Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Adamlar/Sokaklar/Çocuklar

Adamlar/Sokaklar/Çocuklar
 

Ortadaki adam İsmail Kaya. Atatürk'e çok benzer.


Yaşadığımız yerde, öyle insanlar vardır ki.

Yaptıkları işler, yaşamlarının önüne geçmiştir bu kişilerin.

Öldüklerinde, kendileri unutulduğu gibi, yaptıkları da unutulup gitmiştir.

Kahve köşelerinde, bir sohbet sırasında anılır bazen isimleri.

Birileri;

“Şöyle bir adam vardı.

Rahmetli bana şöyle yardımda bulunmuştu.

Falancanın kapısına giden boş dönmezdi.

Adamın gönlü çok zengindi.

Yalanı hiç sevmezdi.

Paylaşmasını bilirdi.

O adam olmasa bu memleket aç kalırdı.

Cesur adamdı.

Kimseden çekinmezdi.

Rahmetliyi kim unutabilir?

Çook eyi adamdı çooook!”

Uzar gider bu rahmetle ve iyi dileklerle yâd etmeler.

Bu ve buna benzer sözler dolaşır, bazı insanların dilinde.

O insanlar ki, birer isimsiz kahramandırlar.

İsimleri belki de, her gün hatırlanır. Biz fark etmeyiz.

Onlar, aramızda dolaşır dururlar.

Onların, “çakılı bir isim levhaları” yoktur. Bir yerlere isimleri verilmemiştir.

Yaşadığım yer olan Yenice’den (Çanakkale’nin bir ilçesi) örnekler verecek olursam;

1953’te 18 Mart’ta meydana gelen depremde, Yenice’ye ilk yardım Biga ilçemizden gelmiş.

Marmara Parkı’ndan, Ziraat Bankası’na kadar uzanan ana caddenin adı onun için “Biga Caddesi” olmuştur.

Bigalılara duyduğumuz minnet borcundan, Biga’nın adı, Yenice’nin ortasında yaşar. Nedense ben de, Biga’yı farklı bir duygu ile severim. Biga’ya gitmek, gezmek bana mutluluk verir.

Ziraat Bankası’ndan, aşağı doğru giden, askerlik şubesinin bulunduğu caddeyse, ”Hamdi Bey Caddesi’dir.” Kuvay-i Milliye kahramanı Hamdi Bey’e, duyduğumuz saygıdan sevgiden adı verilmiştir, bir caddeye. Adını bir caddede yaşatıyoruz, Hamdi Bey’in. Bir kahramanımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Her adını andığımızda, bu vatanı kurtaran kahramanlarımızı hatırlayıp, dualar gönderiyoruz.

Hamdibey Beldesi belediyesi, yeni bir otobüs aldı.

Yeni alınan, “Hamdibey Otobüsü’ne” Hamdi Bey’in resmi ne güzel yakışmış. Otobüse baktığımda, ”Kurtuluş Savaşı” mücadelesi gözümün önünden akıp geçiyor.

Bir caddeye ya da bir sokağa verilen isim, ”geçmişle gelecek” arasında kalıcı bir köprü kurulmasını sağlıyor. Tarihi bir geçmişi sürekli canlı tutuyor.

Mahalle isimleri de öyle.

Şimdi, gezin Yenice’nin içini.(Değerli okuyucular, sizde yaşadığınız yerin sokak ve cadde isimlerini bir gözden geçiriniz)

Tenasüh/Tesanüt Sokak, gibi bir acayip isimle karşılaşırsınız.

Çayırlar Sokak.

Bayırlar Sokak.

Çukur Sokak.

Dede Sokak.

Nine Sokak.

Tepe sokak… Gibi isimler bulabilirsiniz.

Başka yerlerde de;

Teneke Sokak.

Hurdacı Sokak.

Öküz Sokak… Gibi isimler bulmanız mümkün gibi…

Birde sayılarla ifadesi var sokak ve caddelerin.

1245.sokak.

2378.cadde, gibi.

“Ruhsuz” cadde ve sokak isimleri.

“Kuduzlar” ya da “Kumarlar” diye köy isimleri olursa, acayip mahalle cadde ve sokak isimleri neden olmasın?.

