22 Mayıs '12
- Kategori
- Psikoloji
Açım

Yalnız
Belkide yazacaklarımın yeri burası değil ama yine de yazmak geliyor içimden. Bir blogda ilk yazım. Belkide bir yardım isteğidir sizlerden bir nebze. Sadece bana değil benim gibi yaşayanlara dokunacaktır yardımlarınız. Açlığımdan söz etmek istiyorum sizlere. Buradaki ''açlığı'' maddi anlamda değil de ruhumdaki ''açlık'' olarak olarak değerlendiriyorum. Herkesin değil kendi ruh halimi dökmek istiyorum satırlara. Ben Türkiyede, ailemden üç bin kilometre uzakda okudum ünversiteyi ve her öğrenci gibi değil onlardan bir üst seviyede tattım maddi açlığı. O zamanlar maddi anlamda yaşadığım açlığın aslında yıllar sonra ''keşke o günlere geri döne bilseydim'' dedirtecek kadar manevi açlığa dönüşe bileceğini bilmiyordum. Şimdi okulu bitirdim, çalışıyorum, aileme ve kendime baka bilecek durumdayım ama açım.
Açım... Sürdürdüyüm bu rutin, manasız günlerden bıktığım kadar Aileme, Dostlarıma açım... Sahte ve maskeli yüzlerden tiksindiğim kadar onların saf ve dürüst sevgilerine açım... Deli gibi arzulayıpta, rüyamda bile zorluklarla ulaştığım sıcak ellerine, nurlu gözlerine açım... Bunlarda beni daha da hassas ve ilgi isteyen bir küçük çocuk yapıyor ve büyümeye, olgunluğuma açım... Bu dünyada, bu şehirde, ensiz, dar odamda, zihnimde, varlığımda yalnızım; çokluğuma açım... Denizin dalgalarına, güneşin batışına üzüldüğüm kadar içten gülüşüme açım... Siyah beyaz günüme bakıp yarınki ümidime açım... Bazı şeylerin sonunu düşünmemek için elimden geleni yaptığım halde, bu yolda yanımda olan sadece kuru, samimiyetden uzak elleri tutma hissine bağlandığım için, samimiyete açım... Saatler saatleri kovalıyor ama beynimi fikirden uzaklaştırıp uyuya bilmediğim için kaygısız uyumaya açım... Hayallerimde yaşayan anılarımın gerçekliğine açım...Hiçbirşeyi umursamaz, taş kesildiğim kadar umursadıklarımın kalbindeki yerime açım... Sayfaları dökülen eski bir kitap gibi geçen dünyamın kalan sayfalarına ''tok'' girişime açım... Belkide hayat ölümsüz olsaydı ben bunlara aç olmazdım, çünkü düşündüğümde ebedi hayat bizi yalan simalardan, çirkinliklerden, yalan sözlerden, yalan vadlerden, yalan dünyalardan alıpta tam aksine götürürdü. Şimdiyse yaşadıklarım bana boşluk gibi geliyor, hergün başka maske, başka oyun ama sahne her zamanki gibi ''fani dünya'' sahnesi.