Ya altı ya da yedi yaşlarındaydım onu tanıdığımda.. Sanıyorum 70'li yılların başıydı. " Bu senin dayın bak, dayına merhaba desene..." demişlerdi akşamın alaca karanlığında ..
Küçük bir rüzgar gülü işte.. Rengarenk.. Yeşil, mavi, pembe, sarı, turuncu renkleri olan küçücük bir rüzgar gülü. Deniz kenarına kurulmuş ..
Bahardı... Küçüçük odada sadece ikimizdik. Pencerenin önündeki iskandinav koltukların üzerine oturmuş karşılıklı konuşuyorduk. Açık pencereden içeriye hafif ılık bir rüzgar ..
Güneş çekildikten sonra çıkardım evden. Yolum oradan geçmediği halde onun bulunduğu yolu kullanırdım, yolumu uzatırdım ama uzattıgıma da değerdi hani.. Çok da büyük o..
Kalabalıktık. Küçük bir odamız vardı.. Ve küçük bir teneke sobamız kömür yakmazdık da odun yakardık. Bir kamyon odun gelir... evimizin önüne dökülürdü.. Kucak kucak odun taşırdık, ev..
Hiç büyümek istemediğim zamanlardı.. Anne evinde, el bebek gül bebek zamanlarım.. Zaman.. güzel geçmiş zamanlarımdan.. En çok sevdiğim Ramazan aylarımdan.. Ramazan'ın gelişini Anne..
Kızılcık sever misiniz? İsminin sonunda aldıgı -cık- takısından da anladığınız gibi ufacık, minicik, küçücük bir meyve.. Ekşimsi, buruk bir tat var meyvesinde. Kızılcığa ait ne varsa, meyve..
Yagmur nasıl da yagıyor.. -indirmelik- derler ya.. işte oradayım. Ahşap bir masanın, ahşap sandalyesinde oturuyorum.. Gök nasıl da gürlüyor öfkesini kusmak istercesine..içini boşaltmak istercesine. Ag..
Baharlar güzeldi çocuklugumuzda..agaçların yeşili başka bir yeşildi tarif edemediğim..Herkesin evi bahçeliydi..üst üste oturmazdı o zamanlarda insanlar..Bahçelerinde çiçekler ekiliydi..o bahçe sen..
"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..