Başımızın üstünde çığlık çığlığa dönüp duran martılar insansı yetilere sahip olsalardı ,kuş bakışı gördükleri biz iki kadının neşe dolu olduğumuzu zannedebilirlerdi. Boğazı tüm gü..
“Atakum’daki evinde ziyaretçilerini bekliyor.” Dört kelimeden ibaret cümle, İstanbul’daki evimde, günlük hayatın koşuşturması içinde haftalardır zaman zaman gelip beynimin kıvrıml..
Sabahın çok erken saatleri... Fransız balkonun kapısını iyice açıyorum. Gül kurusu renkli koltuğu bahçeyi rahatça görebileceğim şekilde yaklastiriyorum balkona... Herkes uykudayken kendi..
Büyüme çocuk… Kal öyle… Şaşı yaptığın maviş gözler Ne kadar geç görse o kadar iyi Olan biteni.... Bir tek, Kendi şımarık kahkahanı duysun Halka küpeli min..
Mermer zeminde Bin parçaya bölünen Kristal misali Kırıldıkça mı kurşuna döner Yürekler... Ya hep mi kurşun gibidir ezelden? Ah o narin kalp..
Nasıl olur da insan, hafızasında silik bir gölge olarak kalmaktan öteye gitmemiş yaşlı bir adamın öldüğü güne dair konuşmaları tüm parlaklığıyla anımsayabilir? Hem de en az otuz yıl öncesine ai..
Her zaman tıklım tıklım dolu olan kahvehane o günlerde boştu…Akşam saatlerinde önündeki tahta masada bir adam tek başına çayını yudumluyor,sigarasından derin nefesler çekip Arnavut taşlı sokağı süz..
Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Gezmeyi, okumayı, tiyatro izlemey..