Bembeyaz bir çehreyle gözlerini kısıp, uzak ufka baktı, küçücük dam gibi evin penceresinden. Alnında çektiği sıkıntıların emaresi iri ter tanecikleri belirmişti. Ürkek bir güvercin gibi gamz..
Yaşadıklarının en yakın şahidiydi. Bir gözü kör, kolu çolak, yüzü kirden seçilemeyen, hiç yunmamış tiftik saçlı basma fistanlı, elinin uzantısı olmuş adı konmamış et bebeği… Kirli camların ..
Çıtır çıtır yanan odunların sesinin ninni gibi geldiği bir odada; paltosunun yakalarını kaldırmış, ellerini nefesinin sıcaklığıyla ısıttığı halde her tarafı ayazdan uyuşmuş gençten birisi sandalye..
Sonbaharın hüznü şehrin üstünü ipek şal gibi kuşatmış, şafak sökümü başlamıştı. Eskilikten tahtaları kararıp, kıymık kıymık olmuş iskelenin tahta bankının üzerinde; gözlerini çivit mavisi d..
Ateşte açan çiçekleri kıskandıracak cinsten porselen şeffaflığında ki pembe/beyaz yüzünün kanı çekilmiş, kefen beyazına bürünüvermişti. Yüksek perdeden kendine yabancı gelen sesiyle; ''Ne y..
Huzursuzca kımıldadı oturduğu koltukta, uyuşan bacaklarını altına almak istedi acemice beceremedi. Gri dumanlar eşliğinde uzaktan gelen darbuka sesini; kınasında söylenen manilere eşlik eden tınıla..
Satrançta son hamleydi genç kadının yaptıkları… Yorgunluklarını birbirine yaslanarak gideren, umur görmüş ahşap evlerden birinin üst katında oturan genç kadın; insaniyetinin olanca az..
Öğretmenin, öğrenmenin yaşı yoktur felsefesine inanan öğretmenim. Yıllarca okuyarak belleğimde ol..