Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '13

 
Kategori
Siyaset
 

Açıldıkça özgürleşmek mümkün müdür?

Soruyu tersten de sorsak, esasında hayır şeklindeki cevap değişmemelidir.

Açıldıkça da kapandıkça da, insan açılmakla kapanmakla ne özgürleşir ne tutsaklaşır.

Açılmak ya da kapanmak kişinin alakonulamaz bir iradi eylemi olduğunda özgürcedir.

Açılmak ve kapanmak kelimeleri angajmanlıdır. Bu angajmanları paranteze aldığınızda eşitlenirler.

İkisi de bir eylemdir. İradi ise özgürcedir.

İradi değilse özgürlüğü öyle tanımlamışsak, özgürce değildir.

Özgürlük başka nasıl tanımlanır ki?

Özgürlük niye vardır ki?

Özgürlük engellenmemektir. İrade, istek, gönül, tercih, karar içeren eylemden engellenmemektir.

Açılırken de, kapanırken de, kendi irademiz dışında doğrudan ya da dolaylı şekilde engellenmiyorsak, kendi yaşantımızı kendi kararımızla belirliyorsak özgürüzdür.

Dindarların durumu burada ilginçlik gösterir.

Bir tanrıya ve dine inanmak iradidir. Ancak bu iradeyi gösterdikten sonra, kendi iradesini teslim eder ve başka dışsal bir iradeye ram eder.

İradesini ortadan kaldıran bir irade özgür müdür?

Hiç kuşkusuz özgürdür.

Bütün bu sözler bireysellikte anlamlıdır.

Toplumsallıkta anlamsızlaşır.

Toplumsallıkta, bireysel irade topluma teslim edilir.

Teslim etmenin şekil ve düzeyleri vardır.

Teslim almak istemenin de şekli ve düzeyleri vardır.

Bunlar anarşizmden faşizme kadar uzanabilir.

Birey bireyselliğinin ne kadarını teslim etme ve ne kadarını teslim etmeme hakkına sahiptir?

Bir toplumda yaşıyor olması, asgari bir düzey gerektirir.

Ancak suç işlemek de özgürlüktür.

Hiçbir güce boyun eğmek zorunda değilsiniz.

Suç dediğimiz her zaman aslında o kadar da suç değildir. Ya da her suç, suç değildir.

O anlamda suç ya da isteyen için gerçekten haksızlık içerecek şekilde suç işlemek özgürlüktür.

Ancak her iki halde de toplum o suça karşı meşru tanımlanmış suçu ona iade edecektir, yani cezasını verecektir.

Suç olmayan suçları dahi işleyerek iradi eylemine her düzeyde sahip çıkan kişi en özgür kişidir.

Ancak, böyle bir insan için dünya yaşanılır değildir. Çünkü her taraf toplumla ve baskısıyla kuşatılmıştır.

Bu dünyada, bir millete ait değilim ben ve milletsiz yaşamak istiyorum bile diyemezsiniz.

Velhasıl toplum sizi esir alır.

Toplumun esir alması toplumun kurumları eli ile olur.

Toplum içinde yaşıyor olmanız, o toplumun sizin tüm bireyselliğinizi talep etme gücüne karşı, bu talebi karşılamanız anlamına gelmez.

Bu noktada, o toplumun hukuku içinde değil, hukukuna karşı mücadele edersiniz.

Hukuka karşı mücadele etmekle hukuk içinde mücadele etmek çok iki ayrı şeydir.

Sonuçta, kişinin topluma karşı meşru müdafaa hakkı bakidir.

Birey, her tekil şey gibi, neyse odur, ancak karşılaştırıldığında, kıyaslandığında, göreceleştirildiğinde anlam kazanır ve ötekine göre bir anlamdır bu. Ötekinin algılayış niteliğine göredir. O nedenle, aslında kıyaslanan hiçbir şey, kendiliğini vermez. Ölçütünü, yani kendini ölçeni doğrular, meşrulaştırır.

Özgürlük her şeye, herkese karşı salt kendin olabilmektir. Bu hukuka, sevdiklerine, kızdıklarına, tanrıya, kurallara, ilkelere, normlara, ahlaka, düzene, uyuma, seni ölçmeye ve aslında kendine benzeterek düzenlemeye eş deyişle düzmeye karşı her ne varsa ona karşı sadece kendin olarak kalabilmektir.

Yanlış anlaşılmasın bu bir ret, ya da hayatı ret değil, tersine hayata, kendi hayatına sahip çıkmadır.

Canlılık mutlak yalnızlık dışında bir şey.

Canlıysan, canlılığına saygı, ki bu içsel bir zorunluluktur, salt kendin olarak varolabilmektir. Bu da özgürlüktür.

Seni her ne biçimlendirmeye ve düzenlemeye çalışıyorsa, biçimlenmek ve düzenlenmek, bu dünyada sizi en muteber katlara çıkarsa da, ona karşı, kendin olabilmek adına karşı çıkmak, özgürlüktür. Özgürlük bir ruh yüceliği olsa gerek, yoksa bu kadar düşeylikte o kadar da aranan bir şey olmazdı.

Ama bu öyle bir ruh yüceliği olmalı ki, sadece ve sadece kendisi adına/için olabilmeli. Bu ise aslında hiç olmaktır.

Hem bu  dünyada hem de uydurulmuş öbür dünyada hep olmaya çalışmakla tam karşı karşıya bir düşünce.

Ne kadar hiç o kadar özgür, ne kadar hep o kadar tutsak ve daha kötüsü tutsaklaştırıcı bir biçimlendirme. 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..