- Kategori
- Blog
A-siyazar psikolojisi , editör nasıl kurtuldu...

İki yüz altmış’ıncı blog’ a başlıyorum.Ama gelin görün ki ne yazacağımı pek düşünmedim deme cesaretini kendimde bulamadığım için işe editör teröründen söz ederek başlamayı uygun gördüm. Hemen kızmayın arkadaşlar, şu yazıyı sonuna kadar bir okuyun ki derdimizi anlatalım.
Şöyle dönüp baktığım zaman şu an itibarı ile aslında iki yüz elli sekiz yazım yayında. Öğleden sonra yazdığım yayına çıkmadı saatlerdir ama ben bu blog ile garantiye alıyorum işi. Artık Milliyet Blog okurları editörleri mail yağmuruna tutarlar diye umuyorum.Gerçi öyle fazla sevenim olduğunu ummuyorum ama en azından şu Eymir ve İnönü hatırına birkaç ses duymak bile benim egomu yeşertir.
Bu blog işi gittikçe can sıkıcı bir hal almaya başladı, reytinglere bakıyorum moral yerlerde. Neşe Evrim’in tek yazıda topladığı hasılatı şahsen dört İnönü yazısı ile toplamışım ama en azından editör seçmeden denklediğim için mutluyum.Zaten şöyle güvenilir filan olduğumda işi bırakmayı düşünüyorum ama bu genellikle maaşları bitirdiğim ve gelecek aydan yemeye başladığım zamanlara denk geliyor.
Birde bu gün iki yüz elli dokuz’uncu blog yayınlanmadığı için düşündüm.
Şimdi cepte paralar suyunu çekince sert yazılar döşeniyorum ya – bilimsel pardon psikolojik tahlilin kralını da yaparım- iş editörler ile ortak paydamız olunca tık yayında.Züğürt züğürdü ağırlar gibi.
Aslında bu blogger olma -daha havalı oluyor, mademax’ın tahlillerine katkım olsun- a rtık ruh halime olumlu, olumsuz etki etmeye başladı. Eğer yayına çıktıysa yazı keyfe diyecek yok, yüzüm gülüyor ve ev halkı bile fark ediyor durumu. Herkes mutlu. Yok eğer problem varsa surattan düşen bin parça, biri adımı sorsa yakasına yapışacağım gibi bir durum söz konusu. Utku “performans ödevim ..” diyecek oluyor çocuğun ağzında yarım bırakıyorum sözünü.
İş öyle bir noktaya geldi ki arkadaş oturmalarında öğrencilerin yaptıkları değil velilerin performansı konuşuluyor.Bizim Adem bilmem kaç akşam uğraşıp iskelet sistemi ile ilgili projeyi bitirmiş.Son anda benim başıma kaldı bizimkinin ödevi de. Beş dakikada çıkardım yazıcıdan ve resim büyütülünce biraz netliği kayboldu ama pilot kalem ile biraz üstünden geçerek düzelttim. Ama bizim Utku demesin mi “Adem amcanın yaptığında eklemler oynuyor” çare mi yok, kolayca hallettim. MB editörlerinden onay almayı başaran koca asi hemen eklem yerlerini zımbaladım ve maket bıçağı ile kestim.Bizim iskelet bıraksam yürüyecek.Utku beğenmedi ama olsun. Öğretmen mecbur beğenecek.Buralarda az çok namımız yürür editörlerin haberi olmasa da sorun değil.
Eğer deprem hala olmadıysa şubatta İstanbul’da yım, görüşeceğiz artık hayırlısı ile ama şu yeni evlenen arkadaşa biraz zaman tanımakta yarar gördüğümden yaza bile sarkıtabilirim, ne de olsa adımız asiye de çıksa yüreğimizde insan sevgisinden başka yeşillik türeyemez…
Biraz önce baktım bizim iki yüz elli dokuz’uncu blog yayında. - şimdi q klavye acemisi halim ile saatlerdir boşuna mı yazdım- . İlk okuma şerefine nail oldum ve şu yazdığım blogda bir hayır var diye düşünmeden edemedim. İyi ki yayında, yoksa bizim Sabiha Rana ablamız her gün seyir defterine melekleri aracılığı ile el koyacaktı. Neyse MB ve okurları, yazarları bir sürü entrikadan kurtuldu. Ama her şeye rağmen eğer kar yağmazsa, deprem olmazsa, yolları deniz alıp götürmezse –Karadeniz aklıma yer etmiş –, yazılarım beklerse geleceğim İstanbul….
*******
Meraklısına Not: İnönü buluşmasına gelen mesajlara göre devam edeceğim.
******
Okuyucuya not: Orman yangınlarında kullanılmak üzere alınacak olan uçaklara destek olmak için tüm operatörlerden YANGIN yazıp 3919’a mesaj göndererek katkıda bulunabilirsiniz.
Devam: http://www.thk.org.tr/2005/anasayfa.htm
(THK) Türk Hava Kurumu ile ilgili tüm sorularınıza yanıt bulabilirsiniz.Kurban derilerinizi makbuz karşılığında mutlaka THK’ya vermelisiniz. Cumhuriyeti kuran felsefenin yaşaması, yaşatılması hepimizin yurttaşlık ödevidir, görevidir.