Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '07

 
Kategori
Güncel
 

ABD ile Kuzey Irak’ta çatışma rizikosu

ABD ile Kuzey Irak’ta çatışma rizikosu
 

İlişimi tıklarsanız göreceksiniz (http://www.milliyet.com.tr/2007/07/04/son/sondun20.asp)- önemli bir Amerikan gazetesi olan AP (Associated Press), adlarının açıklanmasını istemeyen bazı ABD’li yetkililerin, bugünkü Amerikan yönetiminin Irak politikalarının önünü göremediğini, Türkiye’nin Irak’ta PKK’yi takip etmesinin, Irak ordusunun önemli bir parçası olan Kürt güçleriyle büyük bir çatışma çıkmasına neden olabileceği riskini tahmin edemediklerini" belirttiğini yazıyor. Yani Bush, genel olarak Irak ve özel olarak Kuzey Irak politikalarını oluşturup uygularken yanılgıya düşmüş, seçimden önce TSK’nin Kuzey Irak’a girerek Kürt güçleriyle şiddetli bir çatışmaya tutuşabileceğini hiç hesaba katmamış.


BOP’u boncuk oyunu sanan kafa

Bu görüş baştan sona yanılgı dolu, deli saçması bir görüştür.

Bu işleri boncuk oyunu sanan kafanın düşünceleri denebilir.

Bir kere, BOP bir Amerikan stratejisidir. BOP içinde, eşbaşkan olarak başbakanımız da olsa, Türkiye için parçalanma, Kuzey Irak’ta kurulan fesat yuvasının Güneydoğumuza doğru genişletilmesi, Güneydoğumuzun Barzanileştirilmesi öngörülmektedir. Ve bu bağlamda PKK, ABD emperyalizmi tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin şakağına dayanmış bir tabancadır.

Niyet böyle olunca, Amerikan yönetimi Kuzey Irak’a TSK’nin girmesi, dolayısıyla Kürt güçlerle çatışma olasılığını hesaba katmamış olabilir mi?

Öyle olsa, TSK’yi hizaya getirme operasyonlarına ne gerek var? Türkiye’yi iç hatlardan kuşatma mücadelelerine ne gerek var?

Tam tersine, Amerika bugün TSK’nin Kuzey Irak operasyonuna girişebileceği olasılığı karşısında tedirgin ve kuşkuludur. Bunu önlemek için elinden gelen bütün kozları oynamaktadır. Şimdiye kadar oyaladı ama sanırım yolun sonuna gelindi. Büyükanıt Paşa’nın şart koştuğu siyasal irade, yani tezkere seçimden önce çıkacağa benzer.


Sınır ötesinde de hummalı bir hazırlık var.

Tabii ki, onlar da hazırlanacaklar. Binlerce yıllık tarihe bakılırsa, sadece 100 yıl önce, Kafkaslarda Sovyet Devrimi’nin başlangıcında oluşan boşlukta kurulan ve 45 günlük bir ömrü bulunan Mehabat Kürt Cumhuriyeti’nin dışında hiçbir siyasal oluşumu bulunmayan Kürtler BOP içinde talihlerinin döndüğünü düşündükleri bir sırada başka türlüsü de olmaz zaten.

Ancak, Doğu Karadeniz ve Kafkaslar ile Kuzey Mezopotamya ve Akdeniz arası doğu bölgesi, özellikle emperyalistler parmaklarını soktukları zaman çok netameli bir gölgedir. Yüz yıl önce bu bölgede emperyalistlere maşa olan Ermeniler, bölgedeki varlıklarını yitirmelerine neden olan haince tutumlara girişmişlerdi. Onlara da “denizden denize büyük Ermenistan” vadedilmişti. Şimdi aynı oyun Kürtlere oynanmaktadır. Bu bölgedeki Kürtleri yönlendirenler mutlaka Kaçaznuni’nin “Ermenilerin yapabileceği bir şey yoktu” adlı kitabını okumaları önerilir. Yarın çok geç olabilir. ABD bu bölgede yenilmektedir; yenilmesi kaçınılmazdır. Yarın bölgeyi terk ettiği zaman Kürtlerin gidebileceği bir yerleri yoktur. Coğrafya bizi yan yana yaşamaya mecbur ve mahkûm etmiştir. Araya kan girerse nerelere gideceklerdir. ABD emperyalizminin kaderini paylaşacak olanlar bunu iyice düşünmelidirler.


PKK ile mücadele özünde ABD ile mücadeledir

Türkiye’de komutanların ve İP’nin dilinde tüy bitti; PKK ile mücadele özünde Amerika’yla mücadeledir. Yeniçağ yazarı Aslan Bulut’un 4 Temmuz tarihli makalesinin başlığı böylesine derinlikli bir başlık. Burada aklımıza bir tarihsel anı geldi.


İstiklal Savaşı’mızda Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya bir soru sorulur; ordunun Çanakkale’ye dayanması koşullarında:

—Paşam, ne dersiniz; İngilizlerle bir çatışma olasılığı var mı?

İsmet Paşa’nın yanıtı gerçeğin özünü açıklaması ve bu günlere ışık tutması bağlamında çok ilginçtir:

—İlahi (…) Bey! (Adını hatırlayamadığım önemli bir kişidir.) Şimdiye kadar kiminle mücadele ettiğimizi sanıyordunuz?


Bunun gibi, PKK ile mücadele özünde ABD emperyalizmiyle bir mücadeledir. Şimdiye kadar PKK ile mücadele ederken aynı zamanda arkasındaki destekçi ABD ile mücadele etmekteydi TSK. Bu bilinçle yaklaşılmazsa PKK ve terör olayına hem başarılı olunamaz; hem de olayın ve gerçeğin özü anlaşılmaz olur.

Ancak, Büyükanıt Paşa’dan diğer komutanlara kadar bütün TSK bu gerçeği anlamış durumdadır.


Tunceli-Erzincan karayoluna yerleştirilen ve uzaktan kumandayla patlatılan bombayla şehit olan 3 askerden jandarma uzman çavuş Ümit Eker’in, Samsun’da cenaze töreninde Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci Beştepenin yaptığı konuşma bu görüşümüzü bir kere daha doğrulamaktadır:

“Yönteminiz, ister mayın, ister pusu, ister canlı bomba olsun, hedefiniz ister bebekler, ister masum sivil insanlar, isterse asker olsun. Destekçiniz veya sırtınızı sıvazlayarak sizi maşa olarak ileri sürenler ister komşumuz, ister sözde müttefikimiz ve dostumuz, isterse dünyanın süper gücü olsun. Amacınız ister federasyon, ister özerklik, ister ayrılık olsun. TSK ve yüce Türk milleti sizi kendi kanınızla boğacak, tüketecek, destekçilerinizi de, sizi kullananları da pişman edecektir”

Not: Bu makale, 6 Temmuz tarihli Burdur gazetesi Selenga köşesi yazısıdır.

fatih@ozcan.tr.tc

http://www.fatihozcan.org/

 
Toplam blog
: 17
: 1215
Kayıt tarihi
: 04.04.07
 
 

Emekli bir tarih öğretmeniyim. Osmanlı tarihi konusunda çeşitli defalar seminerlere (hizmet içi kurs..