- Kategori
- Deneme
Açlıktan yararlanmak

Yıllar önce yağmurla beraber ağladığım zaman sanki dertleşiyorduk, o zamandan kaldı bana sağnak yağış altında dünyanın kalp atışını dinlemek...
Seller içindeki gürültüleri topluyordu, en çok ne taraf ses çıkarırsa sanki orası çamurlu küçük göletler ortaya çıkıyor ve üstüne daha fazla sel suları geliyordu. Her yerden çağlayarak akıyordu. Bir el vardı suyun içinde bana doğru bakan ve açılmış iki göz. Yanımdan en son geçenin saçları ağaçlara takılarak ilerliyordu. Şaşkınlık içerisinde yağmurun ve o iki gözün bana anlattıkları unutulmaz anlam ile doldum.
Kader şaşmış yaşanan hayatın içindeki zamanda yokluklarla dolu, açlığın ne kadar dayanılmaz olduğu ekmeğin bile zor bulunduğu, tatlı diye bildiklerinin şekerli su olduğu yer...
Açlığın insanı öldürdüğü yer... Vucudlarına yapışan sinekler, derileri, kemiklerin içine doğru inmiş bir yere yığılmışlar...
Tek dünündükleri doymak, iyileşmek, giyinebilmek. İnsan olarak geldikleri bu dünyada insan gibi yaşamak, coçukları ölmesin diye deneme ilacı olmadan iyileşebilmeleri hayatlarında bir sabah kahvaltısı yapmak, coçuklarını okula gönderebilmek, bir genç kızın olmayacak hayali var bir düğün(düğünü değil rüyada olabilecek) eğlencesi görebilmek.
Bu sömürgen dünyada zor ve halen zor onları yeterli doyuramamak giydirememek üzülmemek elde değil 20. asır günümüzün uzay çağındayız, kendisine yeterli olanlar uzaya tatile gitmeye başladı ve halen dünyada açlık savaşı yağmacılıkla dolu, sömürgecilik bitmiyor... Bu insanlara yardım ediliyor ama al gülüm ver gülüm yada biraz iyileştiriyor göz boyandıktan sonra orayı kontrol etmeye başlanıyor...(hani yardım edenler daha akıllı oluyorlarya yol iz gösteriyorlar,)
Kendi başına kalmış coçuğa sormadan o kadının yarasını sarmadan o adama iş sorumluğu vermeden toplama kampları gibi önce bir yardım yarışı sonra ilkelerin direttiği dil din değişikliği, onların kültürleri yokmuş gibi insanları ayırt ederek kendilerinin özelliği ögretilerek yine mahkum ederek yok etmeyi başarıyorlar... Bu dünyaya geldiklerinden beri hep gözleri baygın bekler gibi, o çocuk biliyor ölümü, anlayamadığı tek şey bunlar...
Neden...
Birgül Ekim.