Şimdi ölüm kokarSeni hapsettiğim sokak aralarıGece olur yalnızlığımSızar soluk benizli kenteBir düş uyanırBir eşkıya vurulurSahipsizleşir ömrümün arta kalanı Hayata yasakla..
kimliksiz suratlar edindimşeytanı oldum bütün aşklarınbir melek yarattım kendi kanımdanşeytanı baştan çıkardı meleğimdokundu senin tenineve zehirledi düşleriniazraili ilikledim..
Bir çocuk var içimdeAvazı çıktığı kadar bağıranZamana inat zamansızlığı yaşayanBir çocuk var içimdeDünden kalan.....
Kurşunî gece kan kusar yarınlaraYıldızlar adını sayıklarKent ölüm kokarÇığlıkları duyulur çıkmazlarınBir düş son bulurVe sen kaybolursun.....
Sırt sırta vermiş duvarları kentinevlerinde hüzün pembesi sarhoşluklarsokak aralarına hapsolmuş yağmurlarhiç yaşanmamış zamanhatıralar kimliksizşimdi bir mey havası raks edergö..
Tiyatro; yaşanmış, düşlenmiş hayatların bize aksettiği büyülü dünya. İşte bu dünyaya İstanbul’daki ilk adımımı geçen hafta sonu attım. Yoğun yaşadığım İstanbul günlerimden fırsat bulabildiğim bu günü..
Devrim çocuklarıyız bizEsmer tenimizde toprak kokusuKahverengi gözlerimizde umutVe ayaklarımızda sürgün yasaklarNerden geldiği bilinmeyen barut kokusuSürgün çocuklarıyız bizİst..
Sırnaşık bir seyre koyuldumEllerimde dünden kalma bir tereddütEsmer tenli kadınlarım yas tuttuBüyüdüm işteKüçülen silüetinde dünyanınİçimde kıytırık bir hevesSeslendimHaydi..
Eskiden kara trenler vardı. Vagon vagon umutları, sevdaları, hüzünleri ve intiharları taşıyan… Ve tren garları… Aynı gar ne çok anlamları barındırırdı bağrında. Aynı gardan ve aynı saate hareket ede..
biliyorummahkum ettim seni yalnızlığımaseyirci kaldımhep sustumhaykırışların eşlik etti gecemeben sustumey yalnızlığımın esiriey hüzün kokan yanımşimdi bir yıldız tuttu..