Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ablanın sevgilisi eve gelir

Bora ablasının sevgilisi ile tanışacağı için biraz gergindi. Eve gelmesin, ne bileyim dışarıda bir yerlerde tanışalım demişti Bora ama ablası anne ve babasını da tanıştırıp bir taşta üç kuş vurmayı düşünüyordu.

Bora yemekte her türlü kıllığı yaptı. Çocuk ne dese tersini söyledi. Bir ara "çocuklarla aram çok iyidir" diyecek oldu ablasının sevgilisi, Bora "ben hiç sevmiyorum çocukları ıyy" diyerek konuya girdi. Bir annesi bir de babası masa altından Bora'yı tekmeliyorlardı. Hatta zaman zaman yanlışlıkla birbirlerini tekmeliyorlardı. Masa sallandığı zaman Bora'nın ablası sevgilisini kendisine döndürüp onun dikkatini dağıtıyor, tam o arada da annesi ve babası sert bakışlarla Bora'ya ültimatom veriyorlardı.

Bora umursamadı. Sadece biraz fazla dürüst davranıyor, rol yapmıyordu. Çocuk gerçekten de ne dese Bora'nın zevkinin ya da görüşünün tam tersi bir yorum yapmış oluyordu. O kedi seviyordu, Bora köpek. Çocuklar konusunda zaten bir anlaşmazlık vard. Çocuk vergi memuruydu, Bora müzisyen olacağım diyordu. Çocuk Fenerbahçeliydi, Bora ise...

Her neyse. Lafı fazla uzatmayalım. Çocuk muhabbeti biraz uzun sürdü. Çünkü esas alınan Bora'nın annesi ve babasıydı. Onlar Bora'nın hiç evlenmeyeceğinden korkuyor, ömür boyu asi ve yalnız bir hayat geçireceğinden endişileniyorlardı. Babası tamam da oğlum, "yalnız hayat mı geçer?" dedi. Bora da aslında çocuklardan sürekli olarak nefret etmiyorum ama bence 8-16 yaş arası çok iğrenç oluyorlar. Belki 8 yaşına geldiğinde terk ederim, yıllar sonra yine biraraya geliriz" dedi. Elbetteki şaka yapar bir hali de vardı ama tam bir eşşoğlusu gibi konuşuyordu. Pek de kıldı. O sırada ablasını sevgilisi ki ismini zikretmeye değmez (!), Bora'ya dönüp "ya seni sevmezse?" diye sorarak olaya çok dramatik, hüzünlü bir bakış açısı getirdi. Esasında hata etti, çünkü Bora çok da ciddi değildi. Yani bu kadar dalgacı ve ukala birisini ciddiye alan, onu adam yerine koyan kişi biraz gülünç duruma düşüyordu. "Ya seni sevmezse?" Sorusu Bora'nın zihninde yankılandı. O zaman sittirsin gitsin eşşoleşek" edi Bora gülerek.

***

Serkan ablasının sevgilisi ile tanışacağı için heyecanlıydı. Kendisini Amerikan filmlerindeki çocuklar gibi hissediyordu. Sonunda beklenen an geldi ve ablasının günlerdir anlatıp durduğu Ali eve geliverdi. Serkan bir parça hayal kırıklığına uğramıştı. Alinin uzun kıvırcık saçları vardı ve ne öyle Hint fakiri gibi uzun kıvır kıvır bir de sakal. Siyah-kıvırcık tüy yumağının içindeki samimi ve mavi gözler Serkan da hiç bir sıcaklık yaratamadı. Ayak üstü bir tanışma faslından sonra Serkan odasına çekilip televizyon izledi.

Esasında hoş sohbetli Ali o gece bir tek Serkan'ı kandıramadı. Kalabalık ev halkının kalanı Ali'yi oldukça beğendi.

Aradan bir hafta sonra Serkan eve geldiğinde ablası kapıda Ali'nin evde olduğunu söyledi. Ali bu sefer tıraş olmuş, sempatik bakışlarına bir de hınzır ve yakışıklı gülücük eklenmişti. Bu sefer Serkan, Ali ile çok iyi anlaştı. Bir önceki haftanın aksine bütün yemek boyu sohbet ettiler. Star Wars ve bilgisayar oyunları en çok üzerinde konuştukları konulardı.

Serkan yemeğin sonında elini Ali'nin omzuna koydu ve "Ali biliyor musun, bize geçen haftada Ali diye bir herif geldi ama kibirli piçin tekiydi."
dedi.

***

Bora kendi espirisine gülüyordu. Ama masada bir tek o gülüyordu. Doğrusu bu espirisini şaka yaptığı iyice belli olsun, masada kendi yarattığı gergin ortam artık dağılsın diye yapmıştı. Ablasının sevgilisi "babam beni 8 yaşımdayken terk etti, o yüzden bu konularda biraz hassasım" deyiverdi.

***

İşin aslı şu ki Serkan, Ali'nin iki farklı tipinden değil de gerçekten de iki farklı Ali'den bahsediyordu. Sakallı ve traşlı Ali'yi ayrı iki insan sanmıştı. Ali yardım isteyen gözlerle ev ahalisine baktı. Bu bir şaka mıydı anlamaya çalıştı. Ama Serkan'ın kırdığı pot çok aşikardı. Serkan'ın babası "senin ablan yollu mu lan her hafta başka Ali getirecek" diyerek Ali'nin ensesine ölümcül bir tokat patlatarak olaya bambaşka bir yorum getirdi. Ali kafasını sürahi'ye çarptı ve kaşı patladı.

Patlayan kaşa ilk müdaheleyi yapan ise bir yıl sonra doktor olacak olan Ali'ydi ve kayın birader olarak geçireceği yıllar boyunca Serkan onun başına hep bela olacaktı.


K.

***********
dilenci vapuru @ facebook : katıl, mutlu ol, mutlu et

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..