılmış elbette. Eğer bu kavga gerçekten bu kadar eskiyse hiç kimse gelin-kaynana barışına bundan sonra inanmasın. Bir 4000 yıl daha geçse de düzelmez bunların araları. İstisnalar yok mu. Elbette var. Ama bir söz var, İSTİSNALAR KAİDELERİ BOZMAZ diye.
Prof. Dr. Tahsin Özgüç bulunan tablette şu metnin yazdığını söylüyor: <ı>Asur medeniyeti zamanında yaşayan bir gelin, eşine yazdığı çivi yazma bir mektupta (ı><ı>Annenden çok çekiniyorum. Bana hep kötülük yapıyor. Artık bunu taşıyacak gücüm kalmadı. Bir an önce evine dön ve beni annenden kurtarı><ı>)ı> diyerek adeta eşinden yardım istemiş. Mektubun devamıda var aslında. Ama ana fikir parantez içinde bölüm. Düşünün 100 değil, 500 değil, tam 4000 yıl önceki gelin-kaynana savaşına yazılı bir kanıt. Doğruluğunu tartışacak değilim. Ama neden bu gelin-kaynanalar birbirlerini yerler, neden hiç geçinemezler. Sorun psikolojik mi, yoksa gelin ve kaynanaların doğasında mı var bu geçimsizlik? Bir gelin yıllar sonra kaynana olacak ve oda kendine bir gelin alacak.<ı> İNTİKAM DUYGUSU ı>mu yoksa?