Evin, pek ayakaltı olmayan odalarından birine çekilip o yeşil battaniyeyi seriyordum yere… Terzi sabunuyla bir futbol sahası çiziyordum, özene bezene. Sonra, içinde çeşitli renklerden yüzlerce düğm..
Daha bacak kadar veletken, gizlice aşırırdım gaz şişesini evden. Biraz da bez parçası ve cımbız. O geniş bahçemizin kıyı kuytu köşelerinden birine oturur ve "gelsene kız" diyerek çağırırdım "Çinçin..
Yeşil çuhalı masaların usta zarcısı Cavcav İsmail şöyle anlatıyordu: "Kumar bu abi, kumar! Ateşten gömlektir senin anlayacağın. Kim giyerse yakar, tutuşturur. Biraz da maça ister, karanfilin sıkı o..
Sene 1956... Sıcak mı sıcak bir ağustos sabahını yaşıyoruz İzmir'de. On, on beş resmi arabadan oluşan konvoy, her iki yanı okaliptus ağaçlarıyla kaplı İnciraltı yolunu geride bırakıp Balçova'daki Aga..
Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..