Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yabancı aşklar

Yabancı aşklar
 

Kendi milletinden olmayan biri ile ilişki kurabilen ve hatta evlenebilen, yıllarca beynelmilel dil İngilizceyi kullanıp yaşayan kişilere hayranım. Yaşam biçimi olarak istediği kadar birbirine yakın dursun, iki farklı kültürde yetişmiş insanların duygusal olarak uzun süreli ortak noktada buluşması takdire şayan bir durum aslında.

Gel gör ki, kendi adıma belirteyim; ilişki dediğin hem-memleketlinle bile çarpılma etkisinden çıktığın anda farklı ortak konular bulmayı gerektiriyor. Bir süre sonra süper romantik haller, beden dilinin her türlü hali geçip gidiyor, hayat devam ederken derin konuları paylaşmak gerekiyor.

Uzun süre yurt dışında kalmış biri değilsen, bulunduğun yerin dilini de en az kendininki kadar öğrenemediysen, annen baban bahsettiğim çılgın kişilerden değilse ve ana dillerin doğal ortamdan kaynaklı, genlerden kaymaklı çifte kavrulmuş değilse nasıl bir ilişki yaşar iki ayrı medeniyet çok merak ediyorum.

Hadi hepimiz artık ucundan başından bir şekilde bir yabancı dil konuşabiliyor haldeyiz ama hangimiz tüm konuları bu yabancı dilde paylaşacak kadar o dile hâkimiz? Yüksek ihtimalle tatil beldesinde, düşük ihtimalle yurt dışında eğitim alırken tanıştığın kişi ile manzara şahane, yemek nefis, biraz yürüyelim mi, denize girelim mi, çok tatlısın, bizim en popüler yemek çiğ köfte, oh noooo, very nice, no problem gibi konuşmaların dışında hangimiz derinlemesine ekonomi, siyaset, sanat, edebiyat konuşabiliriz?

Kendi dilimde laf ebeliği yapmayı seven biriyim. Espri yapmak istesem anlamayacak bir adamla bakışmaktan da, ikide bir arkadaşlarla ne konuştuk açıklaması yapmaktan da bir süre sonra sıkılabilirim. Bırak konuşmayı, yazarken bile kelimelere takla attırasım var, adam okuduğunu anlamadığı gibi, bir yerimden kelime uydurmuşsam sözlükte bile bulamayacak doğal olarak boş bakacak.

Karşı taraf espri yapmak istese, bu kez ben anlamayabilir ve gülmeyebilirim. Beni güldüremeyen bir adamla aynı ortamda ne işim var diyebilirim. Göz göze duygusallık bir yere kadar diye sırra kadem basabilirim. Yediğim yemeği, seyrettiğim filmi, okuduğum kitabı, gezdiğim yeri çeşit çeşit cümlelerimle paylaşamayacaksam, dedikodu yaparken şifreli konuşmalar yapamayacaksam, flört ederken cibildek kelimeler kullanamayacaksam ben o ilişkiyi neyleyeyim?

Sanki kendi ülkendeki insanlarla aynı dili konuşuyorsun, aynı kültürde büyüdün de çok mu iyi anlaşıyorsun sorusu gelebilir akıllara. Böyle bir gerçek de var elbette yadsımıyorum ama anlaşamasam bile birbirimizin canını yakacak ya da gönlünü çalacak olan damardan tüm cümleler aşinadır hepimize. Ana dilini kullanamadığın diğer halde ezbere, kalıp halinde öğretilen cümleler ile kızmak ya da sevinmek daraltabilir insanı gibi geliyor bana. Koşullar gereği ifade kısıtlaması en büyük mutsuzluk sebebi olabilir hatta insana.

Kızdım adama mesela ağzıma geleni söyleyeceğim, ağzıma gelenlerin hepsi küfrüne kadar Türkçe olur benim. Kızgın halime duygu katacaksam bir de, kaşımla gözümle bile Türk reaksiyonudur göstereceğim.

Öyle ya, George antin kuntin işler bu işler, ne anladın bu yazıdan anlat desem anlatabilir mi mesela? Her ilişki emek ister, karşılıklı öğrenmek güzeldir, kültürümüze kültür katalım tabi de duygu git gelleri arasında “Oh my God, oh my God” tepkisi her ortama uyar da, beni nereye kadar idare eder acaba?

Cesaret gösterip de bir yabancı ile ilişki kuran ve güzel taraflarını yaşayanlara bin kat mutluluklar dilerim ama “yabancı” işte adı üzerinde sanki aşk da olsa, evlilik de olsa sonunda bir şekilde yabancı kalmaz mı insan duygulara? Gelenek, görenek, alışkanlıklar ne kadar uyum göstermeye çalışılsa da çakışmaz mı ortada? İlla bir eksiklik kalmaz mı yaşanan her şeyde mutlaka?

* Önlem notu: Hiç de öyle değil, böyle, ırkçı mısınız gibi yorumlar bence bu yazıya hiç yakışmaz. Altı üstü kendi fikrimdir, karşıt fikirdeyseniz size uymak zorunda hiç değildir.

** Tavsiyenin önde gideni: Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı.

 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..