Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

60 Minute 14 YTL - 8 EURO - 10 USD..

60 Minute 14 YTL - 8 EURO - 10 USD..
 

Gözler tavanda, Sultans Bath' de yaklaşık bir saat oturdum. Tanıdık birileri olsa, sıra ile birbirimize kese yapsak, fena olmayacak ama.........!

Kar odası var... Dubai' de ki gibi kar yağdırmışlar adamlar. “Vücuda ne faydası var ?” diye soracak olursanız inanın bilmiyorum. Millet meraklı.. İçerisi dolu. Bir daha ne zaman geleceğim deyip bende girdim içeriye. Fakir odun kömür parası bulamaz.. Zengin üşüsün diye üste para verir..(!!!)

İçeride ne mi yaptım? Titredim durdum..

Koridorun en sonu mağara.. Girişte tropikal bitkiler. Yağmur odası..

İçeri giriyorsun bir düğmeye basıyorsun ve yağmur başlıyor.. Gök gürlemesi, şimşek çakması hepsi var.

Su ilk önce soğuk akıyor ardından ılık son olarak da sıcak.. ( Çıkarken bizim evde sular akmıyordu)..

Gazeteye yazı göndermem lazım...

Odama çıkıyorum üzerimi değiştiriyorum ve internete girebileceğim bir bilgisayar aramaya başlıyorum. Lap- topum olsa arayışa hiç gerek kalmayacak.. ( Bu anlayana bir mesajdır.)

—Af edersiniz internete girebileceğim bir bilgisayar arıyorumda!

-Kapıdan çıkın, köprüyü geçin sol tarafta internet cafe var.. ( Otelde bilmediğiniz bir yeri sorduğunuzda , cevap vermek için kurulan tüm cümlelerin içinde “köprü” var.)

Ahşap köprüyü geçiyorum, tam internet cafeden girecekken, cama asılmış olan tabelayı okuyorum...

Bizim yazı işi kaldı sanırım, durumu Ömer Ağabeyle paylaşmam lazım..

Cepten arıyorum.

- Ağabey müsait misin..?

- .....Gittin mi lan?

— Geldim ağabey...

— Hani yola çıkmadan önce sen bana “köşe yazılarını göndereceksin değil mi?” Diye sormuştun. Bende “evet” demiştim ya. Bu günkü yazıyı göndermek için internet cafeye geldim. Girişe fiyat listesi koymuşlar aynen okuyorum..

60 minute 14 YTL- 8 EURO- 10 USD..

- Ohaaaaa !

— Ne yapayım?

-............S..tir et..

— Peki...Görüşürüz..

Yıkıldım ben de, çaktırmıyorum.. Hani ben büyük yazardım!!!.. Hani gazeteyi ben sattırıyordum.!!. 10 Dolarlık haysiyetimiz yokmuş.

Fotoğraf makinem yanımda, bir taraftan geziyorum, bir taraftan fotoğraf çekiyorum.

Sahile yakın bir bar var, oturup bloknota olup biteni yazarken garson yanıma yaklaşıyor.

- Ağabey hoş geldin

- Hoş bolduk. Çayın var mı?

- Olmaz mı?

Bir koşuda çayımı getiriyor.

—Ağabey sen yazar mısın.? ( Bloknot, kalem fotoğraf makinesi masanın üzerinde ya!)

— Sayılırım..

— E, o zaman nerde yazıyorsun.? ( Taksici Silivri yi bilmiyordu. Ben şimdi bu çocuğa Değişim gazetesini nasıl anlatayım)

— Milliyette yazıyorum..

— Bende diyordum ki; bu adamı benim bir yerden gözüm ısırıyor ama nerden... Gazetedenmiş demek.

— ( Seni yalancı).. Beni bir fotoğraf çekip gazeteye koysana....

— ( Acayip canım sıkılıyordu, ilaç gibi geldin sen bana) Çekerim... Çekmesine de saçlarını jölelemen lazım..

— E kolay.... jöleleyip geleyim mi?

— Gel..

Koşa koşa gidiyor. On beş dakika sonra saçları yapıştırmış geliyor.

- Olmuş mu?

- Harika... Geç bakalım barın arkasına..

Devam edecek.....

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..