Sadece Yenice’de değil, diğer il ve ilçelerde de anlamsız isimler bol miktarda var bence.

İstanbul’da, ”Fıçı Bira Sokak” tabelasını gördüm ben.

Kesinlikle bir yerlerde ”Ayyaş Sokak” bile vardır.

Konuyu başka yere götürmeyeyim. Sonra bu konuya döneriz.

*

Yenice’de hayatını merak ettiğim ve yazmayı istediğim insanlar var.

Bu insanları, gelecek kuşakların öğrenmesi gerektiğine inanıyorum.

Bir fotoğrafı, geride kalmış bir mektubu, nüfus cüzdanı…

Yaşadığı bir olayın canlı şahidi…

Hakkında söylenenler…

Yaptıkları…

Yaşamından kesitler…

Ve ölümü.

Belgesel çekecek değiliz. 300 sayfalık kitap ta yazacak değiliz.

Bir sayfalık olsa da, hayatları bu insanların.

Ben merak ediyorum.

Örnek mi? Örnek çokta, sadece bir örnek vereceğim.

İsmail KAYA.

Yenice’nin eski belediye başkanlarından.

Çocukluğumda tanıdığım bir Yeniceli. Giyimiyle, kuşamıyla örnek bir adam.

Verdiği sözün ardında, sonuna kadar duran bir adam.

Siyasi görüşü ne olursa olsun, kendisine geleni geri çevirmeyen adam.

Zamanın başbakanı Süleyman Demirel’e, ”Bu iş olcek Sülüman” diyebilen tek adam.

Süleyman Demirel, ”olmaz” dedikçe, ”olceeek” diye bağırabilen okkalı adam.

Ankara’da meclise gittiğinde, hiç bekletilmeden içeri alınan adam.

Almazlarsa, “kapı kalmaz.” Kapı da kaçanları almaz.

Yenice’nin, Yenicelinin işini yapmayanın (kendi işi değil) yakasını toplayan adam.

Sofular Köyü’ne geldiğinde, Halil Dedemi görmeden gitmeyen adam.

Babamın, “git İsmil Kayi söle, sen işi u yapa. Başga kimse yapmaz” diyerek güvendiği adam.

Bana, ”Sen Hallanın torunumun. Öle disene olum” diyen adam.

Ağzına, Yenice şivesini en güzel yakıştıran adam.

“Haksızlığa tahammülü olmayan, ”çocukla çocuk olan bir adam.

Bulunduğu yeri basan soygunculardan korkup, herkesin masa altına saklandığı tehlikeli bir ortamda, ayakta duran, gaspçının birisini dövüp, diğerinin üstüne yürüyen cesur adam.

Boşu boşuna, ölüme giden adam.

Görünüşüyle, Atatürk’ü çağrıştıran, tanıdığım tek adam.

İşte, ben bu adamın hayatını merak ediyorum.

Sahi bu adamın adını, “bir sokağa veya başka bir yere” verdik mi?

Yenice’de, “İsmail Kaya” tabelası var mı?

Yok!

Sahi biz, “Çanakkale Savaşlarına ya da İstiklal Savaşı'na” katılmış kaç kişinin adını bir sokağa verdik?

Daha nice, “isimsiz kahramanlar” var Yenice’de.

Kendi tarlası dışında gördüğü her ağaca meyve aşılayan, yaban güllerine ormanın içinde renk renk güller aşılayan adamlarda çok büyüktür benim için.

50 yıl önce köyün dişçiliğini yapan, çocukları sünnet eden berberde, önemlidir benim için.

Nuri Bilge Ceylan, en iyi sinemacıymış.

Çan Belediyesi, bir yerlere adını vermiş.

İsim yapmış, müzik adamlar da varmış Yenice’de.

Nedim Yıldız varmış. İsmet Tezcan varmış. Şakir Askan, iyi şarkı sözü yazarmış.

Profesörler de varmış.

Prof.Yahya Akyüz, Prof.İsmail Bircan varmış.

Bileniniz var mı?

Tanıyanınız var mı?

Bir sokağa isimlerini verdik mi?

Vermedik.

Nasıl verelim? Hatırlamadık bile.

