Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '07

 
Kategori
Tarih
 

80'lerde çocuk olmak [1]: Video Kaset Kiralamak

80'lerde çocuk olmak [1]: Video Kaset Kiralamak
 

80'lerde çocuk olmak güzeldi doğrusu... "Issız bir adaya düşsen yanına alacğın üç şey"den, "breyk breyk arkadaş" aramalara, Süpermen'den Mac Gyver'a, "Mintaks'la canım"dan Voltran'a dek ne çok malzeme vardır!

İşin en eğlenceli ailelerin bir araya gelip televizyon izlemesiydi ki, video kaset geceleri de bunları aratmazdı doğrusu!

80'li yıllarda televizyonda pek çok efsane dizi olmasına rağmen, video kiralamın ayrı bir güzelliği vardı. Şimdi Dvd'ler, vcd'ler, divx'ler kiralana dursun o zaman VHS'ciler vardı...

1980'li yıllar televizyonların Türkiye'de yeni yeni renklendiği dönemdi. İşte tam o dönemde video kaset kiralamak öyle bir tuttu ki, her yerde bir "video kaset" dükkânı açılmaya başlandı.

Hatta o derece ki, sinema salonları yavaş yavaş kapanmaya başladı, herkes buluşup film izlediğinden akşamları film geceleri başladı.

Gözler sabah dek film izlemekten kızarmış ya da şişmiş, filmin içinden çıkan seri katile benzemeye başlanırdı!

Kıyısından yakaladığım o dönemleri benden büyükler çok daha iyi bilirler. Neredeyse hemen her eve video alınmaya başlamıştı. Hafta sonunda annesi babası olmayan bir arkadaşın evinde toplanılır, filmler izlenir, gülünür eğlenilirdi.

Bir Cüneyt Arkın filmimi seçtininiz, hele bir de Malkaçoğlu ise bu, duramaz siz de zıplar, tekmeler atardınız Cüneyt Abi gibi... Ama ne tekme. Bazı video ve karete severler kendilerini öyle kapıtırırlardı ki, o sırada önlerinde kim duruyorsa, hastanelik olabilirdi!

Diyelim ki Polis Akademisi'nin bitmek bilmez serisinden kiraladınız. Bu sefer de her ufacık espiriye kahkahalar büyürdü.

Gayet masum ve sevimli bir Disney karakteri olan Mickey Mouse da az çekmemiştir bu dönemden. Çünkü çizgi film dışında, "ayıp" filmlerinin türü olarak da isim kazanmıştır ki, bunu duyan fareciğin uzun dönem ağladığı rivayet olunur!

Ama o zaman dram sevenler için "ilaç" gibi filmler furyası meşhurdur... Küçük Emrah ve Küçük Ceylan ağlamak isteyenlerin en yakın dostudur. Bu iki zavallı yavrucağın başlarına öyle şeyler gelmiştir ki filmlerde, ne annelerini yosmalığı, ne sevgilerinin kahpeliği ne de amcalarının tecavüzcülüğü kalır!

Bir oda dolusu ağlayan kadın ve onlara ağlayarak çay ve bisküvü servisi yapan ev sahibesi de cabasıdır doğrusu!

İlk beşte beta isimli videolar piyasa çıkmıştır o dönemde... Ardından ise vhs sistem piyasaya sürülmüştür.

"Vhs, ileri geri sarma yaparken kafayı eskitmez"...

Böylece o dönemin "Acid'çi misin yoksa metalci mi?" ayrımı gibi, bir başka kutuplaşma yaşanır.

Betacılar ve vhs'ciler... Ya da Amerikalı'ların yazışıyla: "Beta VS Vhs".

Peki kim başlatmıştır videoculuğu Türkiye'de?... Blog'dan da tanıdığımız sayın Mustafa Mumcu ve bir çok filme yönetmen olarak imza atmış olan Hulki Saner bu işin öncüsü olmuştur! ( Bakınız: Mustafa Mumcu, http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=48231 )

Sonrasında bazı şirketler "digital vhs" gibi ürünler çıkarsa da tutmamıştır.

"Yurdum insanı" da zekasının ne denli yaratıcı olduğunu göstermek istercesine, nesli tükenmekte olan video kasetleri kullanacak çok yararlı bir alan daha bulur. Ankesörlü telefon kartlarının arkasına yapıştırılarak 100'lük bir kartı sadece bir video kaset fiyatına defalarca "beleşe" kullanmaya başlar!
 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..