Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '10

 
Kategori
Haber
 

Açılım sancıları konferansı

Açılım sancıları konferansı
 

www.karadenizvira.com


Dün akşam Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesince düzenlenen “Osmanlıda Bir Arada Yaşama Tecrübesi” isimli konferansa katıldım.

Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Kemal SANDIKÇI bey efendinin sıcak karşılaması gerçekten güzeldi.

Salon doluydu…

Rektörümüz Prof.Dr. Nazmi Turan Okumuşoğlu, Tıp fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Arif Yılmaz Çay Kurumu Genel Müdürü Ekrem YÜCE çok sayıda öğretim görevlisi daire müdürleri ve kalabalık bir dinleyici kitlesi konferansı ilgi ile takip etti.

Rize basınından zannedersem bir tek ben vardım yazar olarak. Ne muhabir ne de yazar çizer takımından başka kimseyi göremedim salonda.

Konferansı sunan sayın Prof.Dr. M.Akif AYDIN kariyerli ve önemli bir hoca. Yaklaşık olarak bir buçuk saat süren konferansında kimseyi uyutmadan, konusunu başarı ile sundu…

Uyku krizi geldiği anlarda esprili çıkışları ile dinleyenlerin dikkatini konu üzerine çekmesini bildi.

Konferans sonunda sorulan soruların çokluğu bunun ispatı idi bana göre.

Çok istifade ettim verdiği bilgilerden…

Buraya kadar çok güzel…

Şimdi Sayın hocamızın Osmanlıdan anlattığı bir anekdota İdare edilenlerin idarenin en yükseğine şikayetlerini ulaştırabildiği bir toplumsal yapıda bazı kadıların yani hüküm verenlerin idarecileri şikayet ettikleri “ hasır yakma” olayı çok dikkat çekiciydi.

Osmanlı şiirinde, zulüm gören halkın, dikkat çekerek dert dinletmek amacıyla, padişahın, vezirlerin, valilerin geçeceği yol üzerine başlarında ot, hasır, paçavra gibi şeyleri yakarak durmak gibi bir adeti olduğunu ve bunun "başta ateş yakmak" olarak anıldığını biliyorum.

Hocamız bunu başka bir örnekle çok güzel anlattı.

Şimdi bende bir hasırın ucunu yakayım ufaktan.

Dumanını bizi yönetenler görsün ve bazı şeylerin farkında olduğumuzu anlasınlar, gereğini yapsınlar…

İlk hasırı konferansı düzenleyen saygı değer dostum Sayın Prof. Dr. Kemal SANDIKÇI bey için yakayım.

Konferans salonu en üst katta olmaması gerekir. Asansör gösterilemediği için o kadar katı çıkmak zorunda kaldık. Haberiniz olsun hocam . O salonun yerini değiştirin uzun vadede.

Yazımın başlığında dediğim gibi “AÇILIM SANCILARI KONFERANSI…” bir toplumsal mühendislik çalışması bana göre…

Osmanlının yapısından bahsedilirken öne çıkartılan husus “Bir Arada Yaşama Tecrübesi” olunca haliyle güncel olan “açılım” presfektifinden baktım olaya.

Demek diğer fakülteler STK lar toplumsal fayların kaynaşmasını için yeni bir yol deniyorlar.

Çok parlak bir devlet nizamıyla 600 sene dünyada hüküm süren Osmanlıya dönüşün mümkün olmadığını belirten hocamız ulus devletlerin de meseleyi çözemediğinden bahsederek bana göre bir çelişkiye saplandı.

Fransa mı vazgeçti, İngiltere, İspanya, Almanya, Amerika mı vaz geçti ulus devletten?

Bize batından gelen bu akımları onlar terk etmeden biz terk edersek başımıza neler geleceğini hesap edebiliyor muyuz?

Bir ve beraber ve bir arada!...

Tamam ama Kürtler açıkça “benim anam senin babanla olmadı ki, seninle kardeş olayım” diyor.

Bu zalimce ayrılık tohumunu nasıl, hangi usulle kaldıracaksın ortadan?

Batı, ulus devleti ihraç ederek bütün dünyayı böldü, Osmanlıyı da o silahla çökertti.

Şimdi reçetesiz bir öneri ile ulus devletin oradan kaldırılmasına çalışılıyor.

Bu yaman çelişki nasıl çözülecek sayın hocam. Buna böyle açık toplumsal mühendislikler para eder mi?

Zaman gösterecek.

Umarım ülkem daha güzel günlere gider.

Bir hasır ucu da yönetenlere yakayım bugün!...

Zulüm ve baskı devrimleri doğurur. Bilmeyen var mı?

O zaman nedir bu zulüm, nedir bu baskı veya nedir bu vurdum duymaz tavırlar.

Adil olun!..

Adaletten ayrılmayın!

Sancak beylerini hasır ucu yakarak padişaha şikayet eden ve onların görevden alınmalarını sağlayan kadıların olduğu bir yerde yaşamak istesek de bugün bu mümkün değil.

Modern hukuk sistemi ile yönetilmek ortak arzumuz.

O zaman yöneticiler de hak edeni yükseltsinler.

Olur olmaz, beceriksiz insanların, iş ve yaşam kariyeri olmayan insanların yüksek beklentiler içine girmesi yönetenlerin rast gele makam dağıtmalarındandır.

Yoksa dün odacı olanın bugün genel müdürlük hayalı kurması mümkün olmazdı.

Memura saldıranların aşındırdığı yönetimlerin kurumlarını korumaları mümkün değildir.

Gedik açılmaya görsün. İki günde bütün yapı çöktürülür.

Yönetenlerimiz, siyasilerimiz çok dikkatli olmalıdırlar. Yakılan hasır dumanlarını görmelidirler.

Yoksa, en son çarem yaktığım hazır dumanlarını halka göstereceğim.

Bu noktada muhalefeti işin içine katayım.

Yaşanan değişimin itiraz ettikleri boyutu beni hiç ilgilendirmiyor. Bende halk olduğuma göre demek ki haklıda ilgilendirmiyor.

O zaman muhalefet ne yapmalı sorusu gündeme gelmez mi?

Elbette madem katılmıyoruz muhalefetin ne yapması gerektiğini de söylememiz lazım.

Yoksa muhalefet bize hasır ucu yakar!...

Evet muhalefet şunu yapması lazım.

Bu değişim sürecinin arka planını samimi bir dille ve siyasi çıkarlardan uzak bir şekilde halka anlatılmasıdır.

Kuru kuruya “bu dışardan empoze edilmiştir” demek beni tatmin etmiyor.

Meselenin arka planı delilleriyle birlikte ortaya dökülmelidir.

Kangren olmuş meselelerimizdeki çözüm yolları acilen ortaya konulmalıdır.

“Mesele yok yaşıyorduk” diyemezsiniz.

Bu ülkede bir anayasa sorunu vardır, yargı sorunu vardır, etnik sorunlar vardır, askeri veyaset sorunları vardır.

O zaman acilen bu konularda acil bilgilendirmeler yapmalıdır muhalefet.

Yoksa yaktığım hasır dumanını halk görecek ve silinip gidecek muhalefet…

Öyle olmaması için “yine yakmış yar mendilin ucunu” şarkısını birlikte söyleyebileceğimiz

Güzel muhalefet örnekleri lazım.

Sevgi ve saygılarımla…

 
Toplam blog
: 449
: 609
Kayıt tarihi
: 24.06.08
 
 

Rizede yayınlanan ilk renkli gazete ViraHaberin kurucusuyum 5 sene baş yazarlığını yaptım. İLESAM..