*

Size bir acayip sokak ismi vereyim.

Tenasüh ya da Tenasüt Dokak.

Sahi bu, “Tenasüh” ne demek?

Türkçe sözlükte, Arapça bir söz. ”Ruh göçü” anlamındaymış. Kimisi de, ”temiz” anlamına geliyor, galiba! diyor.

Aynı sokak adına, ”Tesanüt” diyenlerde var. “Omuzdaşlık/dayanışma” anlamına geliyor.

Yenice’de böyle bir sokak isim vardı. Belediye değiştirmiş, “Manolya” yapmış. Hiç olmazsa bir çiçek adı. Zeki Müren’in bir şarkısının adı. Zeki Müren aklına geliyor insanın hiç olmazsa. ”Benim güzel manolyam” şarkısı var ya.

Cadde ve sokak isimleri nereye asılır?

O cadde ve sokağın her iki tarafından girişlerine mi?

Sağa mı, sola mı? Bilmiyorum.

Ancak sokağın ismi, girişinde göze çarpmalı.

“Kaç sokak ve cadde ismini” bulabilirsiniz?

Ben birkaç tane buldum. Başka yok, bulamadım.

Bulduklarımda, telefon ve elektrik direklerine çivilenmiş. Bazı levhalar, görülmesi mümkün olmayan bir yerde çakılmış.

Bazı levhalar, bir bahçenin içindeki direkte asılı duruyor.

Bu işin bir standardı yok gibi. Dağınık bir durum.

Beni; şimdiki yerel yöneticiler yanlış anlamasın. Onların, bir suçu yok bu işlerde.

Bu saydıklarım, yılların birikimi. Herkes, kulak ardı etmiş bu işleri. Böylede gelmiş gidiyor.

Ne olursa olsun, cadde sokak isimleri doğru bir yere konulmalı. Konulmalı da, “sorumsuz kendini bilmez kişiler” yerinden sökmezse(!) Taş atıp parçalayan olmazsa… Ne âlâ.

Ben diyorum ki.

Bu işi bir disipline bağlanmalı. “Cadde ve sokaklara” hak edenlerin isimleri verilmeli. Anlaşılır ve anlamlı isimler bulunmalı.

Adam vali diye, ismini bir yerlere vermek doğru değil. Yenice’ye hiç gelmemiş, bir valinin adını bir yerlere vermek, ”yağcılığın ve yalakalığın” dik âlâsıdır bence.

Yenice’nin isimsiz kahramanlarını, her sokak başına yazmakta ne zarar vardır ki?

Hepimizin, içinde büyüdüğü bir mahalle var.

Mahallede yer alan, cadde ve sokaklar var.

Evimizin dışında, günümüzü geçirdiğimiz mekânlardır, “caddeler ya da sokaklar.”

Evimizin sokağında, oyunlar oynamışızdır arkadaşlarımızla. Gülmüşüzdür. Kavga da etmişizdir. Ağlamışızdır da bağıra bağıra.

Analarımız, ninelerimiz sokağa açılan kapıların önlerinde oturup, gelmemizi beklemişlerdir. Seyretmişlerdir, gelip geçenleri.

Ne komşuluklar yaşanmıştır, birbirine yaslanmış evlerde.

Aynı sokakta ne sevinçler yaşanmıştır.

Ne dertlere, kederlere ortak olunmuştur.

Sakak, bir yaşam kültürüdür.

Birçok şey, sokakta öğreniliyor.

Sokaklar, bu nedenle önemli.

Kentlerin, sokaksız olması mümkün değil.

“Çocuksuz sokaklar” hiç olmaz.

Sokaklar bizim.

“Sokağımın adı” güzel olmalı.

“Sokağın çocukları” gibi güzel olmalı.

Biz sokakları yaşatmalıyız ki.

Sokaklarda bizi yaşatsın.

Ben, bizim sokağın çocuklarını hep arıyorum.

Büyüsem de, bizim sokakta ben, hep “bir çocuğum.”

Arkadaşlarımda çocuk.

Kocaman kocaman çocuklar.

“Bizim sokak, ” hep çocuk.

Sizin sokağınız da, hep çocuk mu?

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..