Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '08

 
Kategori
Anılar
 

Hızır Abinin İnebolu yazılarının anımsattıkları (I)

Hızır Abinin İnebolu yazılarının anımsattıkları (I)
 

Fotoğraftaki benim... 1977 yılındaki Aydın Tiryaki böyleydi...


Yazının sonunda “devam edecek...” yazıyordu. Yaşadığım yerlerden, sevdiklerimden ve benden sözeden anılar hakkında yazmak için bir dizi olan yazıların bitmesini bekledim. Üç hafta önce yazı dizisi bitti ancak işlerimin çok yoğun olduğu döneme denk gelince yazmam gecikti.

Yazıları okuyup, anımsattığı anılarımı not alıp yazmaya başladım. Tümünü bitirip yayımlamayı amaçlıyordum. Bir türlü bitmeyeceğini anlayınca bölümler olarak yayımlamaya karar verdim. Bu yazı dizisini 6 bölüm olarak planladım.

İlk bölümde Hızır Abi ile Milliyet Blog’da karşılaşmamızı ve Ankara İçcebeci’deki günlerimi yazdım.

70'li ve 80'li yıllarda fotoğraftaki gibiydim. Berbere çok seyrek giderdim ve saçlarım böyle yukarıya doğru uzardı. 30 yıl sonra, şimdilerde de berbere seyrek giderim ancak saçlarım uzadığında bu kadar çok olmuyor.

I. BÖLÜM: ANKARA - CEBECİ

Şimdi Milliyet Blog’daki Hızır Kabil ana sayfasına baktığımda, 27 Nisan 2008 günü farkettiğimi buldum. O gün hemen bir mesaj yazdım:

“1970'ler...
Merhaba... Hızır Kabil adını görünce, acaba 1970'lerde Ankara İçcebeci Uzungemiciler Sokak'ta oturan Hızır abi olabilir mi acaba diye düşündüm. Saygılarımla. Aydın Tiryaki”

Hemen yanıtı geldi:

“Sevgili Aydın bey, sizin de anımsadığınız gibi ben amcanızın sınıf arkadaşı olan ve zaman zaman İstanbul'da bir araya gelerek sizleri de özlemle yad ettiğimiz ve başarılarınızdan kıvanç duyduğumuz Hızır Kabil'in ta kendisiyim. Sizi Milliyet blogdaki yazılarınızdan izliyorum. Gelecek günlerde İnebolu ile ilgili bir anı yazısı yazmayı da düşünmüyor değilim. Uzun bir süredir Hayri beyle görüşemiyorduk.Sizden bu mesajı aldıktan sonra onu da bilgilendireceğim. Dikkatinden ve beni hatırlamandan dolayı sizi kutluyor, yollarımızın milliyet blogda kesişmesinden dolayı çok mutlu olduğumu belirtirken, başarılarınızın devami dileğiyle yanaklarından öpüyorum. h.kabil”

1976 yılında üniversiteyi kazandığımda Hayri Amcam (Hayri Tiryaki) üniversiteyi yeni bitirmişti. Amcam 68 kuşağındandır. 1968’de İstanbul’da üniversiteye başlamıştı ancak o yıllar zor yıllardı. Bir süre sonra üniversiteyi bırakıp Berlin’e gitmiş, birkaç yıl sonra da dönüp Ankara DTCF Alman Filolojisi Bölümüne kayıt olmuştu. O kayıt sürecini çok iyi anımsarım. 1972 yılıydı. Üniversite sınavı vardı ancak merkezi yerleştirme henüz başlamamıştı. Geceleri TRT’de Ankara Radyosu 23 haberlerinden sonra üniversitelerdeki boş kontenjanlar ve en düşük puanlar yayımlanırdı. Bir gece haberlerde Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde puanının tuttuğunu öğrendi. Sabah yola çıkıp kimbilir kaç otobüs aktarmasından sonra önkayıt yaptırmaya gitmişti. Daha sonra da Ankara’nın puanları tutmuş ve oraya kayıt olmuştu.

1976 yazında benim Ankara’da ODTÜ’yü kazandığım belli olduğunda amcamın ayrıldığı öğrenci evine katılmam önerisi bana sıcak gelmişti. Amcamın arkadaşlarını tanıyordum. Evdekiler Emin Abi, Hızır Abi ve Hızır Abinin akrabalarıydı. Onlarla tanıştım ve 76 Aralık ayının sonuna doğru okul açılınca yerleştim. 77 Şubat ortasında ODTÜ’de 9 ay boykot başladığında İnebolu’ya döndüm. Evi boşalttığımız Eylül ayına kadar birkaç kez birkaç günlüğüne uğradım.

Uzungemiciler Sokak’a, İçcebeci Camisi’nin yanından bir yokuştan çıkınca ulaşılırdı. O zamanlar günden kaç kez o yokuşu tırmanırdım. Doksanların sonuydu. Bir hocamızın annesinin cenaze töreni İçcebeci Camisi’ndeydi. Orada beklerken 20 yıldır görmediğim eski sokağımı görmek için hızlıca yokuşu çıkınca nefes nefese kalınca 18 yaş ile 40 yaş arasındaki farkın ne olduğunu anlamıştım.

76-77 yıllarında orada yaşadığım birkaç ay benim için tam bir bocalama dönemiydi. Küçük bir yerden büyükşehre gelmiş, ilk kez aileden ayrılmış, 17 yaşında üniversite hazırlık sınıfı öğrenci olarak zor zamanlardı. O zor günleri o zamanlar Ankara olan Ali amcamların ve zorluklar konusunda deneyimli ev arkadaşlarımın yardımıyla kolay atlattım. Ali Amcam İskitler’de akşam ortaokulunda öğretmendi, Demetevler’de otururlardı. Sık sık onlara giderdim. Cebeci’den Kızılay’a 17 veya 21 numaralı otobüsle gider orada Demetevler'e giden otobüsün 5-6 kez kıvrılan uzun kuyruğuna girer beklerdim. Kuyruğun uzunluğu korkuturdu ancak otobüsler sık gelirdi.

Birgün okuldan eve geldiğimde zemin katta yola bakan odamın içindeki cam kırıklarını görünce merak ve korkuyla cama bakmıştım. Cam sağlamdı ama temizliğinden camlardan birinin yeni takıldığı belliydi. Ev arkadaşlarıma sorduğumda almaktan korktuğum yanıtı almıştım: “Evi taradılar” dediklerinde çok şaşırmamıştım. Az sonra şaka olduğunu, sokakta oynayan çocukların topla kırdıklarını öğrenmiştim. Arkadaşlardan biri kıranları yakalamış, camcı getirip taktırmışlar henüz ben eve gelmeden. O yılların şakalarında bile kara mizah vardı.

(devam edecek)

Ankara, 20 Eylül 2008 – 25 Eylül 2008

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..