Abdullah Avcı hakkında bu kadar yanıldığım için Türk Futbol Kamuoyundan özür dilerim

- Galatasaray PAF takımını şampiyon yaptı.

- Türkiye 17 Yaş altı A Milli takımı'nı Avrupa Şampiyonu ve Dünya 4.cüsü yaptı.

- İstanbulspor'da Ziya Doğan ve Aykut Kocaman'ın 2 sezon yardımcılığını yaptı.

- 4 Sezon çalıştırdığı İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 2 kez 12.; 1 kez 9.; 1 kez 6.yaptı. 1 kez Türkiye Kupası finali oynattığı takımı; finalde Beşiktaş'a kaybetti.

- 2 yıl çalıştırdığı Türkiye A Milli Futbol Takımı'ında 6 galibiyet, 4 beraberlik, 8 yenilgi aldı. Abdullah Avcı'nın " Grup liderliği " iddiasıyla başladığımız 2014 Brezilya Dünya Kupası elemeleri'nde, 6 maçta sadece 7 puan alabildik. Matematiksel tablodan da anlaşılacağı gibi, Brezilya'ya çok büyük oranda Avcı'nın milli takımı yönetirken uğradığı başarısızlık yüzünden gidemedik.

Abdullah Avcı, milli takımın başına geçtiğinde, ben ondan çok ümitliydim. A takımda olmasa bile, 17 yaş altı milli takımında 1 Avrupa şampiyonluğu ve 1 dünya 4.cülüğü kazandırmıştı ülkemize. Yani milli takımlarımızın hiç de yabancısı sayılmazdı kendisi. Bir alt seviyede kazandığı başarıları, A takım seviyesinde neden tekrar etmesindi ki!

Aykut Kocaman ve Ziya Doğan'ın 2 yıl yardımcılığını yapmış, Türkiye Süper Ligi'nde Fatih Terim'den başkasında rastlamadığım bir şekilde, İstanbul Büyükşehir Belediye Spor'u 4 yıl aralıksız çalıştırmış ve bu mütevazi ve sıradan takıma 4 sezonda 1 kez 6.lık kazandırmış bir de Türkiye Kupası finali oynatmıştı.

Hali, hareketi çok düzgün, tavırları doğru, karizması full görünüyordu... Henüz 48 yaşındaydı ve bu haliyle kendisi için parlak bir gelecek, Türk Futbolu  içinse büyük umut vadediyordu...

Yalnız ben de birçok kişi gibi bazı ayrıntıları ya gözden kaçırmış ya da farkına varamamıştım gerçeğin... Nasıl becerdiysem artık!...

- Milli takımımızda görev yapacak bir hocanın kariyeri; tartışılamayacak kadar, o takımda oynayacak her futbolcunun saygı duyacağı kadar parlak ve başarılarla dolu olmalıydı... Tıpkı Mustafa Denizli, Fatih Terim ve Şenol Güneş örneklerinde de olduğu gibi...

- Milli takım hocası; çok iyi bir psikolog, taktisyen ve stratejist olmak zorundaydı ve hem kendine hem futbolcularına sonsuz güven duymalı, futbolcusu her güvensizlik boşluğuna düştüğünde, ona lazım olan güveni fazlasıyla verebilmeliydi...

- Milli takım hocası; tartışılmaktan korkmamalı, kararlarını cesurca savunabilmeli, gerekçelerini herkesi ikna edebilecek kadar inandırıcı şekilde ortaya koyabilmeliydi... Milli takım hocası, futbolcuları hakkında polemiğe girmeden ve önyargısız davranmayı, karar vermeyi başarabilmeliydi... Milli takım hocası, kişisel futbol doğrularını ve yanlışlarını sağlıklı bir biçimde analiz edebilmeliydi ama olmadı.

Abdullah Avcı, yukarıda yazdığım üç paragrafta anlatmaya çalıştığım gibi, yapması gerekenleri yapamadığı, başaramadığı için milli takımdan gönderildi. Hem de çok geç kalınarak. Bir şampiyonayı ve 2 yılımızı daha kaybettirerek.

Kendisi milli takımın başına geçtiğinde, " Abdullah Avcı çok başarılı olacak " ve " Yerli takıma yerli hoca " başlıklı  iki kez yazı da yazmıştım.

Ama benim için artık, yaptığım bir hatanın özürünü dileme zamanıdır.

Abdullah Avcı'ya bu kadar güvendiğim, bu kadar büyük destek verdiğim ve bu yüzden kendim kadar okurlarımı da yanılttığım için, net bir şekilde yanıldığımı ortaya çıkaran, başarısız olmuş öngörüm ve düşüncelerim için, en başta sevgili hocam Abdullah Avcı olmak üzere tüm Türk Futbol Kamuoyundan özür dilerim.

 Bugün için başarısız olan değerli Abdullah Avcı hocamın, inşallah gelecekte çok daha büyük başarılarını yazarım. Yaşadığı bu açık başarısızlığa rağmen, bu potansiyelin kendisinde hala var olduğuna yürekten inananlardanım çünkü.

Yolun açık olsun Abdullah hocam. Umarım aldığın bu yenilgiyi gelecekte kazanacağın muhteşem zaferlerinin başlangıcı yapabilirsin.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.