Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '07

 
Kategori
Mizah
 

"Boşalamayan kocaya tazminat davası" [5]

"Boşalamayan kocaya tazminat davası" [5]
 

Bazen öyle haberler yazılıyor ki, "Her evli çiftte, en az biri budaladır." sözüne neredeyse hak veriyorsunuz.

"Bütün trajediler ölümle biter; bütün komediler evlilikle." demiş Don Juan'ın yazarı Lord Byron. Bana kalırsa esas komedi evlilikle başlıyor! Yeni evli genç kadın, bunalım geçirmeye başlıyor. Psikologa başvurup, derdini anlatıyor: "Balayımız sona erer ermez, kocamın beni sevmediğini anladım doktor bey.". Doktor soruyor: "Peki balayının bittiğini nasıl anladınız?". Kadın hıçkırarak: "Çünkü kocam, sarımsak-soğan yemeğe başladı."

Her evliliğin bir anlaşma olduğu unutuluyor çoğu zaman. Aslında her evlilik, birbirinden farklı iki insanın hayatı paylaşmaya yönelik yeni bir hayat süreci...

Ne var ki, kendini tanımayan bir insanın, karşısındakini çok sevse bile onu yakından tanımasını bekleyemeyiz.

İnsan hayatındaki her değişim strese sebep olur ancak evlilik gibi köklü degişimlerde, birbirinden farklı iki kişinin yalnız aynı evi değil, aynı zaman ve mekanı paylaşmaya başlamaları da, hayatlarında yeni bir dönemi oluşturur.

Evliliğin peri masalları gibi yaşandığını ve "sonsuza dek mutlu yaşadılar" replikleri olduğunu sananlar, çok acı gerçeklerle karşılaşıyorlar. Çünkü evlilik hayatın zorluklarını birlikte göğüslemek, çirkinliklerini karşılamak ve güzelleştirmeye çalışmak, birbirine destek olurken, "karşısındakini olduğu gibi kabul edebilme" olgunluğunu gösterebilmekten geçiyor.

"Katlanmak" sözüğü ise bir ilişkinin bittiğini ve her an trajik bir şekilde bütün iplerin çözülebileceğini ifade eder.

Evlilikte yalnız güzellikler paylaşılmaz, tam tersine çirkinlikler de paylaşılır.

Bir çok ilişkide partnerler birbirilerine kendilerinde beğendikleri tarafları gösterirler, aydınlatırlar, parlatırlar... Beğenmedikleri, hatta ve hatta kendilerinden bile sakladıkları zaaflıkları, çirkinlikleri, yeteneksizlikleri saklarlar, kararnlığa çekerler.

Oysa evlilik, aşk gibi içten gelen bir dürüstlük paylaşımıdır ki, zaten bu yoksa, kurulan her evin sağlam bir zemini de yoktur.

Evli olan her birey, artık iki kişilik düşünmek zorundadır ve "biz" paradigmasını daha evlenmeden içine sindirmiş olmalıdır. Şayet kendinizi ve özgürlüğünüzü kısıtlanmış hissediyor, rahatsız oluyorsanız, unutmayın ki büyük ihtimalle karşı taraf da sizinle benzer hisler, düşünceler içinde...

Evliliğin şakasını, hanımının yüzüne karşı yapmaya "ödü kopan" erkekler, kendi aralarında döktürürler:

Memur, müdür beyden rica üstüne rica ediyormuş: "Efendim ben evlendim. Maaşım yetmez oldu. Ne olur, lütfen zam yapınız".

Müdür beyin başından bir evlilik geçmiş ama o deneyim ona yetmiş:

"Mümkün değil efendim... Kazalar için ödeneğimiz yok. Sigorta olsaydınız!"

Evliliklerde karşılıklı saygı, hoşgörü, anlayış ve empati çok önemlidir. Bunlar varsa sorunlar zaman içinde aşılır.

Yeni yaşamda ortaya çıkan en önemli unsur, "cinsel hayat"tır... Uzmanlar özellikle toplumumuzda insanların büyük bir çoğunluğunun ilk cinsel deneyimlerini eşleri ile yaşamakta olduğunu belirtmişler. (Bence erkelerin çoğu hariç...) Bu oran kadınlarda daima daha fazladır...

Hem kendini hem de cinselliği tanımayan her çift, yanlışlıkla cinsellik alanında da trajedilere sahip olur. Tabulardan törelere, yasaklardan yanlış bilgilendirmelere kadar kafaları bir sürü yanlışla dolan kadın ve erkeğin, bazı cinsel sorunlar yaşaması da kaçınılmazdır.

Üstelik kendini ve karşısındakini tanımaya çalışanlar bile, bilerek beğenmedikleri yönlerini eşlerinden sakladıklarına göre, durum iyice vahimleşir.

Aşırı heyecandan erken boşalmaya, vajinismustan ağrılı birleşmeye kadar her şey iki kişinin arasındaki gerilimde ve bilgide yatar.

Gerilim içinde olan yalnız cinsel organlar değildir, öncelikle beyinlerdir...

Sevişmek bazen tüm sorunları çözmese de yardımcı olabilir.

Eski dostlar buluşmuşlar:

"Üç yıl önce buluştuğumuzda boşanmaya karar vermemiş miydin?"

"Evet, karalıydık ama baktık ki üç çocuğumuz var, bir tane daha yapalım da, çocukları ikişer ikişer bölüşelim istedik."

"Eee, niye olmadı ki?"

"Sorma birader, ikiz doğdu!".

Meraklısına not:
Promosyonda olay! Bir okuyana dördü bedava...

Evlilik 1: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=47794
Evlilik 2: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=47815
Evlilik 3: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=47826
Evlilik 4: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=47893
 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..