Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Siyaset
 

Abdullah Öcalan emir verdi. BDP'liler meclise geliyor

Abdullah Öcalan emir verdi. BDP'liler meclise geliyor
 

Yemin krizi nasıl aşılır? 

Bu günlerde herkes bu soruyu soruyor. 

Tabi herkesin kendine göre de bir çözüm yolu var. 

Kimisi cezaevlerindeki milletvekillerinin serbest bırakılmasını, kimisi seçim barajının indirilmesini, kimisi tutuklu tüm KCK’lıların serbest bırakılmasını isterken, kimisi de tükürüleni yalatmak peşinde… 

Ancak bunca uğraşa, çabaya rağmen hala bir çözüm yolu bulunmuş değil. Yani dışarıdakiler, böylesi bir krize çözüm bulamıyorlar. 

O zaman devreye kimin girmesi gerekiyor? 

Uzun zamandan beri devletle görüşen ve protokoller imzalayan Terörist Başı Abdullah Öcalan’ın! 

Abdullah Öcalan’a göre; BDP, hükümetle bir mutabakata varılarak yemin edebilirmiş. Yapacak mutabakat metnini, devlete sunmuş! Hazırlanan mutabakat metinleri, protokol haline getirilmiş. Bu protokollere Hatip Dicle'nin durumu, diğer beş tutuklu vekilin serbest bırakılması, KCK'lilerin serbest bırakılması, hatta tüm tutsakların serbest bırakılması, yüzde on barajının düşürülmesi ve TMK'nın değiştirilmesi gibi hususlar eklenebilirmiş. Ancak hemen Hatip Dicle meselesi ve diğer meseleler çözülmeyebilirmiş. Bu koşulların yerine getirilmesi için zaman içinde devletin-hükümetin yapacağı şeyler bir yazılı metne bağlanır ve zamanla yerine getirilebilinirmiş. Bu metinle, sorunların gelecekte çözümü için bir mutabakat sağlanmış olursa BDP meclise gelip yemin edebilirmiş. 

Evet, fetva verildi, çözümsüzlüğe çözüm bulundu! Ancak ortada bir milletvekili yemin metni var. Her seferinde karşı çıkılan bu yemin metnine göre yemin edenler, bir türlü yeminlerine sadık kalamıyorlar. Bu nedenle toplumun yemine olan güvenleri iyice sarsıldı. 

Uymayacağınız yemini niye yapıyorsunuz? 

Uymayacağınız yemin için milletvekili olarak göreve başlama gibi bir kuralı niçin koyuyorsunuz? 

Gerçi ülkemizde kural tanımamazlık bir gelenek haline geldi! 

Baksanıza Deniz Feneri davasının sanıklarına nasıl davranılıyor. Sabahın 9’unda, evlerin kapısı çalınıp, güle oynaya emniyete götürülüyorlar, sonra orada çaylar kahveler içildikten sonra, fazla beklemeye gerek duyulmadan savcılığa çıkartılıyorlar. Her birinin ifadesi 8-9 saat sürdüğünden, savcı kararını sorgulama sonu vereceği gerekçesiyle, zanlıları tekrar emniyete iade ediyor. 

Ne var bunda diyeniniz olabilir. Aslında çok şey var bunda! Ülke insanının yargılamada bile nasıl ötekileştirildiği, nasıl insanlar arasında ayrımcılık yapıldığı var! Biz bu ülkenin en seçkin insanlarının evlerine sabahın 4 ünde gidilip, evleri arandıktan sonra, kafalarına bastırılarak arabaya bindirildiğini, 4 gün emniyette tutulduktan sonra çıkartıldıkları savcılıkta sabahın 4’üne kadar sorgulanıp, oradan hâkim karşısına sevk edildiklerini, hâkimlerin kararını vermeden, verilecek kararın yandaş medyada yer almasını gördük. 

Bu ülkede Zahid Akman ve diğer Deniz Feneri sanıklarına tanınan tolerans, kuvvet komutanlarına bile tanınmadı. Bu ülkede kuvvet komutanlığı yapmış kişiler, ifadelerinin alınmamasına rağmen dört gün boyunca emniyette tutuldular. 

Biz gelelim Abdullah Öcalan’ın önerdiği çözüm önerilerine: Bence kısa süre sonra bu çözüm önerisi uygulamaya konulur. BDP’liler de grup toplantısı yaptıkları(!) Diyarbakır’ı en kısa sürede terk edip, cezaevlerindeki arkadaşlarına rağmen yeminlerini ederek görevlerine başlarlar! Böylece doğudaki feodalite aynen devam eder. Bir yanda ağa baskısı, öbür yanda, işsizlik, açlık kolkola, mutlu ve mesut bir yaşam devam eder. 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..