- Kategori
- Genel Sağlık
Acil vaka
Önce, kendimde ilk basamakta çalışan bir hekim olduğumdan olacak bu konuyu yazmak istemedim, ancak devamlı gazetelerde menenjitten ölen çocuk haberlerini duydukça bu konuda bir yazı yazma ihtiyacı istedim. Belki buradan alınan birşeylerle bir çocuğun bile hayatta kalması benim için fazlası ile yeterlidir.
Menenjit konusunda tüm insanlarımızı özellikle de acilde çalışan doktorları uyarmak gerektiği ve belki bu yazıyla bir kısım insanları uyarabileceğim düşüncesi ile bu blok yazısını yazıyorum.
Özellikle bu kış aylarında risk daha fazladır. Bizim olayımızda olduğu gibi ( çok belirgin bulgularla seyreden vakalar yanısıra ) , çok sinsi seyirli de olabilmekte, sadece ateş ile başlayan, öksürük - boğaz ağrısı - burun akıntısı- kusma v.s. başka hiçbir bulgu olmayan, ateş düşürücülerle düşen , ilacın etkisi geçince tekrar ateşin yükseldiği, başkaca hiçbir bulgunun olmadığı vakalarda mutlaka bu durum değerlendirilmelidir. En azında Hemogram, CRP, Sedimantasyon gibi basit tetkikler yapılmalıdır.
Birbuçuk sene kadar önce aynı bu şekilde ateşli oğlumu, hekim olarak Ege Tıp fakültesi Çocuk Acile 2 kez götürmeme rağmen, Acilde çalışan özellikle kıdemli nöbetçi asistanları ikna edip, hastamı hastaneye yatıramadığım için, oğlum önemli bir hayati tehlike atlatmıştır.
Acile ilk başvurumda, elimde ilçemiz çocuk doktorunun notu, ikinci başvurumda ise yine bu Tıp fakültesinden emekli bir profun notu olmasına rağmen, sözüm ona kendisi çok bilgili olduğundan beni " sen ne biçim doktorsun" diyerek suçlayan ve aşağılayan bir kıdemli çocuk asistanı çok kaba tavırlarla beni ve hastamı geri göndermişti. Bu davranışı bir de oğlumun da yanında yapmıştı. Şu anda bile o saldırganlığı yaşıyorum ve kendime kızıyorum. Neden gereken cevabı vermedim diye...
Ben, oğlumun tehlikeli bir durumu olmadığının söylenmesi nedeniyle, sevincimden bu hakareti önce anlayamadım belki de önemsemedim ve çocuğumu alıp oradan ayrıldım. Sonra ki gelişmelerle ve oğlumun konvulsiyon ( havale ) geçirmesi ile menenjit kesinleşti. Ve çabalarımız sayesinde Allah 'a çok şükür oğlum kurtuldu. Arkasından menenjitlerde nadiren görülebilen, optik nörit komplikasyonu nedeniyle körlük tehlikesini de, yüksek doz kortizon enjeksiyonları ile atlatan oğlum, daha sonra da bu kortizon dozlarına bağlı obesite tehlikesine girdi, çok şükür ki ailece, büyük çabalarımızla bu tehlikeyi de atlatmak üzereyiz.
Halbuki ilk veya ikinci başvurumuzda oğlumu Ege Ü. Acilde yatırsalardı muhtemelen bu tür komplikasyonları da yaşamadan ve daha kolayca bu hastalığı atlatabilecektik.
Ben Hacettepe 1982 mezunuyum ve inanın orada böyle birşey olmaz. Olsa da mutlaka soruşturma sonucunda bilgilendiriliriz. Çünkü orada
1- Herşeyden önce insana saygı öğretilir.
2- Sonra Doktor meslektaşına saygı öğretilir.
3- Zaten orada herkes doktor olamaz. Önce doktor kişiliği uygun mu, sabırlı mı , hoşgörülü mü, sevecen ve şevkatli mi, fedakar mı, çalışkan mı ona bakılır.
