Açılım terazisi...

Açılalım dediler, açılamadık bi türlü.

"Açılım yapalım" dendi. "Kimlere?" dedik.

Açıldum açıldum açılamadum gülüm. Açılamadum...

Terazi ufak geldi tartılamadum canum tartılamadum.

O domuzun oğluna inanamadum gülüm inanamadum...

Terazi ufak geldi tartılamadım...

Bu güzel Karadeniz türküsünü oldum olası severim. "Açulmayu" ne güzel anlatıyor değilmi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; "Türkiye'de 40 bin kaçak ermeni var. Kaçtılar geldiler. Bizde kapımızı açtık ve "geri iade etmedik" dedi(!) 40 bin kaçak ermeni iade edilememiş! Açılıma saklanmış besbelli:)))

Başbakan; "Kadına karşı ayrımcılık, ırkçılıktan da kötüdür!" dedi ama evli kadınlarımızın "Key" almadığını bile bilmiyor.

"50 yıl sonra Türkiye yaşlı bir millet olacak, her aileye en az üç çocuk gerekiyor" dedi... Açılım; Her aileye üç çocuk! Bunları nasıl beleyip besleyeceğiz, nasıl eğiteceğiz, nereden iş bulacağız? Evlatlarını askere değil terörün kucağına gönderen anaların aylarca döktükleri gözyaşlarının açılımı ne ola ki?

Hani açılım hangi açılım...

Açılalım da nereye kadar açılalım gülüm?

Terazi ufak değil mi bu ezayı nasıl tartalım..

Ülkemizde, maddi sorunları nedeniyle 24 yaşında bir genç kadın iki küçük yavrusuyla Eskişehir'de Porsuk çayına atlıyor ve üçü'de ölüyorsa... (ya üç çocuk sahibi olsaydı?)

Kayseri'de kaybolan üç çocuğumuzdan yirmi günden beri haber alınamıyorsa...

Baba kızına, ağabey kardeşine, amca yeğenine göz dikip taciz tecavüz ediyorsa!

Terazi ufak değil mi?

Üç çocuk kimin neyine Allah aşkına?

Bu böyle olmayacak. Biz en iyisi "muska" yazdıralım.

Aman kurşun sıkmayalım da "kurşun döktürelim".

Bize bi haller oluyor...

Gülüm bize bi haller!

Terazi tartmıyor onca derdi. Bize kantar gerekli. Yok yok o da değil! Bize muska ya da...

Kurşun döktürüp "göz" kimden değdi demeli...

Gülriz Yiğit