Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

Açık mektup: Ben demiştim, Galatasaraylılar!

Açık mektup: Ben demiştim, Galatasaraylılar!
 

Bu noktaya gelinmiş olması sürpriz değil!


Sevgili Galatasaraylılar,

Sanıyorum Aralık 2008 tarihindeydi.. Bir Galatasaraylı spor yazarı ağabeyimizin mail adresine Galatasaray’ın genel durumunu değerlendirdiğim bir yazı göndermiştim (Bunu da, her yazımı olduğu gibi cevaplama inceliğini göstermişti). Bu değerlendirmeyi yazdığım sıralarda Galatasaray’ın durumu parlak gözüküyordu. Gündelik başarılar gözleri nasıl da kamaştırmıştı! Neyse, lafı fazla uzatmadan o yazımı aşağıda ilginize sunuyorum:

“Sayın ………….,
Bugün bir değerlendirme yapmak ve fikirlerimi paylaşmak istedim..
Bir kaç haftadır (Benfica maçı hariç) Galatasaray'ın kötü bir mecraya doğru sürüklenmekte olduğunu düşünüyorum. İşler halen bir şekilde ilerliyorsa bu benim yanıldığımı gösterebileceği gibi Galatasaray'ın halen şampiyonluktan kopmamış olmasının verdiği motivasyon da olabilir. Ancak bu şekilde haftalar devam ettikçe Galatasaray daha da geride kalacak ve motivasyonunu kaybettiği gün, hızlanan bir ivmeyle yuvarlanmaya başlanacak ve yönetiminden teknik direktörüne, taraftarından futbolcusuna kadar sorgulanacak ve fener medyası da göbeğini kaşıyan bir eda ve hazla bunu kaşıdıkça kaşıyacaktır. Bunlara sebep olan düşüncem; Galatasaray'ın basının yönlendirmesiyle doğru yönetilmemesidir. Bence ilk yanlış Feldkamp'ın kaybedilmesidir (Geçen sene 74 yaşında diye herkes ona yüklenirken, bu sene onun yarısı kadar hırsa ve enerjiye sahip olmadığını herkesin gördüğü Aragones'i kimsenin yaşından dolayı eleştirmemesi ilginç değil mi?).

Skibbe'yi getirmekle baştan hatalı davranan yönetim, onun arkasında durduğunu göstermek ya da onu getirmekle hata yaptığını kabul etmek yerine akıl almaz bir yönteme başvurmuş, iki yardımcısını görevden alarak hem ona güvenmediğini göstermiş hem de takımın başında tutmuştur. Bu hata Skibbe'nin yaptığı hatalardan daha küçük değildir.

Peki Skibbe neden hatalıdır? Geçen sene şampiyon olmuş, federasyon kupasında Kadıköy'de fenere yenilmemiş, Kewell, Baroş, Meira gibi oyunculara sahip olmayan, taş gibi oynayan, genç ve savaşçı bir takımdan, veteranlar takımı gibi oynayan sistemsiz acayip bir takım yaratmıştır. Galatasaray pres altında üç pas yapamayan, kurgusu olmayan, sadece usta ayakların becerisine kalmış, savunmayı 4-5 oyuncusu üzerine yükleyen (geçen sene hatırlarsanız Arda dahil hücumdan başlayarak her pozisyonda herkes savunma görevini yapardı), duran toplarda savunmada da hücumda da organize olamayan, maç içerisinde takım tertiplenmesine futbolcuların karar verdiği, solda kimin oynayacağına (Arda-Kewell) karar verilemeyen, disiplinsiz, ukala ve terbiyesiz futbolculardan kurulu kültürsüz bir yapıya bürünmüştür. Kültürsüz diyorum, ki bu çok acınacak bir durumdur. Sayın Yalçın Dümer yazısında "Galatasaraylıların üzerindeki formalarının uyumu! Kelimenin tam anlamıyla zevksizlik abidesi. Daha doğrusu takım elbisenin altındaki beyaz çorap misali. Bu futbola böyle imaj, sizde haklısınız..." demiş. O forma Metin OKTAY'dan hatıradır bir nevi. O forma, modaya uygunluğu ile değil, bir geleneği yansıtmasıyla değerlendirilir!
İşte ben de sahaya çıkan takım yenilse bile böyle bir ruha sahip olsun istiyorum. Metin OKTAY ile aynı formayı ıslattıklarını bilsinler, hissetsinler, hatta bilinçaltlarında EZBERLESİNLER! Rakibine tekme attığında dönüp gitmesin, elinden tutup kaldırsınlar. Elle gol atarsa bunu iptal ettirsinler. Hakeme itirazın çare olmadığını, yakışmadığını bilsinler. YAHU DESİNLER Kİ; GALATASARAY TAKIMI CENTİLMENDİR, SOYLUDUR, BİR KURUMSAL KÜLTÜRÜN DEVAMIDIR! Galatasaray'ım bununla bilinsin yedi cihanda! Bundan daha büyük şampiyonluk var mı?! Haa tabii bunun için istikrarla bunu savunacak, kitlelere bunu ısrarla benimsetecek bir yönetime ihtiyaç olduğu açık. Galatasaray'ın kurumsal kültürü böyle bir yönetim çıkaramıyorsa kim çıkarabilir? Bunu Türkiye'de yapabilecek tek takımdır Galatasaray. Ancak bu, Galatasaray'a gönül vermiş insanlara doğru anlatılmalıdır, Galatasaraylı bunu anlar.. Büyük takım olmak başka, büyük kulüp olmak başkadır. Büyük takım dönem dönem elde edilebilir bir olgu olmakla beraber, büyük kulüp olmak kurumsal bir kültüre sahip olmayı, istikrarı ve asaleti gerektirir. Bu iddiada olan bir kulüp kendi özünden yetiştirmiş olsa bile Sabri gibi 'topçu'ları bünyesinde barındırmamalıdır. Lincoln'ü almak yerine takımı için çırpınan bir virtüözü almalıdır. Hatta altı yabancı oyuncu hakkını sonuna kadar kullanmak zorunda da değildir. G.Saray sembollerine değer vermelidir, neredeyse tüm sembol futbolcuları jübile yapmadıysa omuzlar üzerinde G.Saray formasıyla, bunun en azından bir kısmında yönetimin de hata payı muhakkaktır. Kurumsal kültür bunu gerektirir. Ama sembol oyuncular da adlarının tarikatlarla yan yana anılmasına izin vermemelidir, ayrı konu.. “

Sevgili Galatasaraylılar,

Yazıyı okudunuz, takdiri size bırakıyorum. Ancak Galatasaray için hiçbir şey bitmiş değil. Galatasaray büyük “kulüp”tür. Bu yüzden Avrupa’da şampiyon olabilmiş bir vizyona sahiptir. Biz topçu takımı değiliz, spor kulübüyüz. Galatasaray’ın en zor günlerinde dahi ayağa kalkabilecek ruha ve güce sahip olduğunu görebilmeliyiz. Başarılı olduğu zamanlarda, gerçekleri de görebilme vizyonuna sahip olabilmemiz gerektiği gibi..

NE MUTLU GALATASARAYLI OLANA..

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..