4-Orada, eğitimi yetersiz kişiler asla bu kadar sorumlu ve yetkili olamaz .(Çünkü aynı saatlerde aynı Üniversitede bir nöroloji profu arkadaşımı telefonla aradım. Bu kişi de bana o anda hasta yatırma yetkisinin sadece oradadır ve o doktorlardadır dedi. O anda orada daha bilgili bir uzmanın olmadığı, olsa bile ulaşılamayacağını gördüm. Ve açıkça dehşete düştüm. Çaresiz durumda kaldık. Acilen hastaneye yatırılması şartı ile % 100 tedavisi mümkün olan bir hasta çocuk, doktor olmaması gereken kişilik yapısındaki, eğitimi de çok yetersiz bir kişinin hatası ve çocuk acildeki yetersiz fiziki koşulların da etkisi ile adeta ölüme terkediliyordu.)
5- Orada mutlaka kıdemli asistanın da üstünde tecrübeli bir öğretim görevlisi de nöbetçidir. Bu görevli öğretim üyesi, asla evine gitmez, icapçı değildir, asla asistanlarla arasına duvarlar örmez, onlarla arkadaş gibidir ve her an her konuda onların sorularına açıktır. Yaptığı görevin ciddiyetine sonuna kadar vakıftır. Çünkü şunu bilmektedirler ki, eğitim önemlidir ama insan hayatından asla daha da önemli değildir.
6- Orada Çocuk Acil kendi hastanesinin altında olup, asla bu kadar fiziki yetersizlik de söz konusu değildir. Labirent gibi bir yerde asla çocuk acil olamaz. O kadar uzağa da gerek yok. Yetkililer, lütfen gidin de en azından Tepecik Çocuk acilini görüp değerlendirin. Ege Üniversitesinin maddi olanakları herhalde oranın çok daha iyisini ve modernini yapmaya elverir.
Bu konuyu tamamlayan diğer hususlar da şunlardır :
Çaresizlik ve kayırmaların önlenememesi nedeniyle TUS' a hayır denemiyor. (Çünkü TUS' dan önceki dönemde de anlı şanlı proflarımızın en azından bir kısmı ihtisasa özellikle paralı eşini - dostunu almaktaydı. ) Ama bu tipte doktorların oluşmasının önemli bir nedeni de maalesef bu TUS sistemi. Sadece bilim sınavı ile alınan bir kişinin böyle doktorluğa uygun olmayan birisi olma ihtimali tabii ki var. Halbuki, Doktorluk mesleğinde kişilik özellikleri, en azından bilgi kadar önemlidir hatta daha önemlidir. Sorarım sizlere çok bilgili bir cerrah, yüklü bir para almadan ameliyat yapmıyorsa, bu kişinin bilgisinin toplum için ne önemi var? Burada konusu gelmişken tam gün sisteminin önemi ortaya çıkıyor. Allah, sağlık bakanımıza kolaylık versin.
İlimizde, Sağlık bakanlığına bağlı eğitim hastaneleri bu konularda çok daha başarılıdırlar. Sağlık idarecilerine rica ediyorum, insanlarımızı, bu tip ulaşılamayan sistemlere mahküm etmesinler. Ben bile bir hekim ve bir baba olarak bu ulaşamamayı, dehşet, panik ve üzüntü içinde eşimle beraber yaşadım. Sıradan insanımız ne yapacak, evlatlarını nasıl kurtaracak? İnanın bu korkuyu halen hissediyorum.
İnanın ben olayı ciddiyetle takip etmesem, oğlum şimdi ya kara toprağın altında idi ya da özürlü bir vatandaş olmuştu. Bu durumlar, sırf bizim veya ailelerin değil, ülkemizin de büyük bir kaybıdır. Oğlum şu anda okulunun en başarılı öğrencisidir. Bunun yerine topluma ve bakıma mahküm bir özürlü olsa idi, bunun binlercesini düşünürseniz ne büyük bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu ortaya çıkmaktadır.
Üzüldüğüm bir diğer husus da şudur; olaydan 2-3 ay sonra ( çünkü bu sürede oğlumuzu kurtarmaya çalıştık ) bölüme yazılı dilekçe ile başvurmamıza rağmen bir yılı aşkın süredir, konuyla ilgili herhangi bir yanıt dahi verilmemesi maalesef zihniyetin hala devam ettiğini ve olayın vehametini göstermektedir. Önce, anlattıklarımızla çok ilgili görünmelerine rağmen, bize bir yanıt bile verilmediğine göre hiçbir şey yapılmamış olabileceğini üzüntü içinde düşünmekteyiz. Yanıldığımı ve bu tür hastaların artık asla geri gönderilmediğini, mutlaka yatırıldığını umuyorum.