Belli bir kimliğim yoktur benim, maden ocağında göçük altında kalan bir işçi, gözaltında öldürülen gazeteciyim. Aydınlık düşlediğim için idam edilen 17 yaşında bir militan, demah dönerken yanan bir aleviyim. Cezaevinde katledilen bir hükümlü, tecritte hasta bir tutsağım. Sabah akşam çapa yapan bir köylü, kavalımla dağdan dağa gezen bir çobanım. Polis copu altında “özgürlük” diye haykıran bir nefer, kafası dipçikle ezilen bir Kürt çocuğuyum. Savaş ve silahı reddeden bir asker kaçağı, memleket hasretiyle yanıp tutuşan bir sürgünüm. Duygu Oruç