Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '10

 
Kategori
Futbol
 

Adaletin bu mu dünya

Adaletin bu mu dünya
 

Toplumumuz, ahlaki erozyona uğruyor. Ahlaki zaaflarımız, yaşamımızın her alanında giderek çoğalıyor. Bunun nedenleri, herkes tarafından, üç aşağı, beş yukarı biliniyor. Çöküntünün baş aktörü, PARA, ya da, parasızlık. Son zamanların yaşamsal İlahı. İnsanların taptığı, Yeşil Tanrı. Asıl Tanrılar gibi, Para da, herkese aynı yakınlıkta değil. Kimilerine çok yakın, kimilerine çok uzak. Böyle olunca, insanlar, ona ulaşmak için her yolu deniyorlar. Yalandan ibadet, göstermelik namazlar, reklam için camiye gitmeler, giyinip, süslenip yapılan umre ziyaretleri, neyse, paraya uzanmak için, yapılanlar da o. Yani, ahlaksızlık. Yani aldatmaca, yalan, dolan ve cinsellik. Sözün burasında, “eğri oturup, doğru konuşalım” yerine, diyorum ki: Doğru oturalım, doğru konuşalım. Asıl tanrıya karşı, işlenen günahlara, ceza gelmeyince, her türlü günah ve ahlaksızlık da, mubah sayılır oldu. Paraya uzanan yolda, hiçbir kural, uyarı levhası, sınırlama yok. Gemisini yüzdüren, kaptan oluyor.

Dünyada, demokrasiler yokken, Padişahlar, Krallar, Diktatörler, Tiranlar, hüküm sürüyorken, üst kademelerin yaptıkları, yanlarına kar kalıyorken, insanlar diyorlardı ki: “Kimi, kime şikayet edeceksin. Ananı belleyen Kadı.” Sonraları, demokrasi icat edildikten sonra, anamızı belleyenleri de bellemek için, Yüksek Yargı, sistemi getirildi. Dediler ki: Hatasız kul olmaz, yönetenler, hat da, yargıçlar da, hata yapabilir. Toplum vicdanını rahatlatmak için, onların da, yargılanması gereklidir. Burada, toplum vicdanının, en önemli şey olduğu vurgulanmış oldu. Toplumun vicdanı rahat ise, o toplumda her şey yolunda demektir. Yargı: Suçlu, ayağa kalk, diyebilmektedir. Üzülerek görüyoruz ki, o devir de kapanmıştır. Şimdilerde, suçlular, arka kapıdan, kimseye görünmeden savuşuyorlar. Yüksek yargıya ne oldu, derseniz, daha yükseği aranıyor, derim. Daha yükseği, yani, Allahın adaleti, o da, ne zaman tecelli eder, bilinmez. Allahın işine karışılmaz.

Hakimin, dediği dedik, hakemin çaldığı, düdüktür. Hakimin yaptığı yanlışı, yüksek yargıya götürme şansınız var. Ama hakemin, çaldığı yanlış düdüğü, ya da çalmadığı düdüğü, hiçbir yere götüremiyorsunuz. Ben diyorum ki, bu böyle olmamalı. Şimdi elektronik çağdayız. Her şey, en ince noktasına kadar, kayıt altındadır. Hakemlerin günahları, ya da, sevapları, hepsi kayıt altında. Artık, hakemlere de dokunup, futbol seyircisinin vicdanını rahatlatmanın zamanı gelmiştir. Sahadaki hatalar, masa hakemleri tarafından, elektronik kayıtlardan incelenip, anında karara bağlanmalıdır. Gelelim, futbolda haftanın tartışılan olayına. Eskişehir- Kasımpaşa maçında, Batuhan, kendisine faul yapıldığı gerekçesi ile yerde acı içinde kıvranan, Kasımpaşalı futbolcuya aldırış etmeden, oyuna devam edip, golünü atmıştır. Bence, en doğrusunu da yapmıştır. Hareket, hakem tarafından faul, olarak görülmemiştir. Zaten faul de yoktur. Yerdeki futbolcu, golü önlemek için, bu yalana başvurmuştur. Yaptığı, sportmenliğe aykırıdır ve ahlak dışıdır. Bu tür olaylar, sahalarımızda çok sık görülmektedir ve ne yazık ki, cezasız kalmaktadır. Burada, Batuhan ın attığı golü geçerli sayan Hakem, numaradan yerde yatan ve olaydan hemen sonra ayağa kalkan futbolcuya da kartını göstermeliydi. Asıl yanlış olan da buydu. Atatürk demişti ki: Ben sporcunun ahlaklısını severim. Demek ki, yozlaşma ve ahlaki erozyon, spor sahalarına da uğramış. Deve demiş ki: Nerem doğru. Şimdi diyeceksiniz ki: Bu işler ne zaman düzelecek? Ben de diyorum ki: Devenin boynu düzelince. Siz de diyeceksiniz ki: Yok deve.

 
Toplam blog
: 820
: 326
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

Nerede, nasıl, ne zaman, umursamıyorum. Bir şekilde dünyadayım, yaşıyorum. Hayatı seviyorum. Tanr..