- Kategori
- Gündelik Yaşam
Adım adım medreseye doğru
Sonunda türban üniversiteye girecek gibi gözüküyor. İçinde bulunduğumuz şu anlar Türkiye CUMHURİYETİ Devleti açısından, Gül'ün Çankaya'ya çıkmasından daha büyük önem taşımaktadır.
Üniversiteler, dünyanın her yerinde özgür düşüncenin yegane kalelerini oluşturur. Kilise baskısının veya başka bir dini kurumun etki ettiği bir alanın üniversite sayılması dünyada kabul görmeyecek bir iştir. Başına türban geçiren kızlarımızın, okumasına karşı çıkmak hiçbirimizin isteyebileceği bir durum değildir. Ancak AKP gibi milli görüş geleneğinden gelen, dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz sloganıyla toplumu adeta ortadan ikiye bölen bir siyasi partinin, sorunların en başına türbanı yerleştirmesi de laik kesim üzerinde ciddi kaygılara yol açmıştır.
İlk başta önemli bir ihtiyaçtan dolayı kurulan imamhatip liselerinin sayıları ise, işe siyasetin karışmasıyla birlikte farklı boyutlara ulaşmıştır. İmamhatipler, zamanla imam yetiştirme amacının dışına çıkarak, imanlı gençler yetiştiriyoruz bahanesiyle artarak çoğalmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun üzerinden dozer gibi geçmiştir. Böylelikle dünyada ilk defa, iki ayrı devlet okullu bir eğitim sistemi oluşmuştur. Oralarda yetişen imam adayları, bugün imam kaymakam, imam vali, imam doktor, hatta Başbakan olmuşlardır. Ellerindeki liselerle yetinmeyen bazı tarikat finanslı iş adamları ise, imamhatiplerin yanına çeşitli adlarda kolejler açmışlardır. Geçenlerde Ankara'da x adındaki kolejin yanılmıyorsam 35.si hizmete girdi. Ne yazık ki imrenerek haberlerde o kolejin açılışını izlediğimi itiraf etmeliyim.
Atatürkçü kesim olarak bizler, artık şapkayı önümüze koyarak düşünmeliyiz. Neden biz de kendi okullarımızı açamadık? Neden gereğinden fazla açılan imamhatiplere karşı sessiz kaldık? Bugün ise durum daha farklı değil. AKP, Anayasayı kökünden değiştirerek adım adım üniversitelerimizi medreseye dönüştürme girişiminde. Siyasi Partiler Yasası gibi bu çağda dünyaya yüzümüzü kızartan bir utanç yasamız varken, onu değiştirmeyi demokrasiyi ağızlarından hiç düşürmeyenler, tek bir kez ağızlarına almadılar. Şimdi özel şirketlerin vakıflar gibi üniversite açabilmesinin önünü açmak istiyorlar. Yarın üniversiteler de ikiye ayrılacak gibi. Bir yanda türbanlı ve sarıklı gençlerin ağırlıkta olduğu taşradaki kampüsler diğer yanda büyük kentlerdeki kampüsler. Nasıl anadolunun dört bir yanına kendi kolejlerini açtılarsa, yarın da üniversitelerini açacaklar. Aklıma nedense tarikatların elinde yok olan Anadolu Selçuklu Devleti geliverdi. Tarikatların pençesinde yok olan Selçukluyu ayakta tutmak için ünlü devlet adamı Nizamulmülk çok nasihatta bulunmuştu. Ama dinleyen olmadı dışta savaş kaybetmeyen devlet içerden yıkılıverdi.
Bilim yuvası olmaktan git gide uzaklaşan üniversitelerimizin acı tablosunu bilenler bilirler. Daha eldeki okullara hoca atayacak bütçeyi ayırmayan AKP iktidarı, malesef popülist politikalar uğruna bu yıl anadoluya kağıttan kaplan üniversiler açacak. Müteahhitler binalar dikecek ama içleri yeni beyinlerle dolmayacak. ÖSS kuyruğundaki işkence son bulup dershane rantı da bitmeyecek gibi. Üniversite mezunları da iş bulmayacak gibi. Varsa yoksa hükümetimizin acı ama gerçek olan tek politikası adım adım türban politikası. Üniversitelerde saçı uzun ya da küpe takıyor diye dövülen delikanlıları anımsıyorum ve acaba diyorum. Şimdi türban takmak istemeyen genç kızlarımıza ne olacak?
Bakalım üniversitelerden sonra oradan mezun olan türbanlı öğretmen adayları, okulumu bitirdim bu kadar yeter başımı açıp lise hocası mı olayım diyecekler, yoksa ısrar edip kamu kurumlarına da mı girecekler? Hep beraber Atatürk Türkiyesi'nin nereye gittiğini göreceğiz. Son olarak demokrasi aşığı olduklarını idda eden AKP'li arkadaşlara seslenmek istiyorum. Türkiye'nin en yüksek oyunu aldınız tebrik ederiz ama cari açık rekoru da size ait. Elde para varken IMF'ye olan borcumuzu Arjantin gibi kapatmadınız. Dünyanın en yüksek faizini hıristiyan iş adamlarına sizin iktidarınız ödüyor. Müslüman çalışıyor alın teri emeği gavura faize gidiyor. İnsanımız iyice yoksullaşıyor, 3bin kişilik iftar çadırı da yapılsa insanların yarısı dışarda kalıyor. Tablo çok acı ama varsa yoksa biz türbanı tartışıyoruz. Kısaca öncelikli sorunlarımızın üzerine türban örterek kamufle ediyor ve sanki terör, işsizlik vs hiç yokmuş gibi halkımıza rol yapıyoruz.
Açlık, işsizlik, terör, kapkaç, adalet , sağlık gibi sorunları el ele çözdükten sonra masaya birlikte oturup Evren anayasasını beraber değiştirsek ne kaybederdik?