- Kategori
- Psikoloji
Adına ne dersen

karanlık ve ben
Hiç baktın mı etrafına bugünlerde? Herkes aynı telaşlar etrafında dönerken ben hergün farklıyım. Birgün uyandığımda zamana aşık çok önemli kariyeri olan, marka kıyafetlerinin altında asil bir tiyatrocu kalpsiz bir zaman budalası, diğer gün ise harika bir aile babası, mükemmel bir eşim. Hatta zaman zaman çocuk oluveriyorum, öyle ki bana en çok heyecan vereni de o ruhda varolmak. Sorumluluğun tanımını bile bilmiyorum, herkesi herşeyi seviyorum. Yeri, göğü, kediyi, köpeği, annemi, babamı, sakat diye sevmedikleri Ece'yi bile çok seviyorum. Gülücükler dağıtıyorum karşılıksız herkese. Derken bir de bakıyorum insanlardan çok uzakta yapayalnız yaralarını saran bir aşığım. Biliyorum çaresiz gittiğim heryere kendimi de götürüyorum ama çaresiz..Gitmek zamanı artık diye geçiriyorum.İsyan etmeden edemiyorum neden sebepsiz; NEDEN???Sonra onun vefasız dediği arkadaşı oluyorum. Bir hastanede bana acıyan gözlerle beni izleyenlerin fısıltılarını duyuyorum: "Bir haftadır burada kimseye de haber vermeden gelmiş; hiçkimseye...Yazık genç de.. Doktordan duydum kansermiş" Yüreğim nedense çok acıyor. Tıpkı az önce yalnız oturan çocukla aynı hissetiklerim. Ama diğerinde nefret de duyuyordum. Bunda ise sırlarla dolu yalnız bir kalp var sadece. Hastalığımın ilerlediğini öğrendiğimde üzülmesin diye sebepsiz terk etmişim o çok sevdiğim adamı...Ölümü yapayalnız bekliyorum. Olması gerektiği gibi...Bazen puslu kış günlerinde sahile iniyorum hastane bahçesine. Bankta yalnız oturduğumu sanıyor herkes. Ama yanılıyorlar, ölüm en iyi dostum gibi gerinerek yanımda oturuyor...
Ve şimdi etrafına bir bak göremedin mi böyle kişiler...Ben o çocuğum, o kızım, o adamım, BEN SENİM..Adına artık ne dersen...