- Kategori
- Siyaset
ABD; "PKK, saldırılarına son versin" diyor; ama PKK'nın "silah bırakmasından" hiç söz etmiyor...

ABD, PKK'ya, "şiddetten vazgeçsin" yerine "silahları bıraksın" demesi daha anlamlı olurdu...
...ÜSTELİK, TÜRKİYE'DEN DE PKK'YA KARŞI "ORANTILI GÜÇ" KULLANMASINI İSTİYOR...
Neden acaba?
Türkiye'nin IŞİD'a yönelik hava harekatı ile birlikte PKK'nın kamplarına da yaptığı operasyonlar, ABD'nin hoşuna gitmemiş olmalı ki, ABD Dışişleri Bakanlığı, "PKK'nın saldırılarına son vermesini ve Türk Hükümeti'nin de 'orantılı güç' kullanmasını istiyoruz" şeklinde bir açıklama yapmış...
Sanki, kendisi, Irak Savaşı'nda ve Afganistan'da ve asker gönderdiği diğer bölgelerde "orantılı güç" kullanmış gibi... Şu anda da, sanki, Suriye ve Irak'ta IŞİD'a karşı da "orantılı güç" kullanmaktadır...
ABD'nin yaptığı bu açılma aslında, bölgemizi ilgilendiren önemli bir gelişmeydi bence... Ama, ülkemin insanları, "ağzı olan konuşuyor" türünden, birbirini tutmaz "koalisyon" ve "erken seçim" konuları ile meşgul olduklarından, ABD'nin Ağustos ayı başında yaptığı bu açıklama ile fazla ilgilenmediler.
ABD'nin, bu açıklamasının altında yatan neden, Türkiye'nin PKK'ya karşı yönelik harekatının, ABD'nin koruması altında olan PYD'nin de gücünü azaltacağını düşünmesiydi. ABD'nin, Türkiye'deki PKK'yı "terör örgütü" olarak görmesine karşın, PYD'yi böyle görmediği herkes tarafından bilinmektedir.... Üstelik, ABD, PYD'nin IŞİD'a karşı savaştığını da öne sürmektedir...Ayrıca, ABD, Türkiye'nin PKK'ya yönelik operasyonlarının IŞİD'la mücadeleye olan katkısını da azalttığını ifade etmektedir.
Özetle, ABD, Türkiye'ye diyor ki, "PKK'ya fazla yüklenmeyin, bizimle birlikte IŞID'a karşı savaşan PYD'nin gücünü zayıflatmayın"...ABD, bu şekil bir yaklaşımıyla, Fırat'ın doğusunda belli bir bölgeyi kontrol altında tutan PYD'yi meşrulaştırmak istemektedir.
ABD'nin, PYD'nin korumacılığını yapmanın altında yatan esas neden ise, bölgedeki olaylar yatışınca, başka bir deme ile bölgede sınır değişiklikleri yapıldığında,
"Fırat'ın doğusunda" PYD'ye, de, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi gibi bir "Kuzey Suriye Bölgesel Kürt Yönetimi" kurdurmaktır.Tamam da, ABD'nin bu tavrı karşısında Türkiye ne diyor?
Dışişleri Bakanımız, Mevlüt Çavuşoğlu da, 14 Ağustos'ta katıldığı bir televizyon programında, "terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'yi hedef almayacaklarını" belirterek, "ABD ile yapılan mutabakata göre, PYD'yi hedef alan bir operasyon yapılmadığını" söylemiştir...
Ancak, Dışişleri Bakanımız, PYD'nin Suriye'nin bütünlüğü ya da Suriye'de barış için mücadele eden bir unsur olmadığını da vurgulamıştır... Devam eden konuşmasında da, PYD'nin işgal ettiği bölgelerden göçe zorladığı diğer etnik unsurların; yani Türkmenleri, Arapları ve diğerlerinin geri dönmeleri gerektiğini de ilave etmiştir... Bana göre, bu sağlandığında ABD ile Türkiye arasında bir görüş ayrılığı görünmüyor.
Dışişleri Bakanımızın ileri sürdüğü önemli bir nokta da, IŞİD'tan temizlenen bölgelere --güvenlikli bölgelere-- örneğin, "Cerablus bölgesine ya da Fırat'ın batısına PYD'nin girmemesidir"(
cd)...Konu ile ilgili bir bloğumda vurguladığım gibi, "Fırat'ın batısında PYD'ye hayat yoktur".SONUÇ:
Türkiye yöneticileri, --bu aşamada Dışişleri Bakanı-- açıkça söylemeseler de, karşılığı "kısa ve orta vadede" Türkiye lehine dönüşecek bir oluşuma, şimdilik göz yummaktadırlar... Bu oluşum da, yukarıda da değindiğim gibi, "Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi" gibi, Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların ve diğerlerinin birlikte yaşadıkları siyasal bir oluşumdur...
Suriye ve Irak'ta, Birinci Dünya Savaşı sırasında, masa başında cetvelle çizilmiş "yapay sınırlar", "doğal sınırlara" dönüşünce, Fırat doğusunda sınırları belirlenmiş "Kuzey Suriye Bölgesel Kürt Yönetimi" ile Türkiye arasındaki, özellikle sosyal ve ticari ilişkiler, şu andaki Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi düzeyine gelecektir.
Orta ve uzun vadede ise, Türkiye'nin güneyindeki bu iki siyasi oluşum, ya ayrı ayrı ya da birlikte Türkiye'ye bağlanacaktır... Bu durum, Türkiye'nin jeopolitik bir gerçeği ve aynı zamanda da, M. Kemal Atatürk'ün bize görev olarak bıraktığı "ulusal hedefidir"...
x x x
NOT: Eylül ayı başında, "Fırat'ın doğusunda neler oldu, neler oluyor ve neler olacak?" genel başlığı ile ele alacağım ve tahminen 15-20 blogluk bir yazı dizisine başlayacağım... "Siyasi tarihe" ilgi duyan arkadaşlarıma duyururum... Dünü ve bugünü ilişkilendirerek kaleme alacağım bu yazı dizisini, yerli ve yabancı kaynaklar ve belgeler(özellikle İngiliz arşivlerinden) ile desteklemeye çalışacağım. İlginç olacağını düşünüyorum...Takdir, elbette okuyanların olacaktır..
cdenizkent