- Kategori
- Deneme
Acılar aynı renk

Düşürme sakın yüzünü kahrın inzivasına
Vücudun yer çekimine karşı savunmasızdır, boylu boyunca uzanmak ister. Uzanmak da değil aslında “yığılmak”. Yapamazsın. Düşünmen gereken başkaları vardır. Boğazına acı gelir oturur, yutkunursun. Öyle alışırsın ki yutkunmaya acını, o acı boğazına yapışır kalır. Senin bir parçan olur artık, alışırsın. Yıllar geçer. Hayat devam eder. Başka acılar olur, başka sevinçler. Her seferinde elin ilk önce telefona gider. Onun güven dolu sesini duymak istersin, sonra yokluğunu hatırlarsın, acı biraz daha artar, sen yine yutkunursun. Hep arkanda olduğunu hissedersin, bir nefestir seni takip eden, her olumsuzlukta, sana bir ses ‘‘yılmak yok’’ der, yıldığın noktada tekrar doğrulursun daha bir dik durursun hayata...
Geçmişte yaşadıklarını hatırlarısın, ilk okula gidişlerinizi, korkularınızı, elini sımsıkı tutup birbirinize verdiğiniz güveni, onunla geçirdiğin az ama zevkli günleri, yaptığınız kavganın sonunda annenin verdiği nasihati...
Gidişi ağırdı, kaldırmak zor, alışmak? Alışamazsın ki..! Gittiği gün bugün gibi, kapı çalacak ve girecek sanki..
İçindeki yalnızlığa bir dirhem hayatı aşılayan!
Biliyorum, özlem kör topal zamanlarda ilerliyor... Dışı düşsüzlüğe gebe kalmış bir sabahın koynunda boyun bükmekte.. Bazen gözlerin nemlenmekte, bazen de özlem bir şeylerle aranı perdelemekte.. Ama bırakmak yok…
Düşürme sakın yüzünü kahrın inzivasına,
‘’ O’ da böyle isterdi.’’