- Kategori
- Kültürler
Adana'da Sinema ve Kültür Sanat Kasabası
Geçtiğimiz yıldan bu yana adını değiştirerek Uluslararası Adana Film Festivali olarak gerçekleştirilen eski Altınkoza Festivalinin 24.cüsü başladı.
Bu yıl tüm etkinlikleri bir arada yapabilmek adına Seyhan Nehri kenarında geniş bir alana kurulan Sinema ve Kültür Sanat Kasabası ilk yıl olmasına karşın iyi niyetli, güzel bir çabanın ürünü olarak festivale damgasını vurmuş durumda.
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen festivalin bir diğer değişikliği de ilk kez Altınkoza A.Ş yerine, bir özel kuruluş tarafından organize ediliyor olması.
Her ne kadar Altınkoza adı festivalden çıkarılmış olsa da dünyadaki örneklerinde olduğu gibi en azından ödüller bu adla verilerek bir ölçüde bu eksiklik telafi edilebilir.
Çukurova’nın simgesi haline gelmiş pamuk, yanlış tarım politikaları sonucu üretimden kaldırıldığı gibi Altınkoza da Çukurovanın bereketli topraklarından yetişmiş yüzlerce sanatçıya inat; sanat ve kültürümüzden, özellikle de sinemadan kaldırılmış oldu.
Dolayısıyla da Çukurova, Adana denince ilk akla gelen isimlerden Yılmaz Güney’in adı da bu kez olmasa da zamanla unutturulmaya çalışılıyor.
Sanat kasabasına girdiğinizde gelenleri daha kapıda Yılmaz Güney, Yaşar Kemal ve diğer yüzlerce Adana’lı sanatçı karşılasın isterdim; Resimleri, eserleri ve onları anımsatan bir dolu kültürel, sanatsal objeyle birlikte.
Ne yazık ki, bu anlamda gelenleri heyecanlandıracak, ruhunu okşayacak bir ortam, bir iklim henüz oluşmuş değil.
Ancak ilk günden tüm bunları beklemek de festivali düzenleyenlere karşı haksızlık olur. Özellikle organizasyon komitesinde görev alan gençlerin samimi çabalarını gördükten sonra, zaman içerisinde eksiklerin giderilebileceğine ilişkin umudumu korumak istiyorum.
Yüzlerce film gösterimi, atölye çalışmaları, konserler, panellerle bezenmiş bu festival her şeye karşın Adana için önemli, vazgeçilemez bir organizasyon.
Bence en önemli eksiği, halk desteği ve katılımı diye düşünüyorum.
Sanatçı katılımı az olabilir, ileriki yıllarda telafi edilebilir. Etkinlik programı daha çok zenginleştirilebilir ama Adana halkını ve onların temsilcisi örgütlü yapıları işin içine katamazsanız mutlaka bir şeyler eksik kalıyor.
Yani demem o ki; halkı festivale ortak ederek, organizasyona ruh katmak gerekiyor.
Hakkını teslim edelim, Büyükşehir Belediyesi festival için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, bu iş önemli de bir kaynak ayırmış. Organizasyonu özel bir kuruluşa ihale ederek daha profesyonel bir tavır sergilemiş.
Ancak yine söylemek durumundayım, insanlar gibi kentlerinde bir kimliği, kişiliği vardır ve o kent adına yapılacak her şeyde o kimliği yansıtmak zorundasınız.
İşte bu festivalde olmayan ya da görünmeyen bu kent kimliğidir.
En ünlü sanatçıları getirebilir, en gözde şarkıcılara konserler verdirebilirsiniz.
Ve hatta dünya starlarını getirip, kırmızı halıda yürütebilirsiniz.
Her ne kadar adı Film Festivali de olsa, bu etkinliği bir kültür-sanat şölenine çevirmek istiyorsanız, festivalin her noktasında buram buram Yılmaz Güney, Yaşar Kemal kokmalı.
Adana’nın yetiştirdiği değerlerden izler bulmalı gelenler.
Öyle bir ruh katmalısınız ki, hangi gerekçeyle olursa olsun katılamayan Adanalı sanatçılar üzüntüden kahrolmalı, bu etkinlikte yer almayı kendileri ve hemşerileri için bir görev ve sorumluluk saymalı.
Ama bunu yalnızca onları lüks otellerde ağırlayarak yapamazsınız.
Yüreği titremeli insanın
Hem yitirdiğimiz sanatçıların anısına saygıdan, hem gelecek kuşaklara yaşatmak zorunda olduğumuz bir kültürü aktarmak adına koşarak gelmeli, bereketli toprakların sihirli ortamında yetişmiş insanlar.
“Benimde bir katkım olsun, ben de bu kente olan borcumun bir kısmını ödeme fırsatı bulayım “ demeli; Çukurova’nın ekmeğini yemiş, sarı sıcaklarında ter dökmüş sanatçılar.
Ama dediğim gibi, bu bir gönül işi, zorla olmuyor.
Bir yanda başta Büyükşehir olmak üzere, tüm siyasi önyargılardan arınmış olarak tüm yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek odalarıyla Adana halkı bu festivale sahip çıkmalı, diğer yanda da bu toprağın ekmeğini yemiş, üzerine Çukurova havası sinmiş tüm sanatçılar destek ve katkılarını esirgememeliler.
Yani sevgili Adanalılar, yazarı, oyuncusu, sinemacısı, sanatçısı, izleyicisiyle hepimiz bin bir emekle gerçekleştirilen bu festivale Adana ruhu katmalıyız.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 26.09.2017/ADANA