- Kategori
- Deneme
Mahçup Maktül
Kara bulutların gelişi epeyce hızlandı, Ankara'nın öğlenin'de ışığı yakıp oturuyorum şu an, yazdıklarımın camdan yansımasına bakıyorum arka fonda Feridun Düzağaç'tan bu aşkın önsözü çalıyor ben çayımı yudumlarken.
Senin olduğun sandığım bir boşluğa bakıyor gözlerim, gök gürültüsü arka arkaya sıralanıyor,
hala ölü taklidi yapıyor musun gök gürlediği zaman? Benden sonra sığınacak bir vücut buldun mu mesela?
Yoksa korkularını hala masa altına mı süpürüyorsun?
İşte tam o anda anlamsız bir gülüş yerleşiveriyor suratıma. Feriştah geliyor aklıma Mükremin Çıtır için kurduğu fanteziler ile daha da keyiflenirken birden ya artık korkularını masa altına süpürmüyor da şu an birine sarılıyorsan diye düşünüyorum, ihtimali geliyor aklıma; mahzenime geri dönüyorum bildiğim tüm gülüşleri unutarak.
Oysa bir gün karşılaşırsak, katiline mahçup olmak istemeyen bir maktül gibi her sabah özenle tarıyorum saçlarımı. Bu ahmak ıslatan tüm ahmaklığımı yüzüme vursa da.